Gazete Vatan Logo

Akciğer kanserinin görülme sıklığı artıyor

Akciğer kanseri erkeklerde en çok görülen kanser türü. Kadınlarda da son beş yılda yüzde 20 oranında arttı. Acıbadem Maslak Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir son tedavi yöntemlerini anlattı.

Akciğer kanserinin görülme sıklığı artıyor

Şu an dünyadaki kanserli hasta sayısı nedir?

Akciğer kanseri Türkiye’de sıklığı artan bir hastalık. Özellikle erkeklerde en sık görülen kanser türü. Kadınlarda ise son beş yıl içinde sıklığı yüzde 15-20 oranında arttı. Çünkü Türk kadını daha fazla sigara içmeye başladı. Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyada yani Ortadoğu, Balkanlar, Akdeniz coğrafyasında akciğer kanseri hala sıkılığı artan hastalıklardan. Buna karşın Batılı ülkelerde ve Amerika’da yani tütün kampanyalarının daha etkin kullanıldığı ülkelerde son beş yıl içinde azalma var.

Peki tedavi şekillerindeki son gelişmeler neler?

Akciğer kanseri tedavisinde son yıllarda çok önemli adımlar atılıyor. Bu süreci yorumlarsak... Eskiden biz küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanseri diye ayırıyorduk. Ve de küçük hücreli dışı akciğer kanserlerine benzer tedaviler uyguluyorduk. 6-7 yıl önce öğrendik ki; bu küçük hücreli dışı akciğer kanserinin farklı hücre tipleri farklı kemoterapilere cevap veriyor. Özellikle adenokarsinom ve epidermoid karsinom denen iki grubu birbirinden ayırmak gerekli. Çünkü bunlara farklı kemoterapiler daha etkin olabiliyor. Bu nedenle adenokarsinom grubunda gemsitabin denilen ilaçları kullanmaya başladık. Epidermoid’de de diğer ilaçları. Hücre gruplarına göre kemoterapi yapmaya başladıktan sonra devrimsel bir şey oldu; bu tümörlerin DNA’larında bir takım spesifik bozukluklar tespit etmeye başladık. Ve gösterildi ki, bu spesifik bozukluklar DNA’da olduğu takdirde bazı akıllı ilaçlar en az kemoterapi kadar etkili olabiliyor... 10 yıl önce birisi akciğer kanserini kemoterapisiz tedavi edebiliriz deseydi hiçbir onkolog buna itibar etmezdi.

Haberin Devamı

EN ÖNEMLİ GELİŞMELERDEN BİRİ

Japonya’da kullanılan Nivolumab adlı ilaç

Bağışıklık sistemini uyaran tedaviler (immünoonkoloji) belli bir spekturum içinde oldu; önce Küba’da geliştirilen ve bağışıklık sistemini uyaran bir polisakkarit aşı yapıldı. Henüz piyasaya çıkmamış ama çok yakında onay alacak olan çalışmalar da var. Pembrolizumab ve nivolumab adlı ilaçlar. Hatta nivolumab Japonya’da onay aldı ve geçen ay çıktı, checkpoint blokerler denilen yeni bir bağışıklık sistemi tedavisi bu! Bunlarla kemoterapilerle beraber veya sonrasında yüzde 70-80 oranında tümöre karşı yanıt elde edildiği görüldü. Bugün akciğer kanseri tedavisindeki en önemli gelişmelerden biri bu.

Haberin Devamı

Yılda bir düşük doz tomografi

Nivolumab adlı ilaç Türkiye’ye ne zaman gelecek?

Daha Amerika’da piyasaya çıkmadan Türkiye’ye gelmesi mümkün değil. Genellikle bu tarz çok etkili ilaçlar Amerika’da ve Avrupa’da onay aldıktan bir kaç ay sonra ülkemizde piyasaya çıkabiliyor.

Gazetelerde Liverpool Üniversitesi’nde tümör hücresinin kendi kendini yok etmesini sağlayan hap geliştirildiğini okuduk.

