Böyle sınav olur mu?

Serdar Gemici, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 8 kişilik özürlü memur alımı için açtığı sınava başvurdu. Ülkemizde işsiz sayısının fazlalığı, bu sınava başvuran kişi sayısına da yansıdı

Haberin Devamı

Serdar Gemici, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 8 kişilik özürlü memur alımı için açtığı sınava başvurdu. Ülkemizde işsiz sayısının fazlalığı, bu sınava başvuran kişi sayısına da yansıdı. Sınava 860 özürlü vatandaşımız başvuruda bulundu. 29.05.2004 tarihinde yapılan yazılı sınavı kazananlar ertesi gün yapılacak mülakata katılacaklardı. Yazılı sınavı 183 kişi kazanmıştı ve Serdar Bey de onların arasındaydı. Sınavın ikinci aşaması olan mülakat için oldukça heyecanlıydı. Mülakatın yapılacağı odaya kazanan adayların aynı anda çağırılması, onun kafasında kuşkuların oluşmasına neden oldu. Girdikleri salonda bulunan bakanlık görevlisi, 183 adayın tek tek değerlendirilmesinin zor olduğunu, bu yüzden de mülakat yerine noter huzurunda yapılacak çekilişten sonra kazanan 8 kişinin memur olmaya hak kazanacağını belirtti.

Çekiliş sonunda ismi okunmayan Serdar Bey, bu işte torpil olmadığı için sevindiğini ancak adayların geleceğinin bir çekilişe göre belirlenmesinin haksızlık olduğunu söylüyor. Benim bildiğim, memur alımlarında mülakat sınavı da en az yazılı sınav kadar önemlidir. Böyle bir sınavın, pazardan karpuz seçer gibi yapılmış olmasını mantığım bir türlü almıyor. Yani bu vatandaşların özürlü olmaları demek, o 8 kişilik kadro için yeterli oldukları anlamına mı geliyor? Bu iş için daha yetenekli olanın, bilgili olanın hiçbir ayrıcalığı yok mudur? Peki, yazılı sınavdan yüksek puan alıp da yapılan çekilişte elenen adayların hakkı yenmiş olmuyor mu? Adayların sayısı ne olursa olsun, bu sınavı yapmanız gerekirdi. Bakanlıkta 183 kişiyle mülakat yapacak personel yok mudur? Bu kadar mı meşgulsünüz? Kültür ve Turizm Bakanı'ndan bu konuyla ilgili açıklama bekliyorum.

Sözleşmeli öğretmenleri unuttunuz mu?
Kağıthane ilçesindeki okullarda çalışan 168 sözleşmeli öğretmen nisandan beri maaşlarını alamıyorlar. Ders başına yaklaşık 3 milyon lira alan bu öğretmenlerin birçoğu genç ve aralarından bazıları aile geçindiriyor. Bu işe karşılık olarak aldıkları aylık ücret ise 300 milyon lira civarında. Onlar için bu paranın çok önemli olduğu aşikâr.

Mal Müdürlüğü yetkilileri, Maliye Bakanlığı'nın 31 Mart tarihi itibariyle ödenek ayırmadığını öne sürmüşler. Okullar 4 gün sonra kapanacak ve bu öğretmenler maaşlarını ne zaman alacaklarını bilmiyorlar. Peki, okullarında öğretmen açığı olan İstanbul'da kadrolu öğretmenlerin kalitesinde ders veren bu insanlar şimdi ne yapsınlar? Kadroları olmadığı için yazın maaş da alamıyorlar. Sözleşmeli öğretmenlerin maaşlarını bir an önce ödeyin. Sayın Milli Eğitim Bakanı'nın bilgilerine arz ederim.

DİĞER YENİ YAZILAR