Gazete Vatan Logo

AKP Alevileri ‘can evinden’ vurabilir

Özel: AKP, Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu’nu tartışmaya açtığı anda 25 milyon Alevinin kafasını karıştırır ve CHP’yi çok zor duruma düşürür. AKP’nin seçime beş kala ortaya böyle bir yem atma olasılığı çok yüksek

* Aleviler kime oy verecek?
Biliyorsunuz, son seçimde “Laikliğin sigortası” denilen Alevilerin sigortası attı ve AKP iktidar oldu. Çünkü Aleviler sandığa gitmedi.

* Yaklaşık kaç Alevi sandığa gitmedi?
8-9 milyon kullanılmayan oy var. Daha önceki seçim bölgelerinden alınan sonuçlara bakıldığında bunun en az 5 milyonu Alevilerindi.

* Bu kendiliğinden mi oldu, yoksa örgütlü bir protesto muydu?
Hayır, tamamen kendiliğinden oldu. Halkın doğal bir refleksiydi.

* Peki o kadar Alevi kime kızdı da sandığa gitmedi; CHP’ye mi?
Yo, sadece CHP değildi kızılan... Aleviler asıl siyasete ve sandığa kızmışlardı. O dönemde insanlardan hep “Bize hiçbir yararları yok”, “Kim geliyorsa gelsin, oy versem ne olacak, vermesem ne olacak”, “Şeriatla zaten bin yıldır uğraşıyorum, beş yıl daha uğraşırım” sözlerini işittik. Çünkü konsept, “Bir kere de oy vermeyeyim, ders vereyim” idi.

* Ve bu durum sağ partileri cesaretlendirdi tabii; Aleviler CHP’ye 2002’de oy vermediğine göre, 2007’de bize oy verebilir diye..
Tabii, sağ partiler bu durumu anında fark ettiler. Ciddi ilgi, hatta kuşatmayla karşılaştık. Birlikte çalışma talepleri aldık. Bunu yapmalarında tüm sağ partilerin merkeze yaklaşmalarının da katkısı var, ama bu bir sonuç vermez. Aleviler sağ partilere yönelmez.

* Niye; Alevilerden sağcı çıkmaz mı?
Tek tük olabilir ama genel anlamda öğreti buna izin vermez. Hümanizmaya, hoşgörüye, barışa, sevgiye inanan bir yapının aksi olması mümkün değil. Bu üzerinde çalışılmış bir şey de değil; işin doğası böyle.

* Fakat kimi Alevi köylerinin sağ partili belediyelerin etkisi altına girdiğini duyuyoruz?
Çünkü yerel belediyeler Alevilere karşı son dönemde biraz daha yardımsever oldular ve tabii bu da Alevileri etkileyen bir şey. Özellikle AKP’li belediyeler...

* Peki AKP’nin bu etkisini genele yayma şansı var mı?
Çok zayıf bir olasılık. Hele de Madımak’ı bize unutturmaları çok zor.

* Mesela Başbakan’ın İzmir’de geçen hafta dedelerle yaptığı görüşme sizin için hiçbir şey ifade etmiyor mu?
Hayır, etmiyor. Onlar Alevileri temsil yeteneği olan, aktif dedeler değil. Bize gelen bilgilere göre Cem Vakfı’nın içinde yer alan dedeler. Aleviler arasında tam tersi bir tepkiye yol açtı.

* Size göre Başbakan’ın orada ne yapması gerekiyordu?
Alevilerin kurumları var. Başbakan’ın bu kurumlarla görüşmesi gerekiyor. Alman hükümeti Alevilerle Almanya’da görüşüyor ama bizim hükümetimiz Türkiye’de bizimle görüşmüyor.

* Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener geçenlerde “Hepimiz Aleviyiz” dedi; siz ona da tepki gösterdiniz?
Şener’le daha önce görüştük. Kendisinden Madımak’ın müze yapılmasını istedik. CHP bunu Meclis’e de getirdi. Ama AKP kabul etmedi. 4 bin km gidip Solingen’i ziyaret ediyorsunuz 400 km ötenizdeki Madımak’a gidip, o katliamı lanetlemiyorsunuz. Üstelik de bu lafı Fermani Altun’un özel gecesinde söylüyorsunuz. Tamamen siyasi bir davranış. Bu yüzden de AKP’nin hiç şansı yok. Tabii tek bir şey dışında..