Bu bahsettiğiniz hücrenin intihar geninin uyarıldığı bir çalışma. Ancak bunların hepsi şu an için deneysel. En önemli basamaklar;

1- Hücre alt tipine göre yapılan tedavi (tümörün genetik profili çıkarılıyor ve buna göre tedavi yapılıyor) 2- Son yıllarda gelişen immunoonkoloji meselesi.

Akciğer kanseri kesinlikle öldürücüdür miti yıkıldı mı?

Haberin Devamı

Biz erken yakalandığı zaman tam teşhis şansı olan kanserlerde bir takım tarama programları yapıyoruz; meme kanseri, kalın bağırsak kanserinde olduğu gibi. Son yıllara kadar akciğer kanserinde böyle bir tarama programı yoktu. Fakat son yıllarda gösterildi ki özellikle çok yoğun sigara içen 50 yaşın üzerindeki insanlarda yılda bir yapılan düşük radyasyon yoğunluklu tomografiler tarama amaçlı kulanıldığı zaman hastalığı erken dönemde yakalayabiliyor. Akciğer kanseri de diğer pekçok kanser gibi erken dönemde yakalanıp ameliyatla çıkarıldığı takdirde tam olarak şifaya kavuşan bir hastalık. Ancak bugün lenf bezlerine sıçramadan sadece akciğerde sınırlıyken yakaladığımız hasta oranı yüzde 10-15 civarında.

Amerika’daki kanserli hasta sayısı daha fazla; çünkü yaşam süresi daha uzun

Erkeklerde birinci sıklıkta akciğer kanseri görülüyor; tüm kanserlerin neredeyse yüzde 69’unu oluşturuyor. Kadınlarda ise şu anda beşinci sırada ama Türkiye’de gittikçe akciğer kanseri sıklığı kadınlar arasında da artıyor. Ancak yine de Türkiye’deki kanser sıklıkları Batıya oranla daha düşük. Batı Avrupa’daki ve Amerika’daki kanser sıklığı Türkiye’den daha yüksek. Bunun nedeni onlardaki yaş ortalamasının bizden fazla olması. Bizim ortalama yaşam süremiz 65’ten 75- 78’e çıktı. Bir çok gelişmiş Batı ülkesinde ise ortalama 80’lerde. Daha yaşlı bir toplum oldukça kanser sıklığı da artıyor tabii.

Haberin Devamı

Radyolojik tanıdan daha önce teşhis edebilirsek başarı oranımız yükselir

Akciğer kanseri ortalama 20 yıl sonra korkutucu olmaktan çıkacak. Birincisi, erken tanı çok önemli hale gelecek. Bugüne kadar bizim bütün tümör tanılarımız sadece, tümörün akciğer filminde ve tomografide görülmesiyle (ve de oradan biyopsi alınarak) konulması esasına dayanıyor. Bu çok geç bir dönem aslında... Bugün pek çok araştırmacı radyolojik olarak görüntü vermeyen düzeydeki tümörü, ‘acaba kandaki bir takım testlerle tümör DNA’sının kanda izole edilmesiyle ya da vücut sıvılarında tümöre ait bir takım maddelerin bulunmasıyla yakalayabilir miyiz’ diye çalışıyor. Bu mümkün olursa tedavi başarımız artacaktır.

Ülkemiz şartlarında kemoterapiler evde değil, hastanede yapılmalı

Kemoterpiler hala özellikle de ileri evre hastalarımızın yüzde 70-80’ini oluşturan tedavi şekli. Kemoterapilerin yan etkilerini azaltıcı ilaçlar çok gelişti. Eskiden kemoterapinin ağır bulantı, kusma yapmasını engelleyen çok fazla ilaç yoktu. Bugün elimizde o kadar çok yeni ilaç var ki; kemoterapi seansları hastalar için korkulu kabus olmaktan çıkabiliyor. Ama dediğim gibi yine de bu, destekleyici tedavilerin tam yapılmasıyla mümkün. Kemoterapiyi ev şartlarında yapabilir miyiz diye çalışılıyor. Fakat bazı ilaçların alerjik reaksiyon yapıcı etkisi var. Bu tarz bir durumla evde başa çıkmak mümkün değil.