Gazete Vatan Logo

AKP'de bir şeyler oluyor...

Gerçekgündem'den Barış Yarkadaş bugünkü yazısında ilginç bir AKP tahlilinde bulunuyor: "Çatlak şikeyle su yüzüne çıktı..


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmara Üniversitesi'ne bağlı bir hastanede "gizlice" ameliyat olmasının üzerinden tam on gün geçti. Bu on günlük süre içinde, Erdoğan'ı sadece bir kaç kişi görebildi. Bu kişiler Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Meclis Başkanı Cemil Çiçek ve ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'di.

Joe Biden'in Erdoğan'ı Kısıklı'daki evinde ziyaret edeceğinin açıklanmasına rağmen, ABD Gizli Servisi'nin hastane çevresinde ''keşif'' yapması dikkatlerden kaçmadı. Gizli Servis'in ameliyatın gerçekleştiği hastane ile çevresinin fotoğrafını çekmesi, "Erdoğan acaba hala hastanede mi?" kuşkusunu uyandırdı.

Bu sorunun cevabını sanırız sadece ABD ve Erdoğan biliyor... Kim bilir; belki bir gün "yeni wikileaks" belgelerinde bu soruların cevaplarını bulabiliriz.

Ancak görünen o ki; bu soru kadar önemli olan bir başka gerçek daha var: Başbakan Erdoğan, pazartesi günü yapılması gereken Bakanlar Kurulu'na yine katılamıyor. Erdoğan'ın çevresi her ne kadar "Başbakanımız turp gibi" dese de bunun gerçek olmadığı anlaşılıyor. Medya, korktuğu için Başbakan'ın kamuyu ilgilendiren sağlık sorununa ilişkin herhangi bir haber yapamıyor. Bu yüzden, Başbakanlık kaynaklı haberler "mutlak doğru" olarak kabul ediliyor. Oysa; Erdoğan'ın pazartesi günü yapılması gereken Bakanlar Kurulu'na YİNE katılamaması "işlerin yolunda gitmediği"ni gösteriyor.

Bu gerçek; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın yaptığı çıkışlarla da görülüyor. Cumhurbaşkanı Gül, Fethullah Gülen Cemaati'nin isteği üzerine, şike yasasını 'veto' ediyor. Arınç, bizzat Başbakan Erdoğan tarafından hazırlatılan Yeni Şike Yasası'na henüz tasarı aşamasındayken karşı çıkıyor. Aynı Arınç, yasa Çankaya'dan döndükten bir gün sonra Bursa'da ilginç bir konuşma yapıyor. Arınç, "Ben Tayyip Erdoğan'a bile biat etmedim" diyor.

Medyamız, AKP'ye ilişkin "iç çatışma" haberlerini vermekten korktuğu için bu sözler arada kaynayıp gidiyor. Oysa; AKP'nin içten içe kaynadığı ve bu kaynamanın artık "taşma noktası"na geldiği görülüyor. Zira; Başbakan Erdoğan'ın hastalığından cesaret alanlar, içlerinde yıllardır taşıdıkları kompleksleri dışarı vurmaya başlıyor. Arınç, hep arka planda kaldığı için, artık sıranın kendisine gelmesi gerektiğini düşünüyor. Bu yüzden, "Ben biat etmedim" diyor. Gül ise, Erdoğan'a en büyük golü, sırtını Fethullahçılara yaslayarak atıyor. Fethullah Gülen'in Başbakan Erdoğan'a henüz bir "geçmiş olsun" mesajı yollamamış olması da dikkatlerden kaçmıyor.

Bu bağlamda, en ilginç gelişmelerden biri ise ortaya çıkan bir anket... Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer, ABD'li bir kuruluşun yaptığı anketi yayımlayarak, "Erdoğan sonrası hesaplar"a bir projeksiyon tutuyor. Ankete göre, seçmenler "Erdoğansız bir AKP'ye ilgi göstermiyor." Seçmenlerin yüzde 48'i "Erdoğan olmazsa AKP'ye oy vermem'' diyor.