* Nedir o?
O öyle bir şey ki, AKP’ye çok ciddi oy sağlar, CHP’yi çok zor duruma sokar, Alevileri ise büyük bir tartışmaya sürükler: Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu! Büyük bir ihtimalle seçime beş kala buna oynayacaklarını düşünüyorum. Çünkü AKP diyor ki, “Bu bir rejim sorunu. Bu yasakları size AKP getirmedi. Gelin, toplumsal uzlaşıyı sağlayalım. CHP de destek versin. Ve Alevilere yönelik tüm yasakları kaldıralım.” AKP cemevlerinin yasallaşması adına ortaya böyle bir yem atabilir. Ve bu yem Alevi toplumunda çok ciddi tartışmalara yol açar. Alevilerin, “Yasağı AKP mi getirdi; hayır! Peki o mu kaldırıyor; evet!” diye kafaları karışabilir. AKP gücü yeter de böyle bir şey yaparsa ciddi oy alır.

* Yalnız o zaman bütün tarikat evleri de yasal hale gelmiş olur ki, Aleviler böyle bir şeyi göze alabilirler mi?
Federasyonun önemi de burada devreye giriyor. Çünkü dedem olaya böyle bakmıyor. Dedem için İmam Hüseyin bâşı dedin mi, akan sular duruyor. O yüzden bu tuzaklara düşmemesi için Alevileri bizim uyarmamız gerekiyor.

* Peki gerçekten de Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu kaldırılmadan cemevlerine yasal bir çerçeve verilemiyor mu?
Aslında şu anda isterlerse bizi bölücülükten yargılayabilirler. Bütün dedeleri, dernek başkanlarını içeri atabilirler. Bunun güvence altına alınması için öncelikle 12 Eylül Anayasası’nın değişmesi lazım. Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu’na dokunmaya gerek yok. Yasalar camileri nasıl değerlendiriyorsa cemevini de öyle değerlendirsin, yeter. Cami nasıl tekke ve zaviye kapsamına girmiyorsa cemevim de o kapsama girmiyor.

* Aslında AKP böyle bir tartışma ortamını yaratmaktan bile fayda sağlayabilir, değil mi?
Cin gibiler canım. Tartışma yaratması bile AKP’yi güçlendirir. “Bakın ben kaldırmayı denedim, CHP izin vermedi” der. Zaten buna şimdiden çanak tutanlar da var. Cem Vakfı ve Fermani Altun gibi...

* Demek ki AKP böyle bir taktik kullanırsa CHP’nin köşeye sıkışması kaçınılmaz?
Aslında CHP’nin her koşulda bir şansı var: Solda ittifak. Biz bunu yapmaları için zorlayacağız. O yüzden de hangi partiye oy vereceksiniz sorusunu, parti ismiyle yanıtlamıyoruz. Doğru adres bir partinin adı değil; doğru adres sosyal demokratların ittifakı... Gözümüzde CHP’nin ve diğer partilerin bundan başka şansı yok.

Fermani Altun ne Şii ne Alevi

* Fermani Altun’la probleminiz nedir?
Türkiye’de Şiilerin liderliğini yapan Selahattin Özgündüz’dür. Kendisi o tanımlamayı çok dürüstçe yapar. Der ki, Anadolu Aleviliğiyle, bizim Ali ve Ehl-i beyt sevgisi dışında ortak noktamız yok. Ama Altun bu anlamda ne Şii ne de Anadolu Alevisi. Tamamen kendisini tanıtmak için kurduğu, ne Alevi ne Şii olduğu belli olmayan bir duruşu var. Düşünün, kapatılan FP’den bile milletvekili adayı olmuş biri.

