Vatandaşınızı aydınlatın kardeşim!

Tokat'ın yöneticileri, bu yazıyı iyi okuyun. İlinizde dedikodular, şayialar alıp başını yürümüş. Ancak sizin hiçbir şeyden haberiniz yok. Ya da haberiniz yokmuş gibi davranıyorsunuz

Haberin Devamı

Tokat'ın yöneticileri, bu yazıyı iyi okuyun. İlinizde dedikodular, şayialar alıp başını yürümüş. Ancak sizin hiçbir şeyden haberiniz yok. Ya da haberiniz yokmuş gibi davranıyorsunuz. Ben ta İstanbul'dan, size bir süredir Tokatlıların ağzından düşmeyen konuyu aktarayım. Söylenenlere göre, Fırat Üniversitesi'nde görevli bir profesör tarafından Tokat Valiliği'ne gönderilen yazıda, 26 Mart'ta meydana gelecek güneş tutulmasından sonraki günlerde merkez üssü Niksar olmak üzere Erbaa, Niksar, Tokat ve Amasya'da 6.5-7.5 arasında şiddetli bir deprem olacağı yazılmış. Ayrıca Tokat Belediyesi ve bazı kamu kuruluşları tarafından çok miktarda ceset torbası ve sahra çadırı alındığı da söylentiler arasında. İl yöneticilerinden hiçbir açıklama yapılmadığı için de vatandaşların elinden panik halinde beklemek dışında başka birşey gelmiyor.

Koca şehir çalkalanıyor, ne valinin, ne belediye başkanının bu konuda bir açıklaması yok. Tokat'ın yöneticileri, size sesleniyorum: Bu dedikoduların aslı astarı var mı? Varsa, hiç vakit kaybetmeden bu konuda vatandaşa gerekli bilgileri verin. Kulaktan kulağa dolaşan söylentilerin depremle bir ilgisi yoksa da açıklama yapın. Aksi takdirde, bu dedikodular yakın zamanda efsanelere, felaket senaryolarına dönüşür, haberiniz olsun.

Bizim kabahatlerimiz...
Yollara istediğin kadar tuz dök, istediğin kadar adam çalıştır ve ana arterleri açık tutmaya çalış... Eğer biz adam değilsek, bütün çabalar boşuna. Şimdi yazacaklarım dün sabah evden ise gelene kadar gördüklerimdir. Bakın, neler olduğuna... Adam yolun ortasında durmuş, arabasının lastiğine zincir takmaya çalışıyor. Yahu kenara çekemez miydin arabanı? Yola çıkmış, sokaklardan gidiyorsun. Ama sanki tekerleklerin altında kar yokmuş gibi küt diye frene asılıyorsun.

Sonra da başlıyorsun kaymaya. Bekle ki dursun, ta başka bir arabaya vurana kadar gidiyor... Vites küçültmeden karın üstünde durmak isteyenler mi dersiniz, kendini çok kurnaz sanıp, emniyet şeridine dalanlar mı... Yoksa kaymaya başladığı zaman frene basarak, arabanın duracağına inanlar mı? Ya anayolda giderken bu kış kıyamette araba sollayanlara ne demeli?

Bu durumlarda, "Be adam, senin yüzünden bir olay olsa, hiçbir vasıta hareket edemeyecek ve insanlar işinden gücünden olacak" demekten başka ne çaremiz var? Her otomobilin içine bir polis koyacak değiliz ya. Düşünüyorum da belediyeyi de vilayeti de zaman zaman ikaz ediyoruz, uyarıyoruz, gereğinde haşlıyoruz ama bu başıboşluğun hesabını kimden soracağız? Eğer kar yağıp da İstanbul felce uğruyorsa, suçun büyük kısmı bizlerin yüzünden oluyor. Derler ya, iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır diye. İşte o misal...

On aydır bir arpa boyu yol katedilmedi
Yaklaşık on ay önce Kartal'da Dragos ile Cevizli'yi birbirine bağlayan yolun üzerine iki yıldır moloz döküldüğünü, o bölgede oturanların caddenin yanındaki toprak yolları kullanmak zorunda kaldıklarını belirtmiştim. Neyse, yazım çıktıktan sonra belediye yetkilileri caddeye gidip, molozların bir kısmını kaldırmıştı. Dediklerine göre, caddeyle ilgili diğer eksiklikler de kısa süre içinde giderilecekti. Ancak o günden bugüne ne caddedeki çukurlar kapatıldı, ne molozlar kaldırıldı ne de aydınlatma sorunu halledildi.

Kışın karda-çamurda vatandaşlar caddenin yan tarafındaki toprak yoldan geçerken adeta işkence çekiyorlar. Konuyu belediyeye defalarca bildirmişler ama henüz olumlu bir gelişme olmamış. Sayın Başkan, sen talimat verdin. Elemanların da gidip, sadece caddeki bir-iki çuval molozu kaldırmakla yetindiler. Ama bu işin peşini bırakma. Adamlarının kulaklarını benden önce sen çek. Çek ki, yolu biran önce adam etsinler.

DİĞER YENİ YAZILAR