Anketin bir - iki ay önce hazırlanması; bu anketin hemen ardından Erdoğan'ın ameliyat olması ise manidar... Anket, "Erdoğan Köşk'e çıkarsa kimi tercih edersiniz?" minvalinde yapılmış. Ancak; ortaya çıkan sonuç, AKP açısından "iç karartıcı" olarak görünüyor. Seçmenin, Erdoğansız bir AKP'yi tercih etmeyeceği açıkça görülüyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sağlık durumunun hangi aşamada olduğunu bilmiyoruz. Bu bağlamda, sadece Arınç ve Gül'ün yaptığı çıkışlar üzerinden yorum yapabiliyoruz. Ancak görünen o ki; AKP tüzüğüne göre, bir sonraki dönemde vekil olamayacak olan Arınç da Gül de Erdoğan'la sorun yaşıyor. Gül'ün yakın çevresine Erdoğan'ın bazı uygulamaları hakkında dert yandığı Ankara'da açıkça konuşuluyor.

AKP, medyanın neredeyse tamamını kontrol altında tutuğu için, iktidar partisi içindeki ''çatlak'' su yüzüne çıkmıyor. Oysa ki; Gül'ün Başbakan Erdoğan'a rağmen şike yasasını veto etmesi, çok önemli bir gelişmedir. Henüz altı ay önce imzaladığı bir yasayı, altı ay sonra beğenmeyen Gül'ün içine düştüğü çelişki, basit değildir. Medya, Gül'e bu çelişkiyi hatırlatacak mecalden bile yoksun... Bu yüzden, toplum gelişmeleri tek taraflı görüyor ve analiz edemiyor. Hafızalar tazelenmediği için, Gül ile Erdoğan'ın içine düştükleri görüş ayrılığı gözlerden kaçırılıyor.

Bütün bu olan biten; "Tek Adam Hakimiyeti"nin artık AKP içinde de sıkıntıya yol açtığını gösteriyor. Arınç ve Gül, Erdoğan'ın kontrolsüz bir şekilde büyümesinden ve tüm gücü kendisinde toplamasından rahatsız... Erdoğan'ın yeni anayasada başkanlık modelini istediği, bu olmazsa Köşk'e çıkmayı planladığı biliniyor. Şu an için, Erdoğan'ın önünde durabilecek bir güç de görünmüyor. Erdoğan'ın Köşk'e çıkmasının AKP'nin güçten düşmesi, Gül ve Arınç'ın ise siyasette etkili olamaması anlamına geldiği biliniyor. Bu yüzden, "şike yasası" Gül ve Arınç'ı ittifak haline getiriyor. Erdoğan ise, Gülen Cemaati'yle arasına mesafe koyup Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yaklaşıyor. "Demokrasiden uzaklaşırsın, statükoya teslim olursun" sözlerine ise kulak asmıyor, asmamaya da kararlı...

Anlayacağınız, sadece CHP değil, AKP kazanı da kaynıyor. Medya şimdilik olan biteni görmezden gelse de önümüzdeki günlerde yazmak zorunda kalacak. Çünkü; özelikle İMKB'deki cemaat etkisinin azaltılması için Ali Babacan'ın bu operasyonda bizzat Erdoğan tarafından görevlendirilmesi, "AKP İttifakı"nı oluşturan çevrelerdeki rahatsızlığı daha da artıracak. Erdoğan'ın gücü ve yetkiyi kimseyle paylaşmak istemediği bilinen bir gerçek... Erdoğan, AKP'nin yüzde ellilik oyunun yarısından fazlasını "tek başına" aldığını biliyor. Ve bu gücü kimseyle paylaşmaya niyeti de yok... Bu, Fethullah Gülen, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Arınç için de geçerli bir gerçek...

AKP'yi izlemeye devam edin...

Özellikle de yıllardan bu yana hep geri planda kaldığını ve hakkının yendiğini düşünen Arınç'ı...

Haberin Devamı