MHP, Yavuz Sultan Selim’i şimdi anlıyor

* MHP size zeytin dalı uzattı mı?
Aslında MHP Alevilere kanca atma hareketinden çok, şu anda kendi içinde bir tartışma yaşıyor. İçlerinde “Esas Türkler, Alevilerdir” gözüyle bakanlar var. Mesela eskiden Yavuz Sultan Selim’e “pirimiz” derlerdi, şimdi o bile yavaş yavaş değişmeye başladı. Çünkü Yavuz’un Şah İsmail’e yazdığı mektup, “Ey eşek Türk” diye başlar. Bunları artık onlar da fark ediyor. Radikalliğin artılarını eksilerini onlar da yaşadı. Gözü dönmüşlükten biraz dönmeye başladılar.

* Peki bu değişim Alevileri etkiliyor mu?
Hayır efendim, MHP’ye rağbet etmemiz için önce o anlayıştan tek taraflı ve içten bir özür duymamız gerekiyor. MHP’den en az 30-40 yıllık bir özür alacağımız var. Ama bizim ‘görgü ve sorgu’larımıza göre sadece özür de yetmez. Toplum, o yapılan özürdeki davranışa bakar. Zorunluluktan m özür diliyor, yoksa canı gönülden pişmanlığından mı? Bu ikisinin arasındaki fark bizim için çok önemli. Ama şu ana kadar değil MHP, hiç kimse bunu bize yapmadı. İkinci sebep de, Alevilik zaten ırkçı bir yapıyı kabul etmez. Türk İslam sentezi bize tutmaz. Biz 73 millete bir nazarla bakarız. Bizim için üstün millet yoktur, bizim için üstün insan vardır, o da kâmil insandır. Son derece vatanseverizdir, bunu da her yangına itfaiye gibi koşmamızla kanıtlamışızdır. Ama milliyetçilik diye bir derdimiz yoktur.

* Ya peki aslında Aleviliğin de tıpkı Yahudilik gibi bir “inanç ırkı” yarattığı iddiası?
Böyle bir şey mümkün değil, çünkü Alevilik Hacı Bektaş’tan bu yana artık sadece anne ve babadan çocuğa geçen bir inanç değil. Kim bu inancın gereklerini yerine getirirse Alevi olabilir.

* “Aleviler Kürt olmaz, Türk’tür” lafına inanan Alevilerin varlığı?
Zaten Türkiye’de dünden bugüne kadar birileri koşulları değerlendirerek buna oynuyor. Bu söz Aleviler tarafından ortaya atılmış değil. Bu Türk-İslam sentezi anlayışının bir propagandası. Aleviler böyle bir oyuna gelmez.

* Ama MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, “Balıkesir, Kütahya, Aydın, Antalya’daki Aleviler MHP’ye kitlesel geçişler yapıyor” diyor?
Kitlesel geçişler kesinlikle yok ama münferit geçişler var. Bunun da nedeni Alevilerin yaşadığı kentleşme sıkıntılarından başka bir şey değil.

* Ya “İkinci Mehmet Ağar dönemi” için ne düşünüyorsunuz? Kürtleri ikna etti, sizi de ikna edebilir mi?
Bunların hepsi siyaset. Alevilerin en körü bile bunu anlar. Cem Vakfı arada bir köprü kurmaya çalışıyor, ama Alevilerden Ağar’a çok ciddi itibar eden çıkmaz.

Örgüt lideri benim

* Siz Alevileri ne kadar temsil ediyorsunuz?
Türkiye’deki Alevi örgütlerinin aşağı yukarı yüzde 95’i bizim federasyonumuza üye. Yani yaklaşık 350 dernek ve vakıf.

* Potanın dışında kalanlar?
Fermani Altun’un başını çektiği Ehl-i Beyt Vakfı’yla, Prof. Dr. İzzettin Doğan’ın genel başkanı olduğu Cem Vakfı. Karacaahmet ve Şah Kulu da şu anda biraz daha bağımsız duruyor.

* Peki Alevilerin lideri kim?
Türkiye’de şu anda ABF Başkanı olarak ben varım. Avrupa’da 13 ülkedeki örgütlerden oluşan Konfederasyon Başkanı Turgut Öker var. İzzettin Doğan da Alevi liderliğine soyunuyor, ama aslında bizim kimseyle “Lider kim olacak” diye bir çekişmemiz yoktur. Eğer bizim ilke ve anlayışımızı benimserse biz seve seve ABF Başkanlığını da kendisine veririz.

* İnanç önderliği açısından lideriniz kim?
İnanç liderimiz kayıtsız şartsız olarak postnişindir, yani şu anda Serçeşme’de oturan Veliyettin Ulusoy’dur. Zaten geçmişteki bütün ocakların Serçeşmesi de Hacı Bektaş’tır ve postnişin de onun soyundan gelenler arasından seçilir.

* Dedeler arasında lider var mı?
Lider değil ama öne çıkan dedeler var: Antalya’daki Hüseyin Gazi Metin Dede, Dertli Divan Dede, Hasan Kılavuz Dede, Bektaş Piroğlu Dede... Böyle öne çıkan 8-10 dedemiz var.

* Aslında örgüt lideriniz belli, inanç lideriniz belli, dedeleriniz belli, “yol”unuz belli, ama hâlâ kopuksunuz birbirinizden?
Aleviler yüzyıllardır sinmişliğin getirdiği edilgenliği ve göçle birlikte yaşadığı sorunları aslında artık aştı. Kendisiyle yüzleşme ve birbirini kabul etme dönemi bitti. Örgütlenme dönemi bitti. Kentleşme dönemi bitti. Bunların hepsini son 15 yılda tamamladık. Aleviler artık bir toplum olarak olgunlaşma dönemine girdi ve asıl güç şimdiden sonra olacağız.

Polatlar Cem Vakfı’ndan koptu

* Cem Vakfı’nı niye eleştiriyorsunuz?
Çiller döneminde, örtülü ödeneklerle, yapay ilişkilerle kurulmuş bir vakıf. Vakfın Başkanı Prof. İzzettin Doğan’ın geçmişi babası nedeniyle DP’ye kadar uzanıyor. Bu yüzden de Türkiye’deki şubesi sekizi geçmiyor. Şu anda bizim Hacı Bektaş Vakfı’nın bile 37 şubesi var.

* Ama öte yandan da İzzettin Doğan, Selahattin Özel’den daha çok tanınıyor?
Doğan’a medya başından beri destek verdi. Türkiye’ye o lanse edildi ve bu bilerek yapıldı. Kaldı ki kendisi uluslararası bir hukuk profesörüdür. Elbette ki belli bir vizyonu ve birikimi çevresi vardır.

* Ya işadamları çevresi?
Aslında İstanbul’daki işadamları da birer birer ondan desteğini çekiyor. Sadece Polatlar da değil, hemen hemen hepsi Cem Vakfı’ndan koptu. Doğan’ın çizgisinden onlar da memnun olmadı.

3N+1K

KİM: Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Selahattin Özel, 1955-Tokat doğumlu. Ortaokul mezunu. 46 yıldır İzmir’de oturuyor. Serbest ticaretle uğraşıyor. İlk kez 1973’te CHP Gençlik Kolları’na üye oldu. 1980’de partinin kapanmasıyla ilişkisi kesildi. Bu tarihten sonra Alevilikle ilgili çalışmalara ağırlık verdi. İzmir’de “illegal” ilk cemevlerini açtı. Alevilerin 1989’dan sonraki örgütlenme süreçlerine öncülük etti, pek çok derneğin kurucu genel başkanı oldu. Demokratik Barış Hareketi’nde rol aldı. AB Uyum Yasaları sayesinde 2002’de kurulan ABF’nin Kasım 2005’te Genel Başkanı seçildi. Özel, evli ve üç çocuk babası.

NEDEN: Özel’e yönelttiğimiz ilk sorunun yanıtını söyleşinin en sonunda aldık. Ama eğer arada geçen onca konuşma yapılmasaydı, dillere pelesenk gibi duran o yanıtın aslında ne denli “içi dolu” olduğu da tam olarak anlaşılamayacaktı. Şimdi buyurunuz uzun zamandır kaynayan ve artık çoktan yüz dereceyi aşmış, kendi kabından taşmış Alevi gündemine...

NE ZAMAN: 10 Şubat, Cumartesi.

NEREDE: ABF’nin Dikmen’deki genel merkezinde.

Haberin Devamı