Gazete Vatan Logo
Magazin Ağla sazım, usta yoruldu!

Ağla sazım, usta yoruldu!

Bozkırın Tezenesi’ Neşet Ertaş hayata veda etti

Ağla sazım, usta yoruldu!

Türk halk müziğinin usta ismi, halk ozanı Neşet Ertaş, İzmir’de tedavi gördüğü hastanede dün sabah saatlerinde 74 yaşında hayata veda etti. UNESCO tarafından ’Yaşayan İnsan Hazinesi’ kabul edilen Neşet Ertaş’ın cenazesi, vasiyeti üzerine memleketi Kırşehir’de, babası ve ustası Muharrem Ertaş’ın ayak ucuna defnedilecek.

Ağla sazım, usta yoruldu

Anadolu halk ozanlığı geleneğinin günümüzdeki en önemli temsilcisi, abdal geleneğinin son temsilcisi Neşet Ertaş, bir süredir İzmir’de kanser tedavisi görüyordu. Son olarak 2 hafta önce durumu ağırlaşınca kaldırıldığı özel hastanenin onkoloji servisine yatırılan Neşet Ertaş, 2 gün önce yoğun bakıma alındı. Son 24 saatte cihazlara bağlı olarak yaşatılmaya çalışılan Neşet Ertaş, dün 08:45’te yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Ağla sazım, usta yoruldu

Ertaş’ın vefatını oğlu Hüseyin Ertaş ve kardeşi Necati Ertaş, doktorlarla beraber bir basın toplantısıyla açıkladı. Ertaş’ın tedavisini yapan hastanenin Onkoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uğur Yılmaz ”İleri bir kanseri vardı. 10 Eylül’de hastanemize yatmıştı. Gereken tedaviler yapıldı ama durumunda iyileşme olmayınca pazar günü yoğun bakıma alındı. Bu sabah (dün) 08.45’te kendisini kaybettik” şeklinde konuştu. Toplantı sırasında cenaze işlemlerinin nasıl yapılacağı konusundaki soruları yanıtlayan Başhekim Yardımcısı Zeki Hozer’in, “Neşet Ertaş Devlet Sanatçısı olduğu için Valilik ve Kültür Bakanlığı hazırlık yapacak” sözlerine sanatçının oğlu Hüseyin Ertaş, “Babam Devlet Sanatçılığı’nı kabul etmemişti, Devlet Sanatçısı değil” diyerek müdahale etti.

Ağla sazım, usta yoruldu

Sazı ne olacak?

Ertaş, babası için “Türkiye’nin ağabeyi, babası, kardeşiydi. O yüzden pek vakit kaybetmeden sizlere bir açıklama yapmak istedik. Yolcumuzu bugün uğurladık. Aile cenazesinin Kırşehir’e götürülmesine karar verdi” dedi. Oğul Ertaş “Sazı ne olacak?” sorusu üzerine ise sadece “Ah ah” diyebildi, ardından kısa bir sessizlik yaşandı. Ağabeyi Necati Ertaş ise “Size özel bir vasiyeti oldu mu?” sorusuna “Bize ’Babamın ayak ucuna defnedin’ dedi” diye konuştu. Sazını en son yaklaşık bir ay önce eline aldığı belirtilen Neşet Ertaş’ın çok sevdiği İzmir’de Karabağlar Semti’nde bulunan evinin müzeye dönüştürülmesi konusuna olumlu baktığı, ancak nihai kararı ailesinin vereceği bildirildi. Bağlamasını eşine bırakan Ertaş’ın İzmir’e geldiğinde hastaneye yatmadan önce “Çıkmadık candan ümit kesilmez. Canım hâlâ içimde” dediği kaydedildi



Ayrıca Neşet Ertaş, İTÜ Devlet Türk Müziği Konservatuvarı öğretim üyesi Erol Parlak’ın 1996’da Almanya’da kendisini ziyaret etmesiyle başlayan biyografi çalışmasını da merakla bekliyordu. Parlak’ın son aşamada olan kitabını gören ve eksikliklerini tamamlayan Ertaş, ’Garip Bülbül’ adını taşıyan kitaptan da büyük mutluluk duyuyordu. Kitapta Ertaş’ın bestelerinin notalarının ve sözlerinin de yer alacağı öğrenildi.

UNESCO’nun Yaşayan İnsan Hazinesi

ANADOLU bozkırının sesi, halk ozanı, abdal geleneğinin son temsilcisi, Türk halk müziğinin en değerli bestecilerinden Neşet Ertaş, 1938 yılında Kırşehir’in Çiçekdağı İlçesi’ne bağlı Abdallar Köyü’nde doğdu. ’Bozkırın Tezenesi’ olarak da bilinen Neşet Ertaş’ın babası, kendisi gibi halk ozanı ve saz ustası olan Muharrem Ertaş, annesi Döne hanımdır. Annesinin ölümünden sonra babası ve kardeşleriyle birlikte köyüne yerleşmişlerdir ve çocukluğu bu köyde geçmiştir. Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile çalıp sesi ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyledi, “Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız” derdi.



Neşet Ertaş, 1950’li yılların sonunda İstanbul’a gelerek ilk plağını ’Neden Garip Garip Ötersin Bülbül’ adı ile babası Muharrem Ertaş’a ait bir türküyle çıkardı. Sağlık sorunları nedeniyle kardeşinin daveti üzerine Almanya’ya giden Ertaş, 23 yıl Almanya’da kaldıktan sonra, 2000 yılında İstanbul’da verdiği konserle sahne hayatına geri döndü.

Ağla sazım, usta yoruldu

Demirel zamanında kendisine sunulan ’Devlet Sanatçılığı’ ünvanını; “Ben, ’Hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor’ diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdatlarımız adına aldım” diyerek geri çevirmişti. UNESCO tarafından ’Yaşayan insan hazinesi’ kabul edilen Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüştür.

Son 7 yıldır çok sevdiği İzmir’de yaşamını sürdüren Ertaş’ın, boşandığı eşi Leyla Ertaş’dan Döne ve Hüseyin adında iki çocuğu dünyaya geldi. Ertaş, hayatını uzun süredir Seyhan Büyükvardar ile paylaşıyordu.



Tezene nereden?

Neşet Ertaş’a ’Bozkırın Tezenesi’ lakabını ise yazar Yaşar Kemal takmıştı. Bağlama çalarken tellere vurmaya yardımcı olan tezene lakabını sonuna kadar hak eden büyük usta hep bu lakapla anıldı.

BÜYÜK USTANIN ARDINDAN KİM NE DEDİ?

‘Yüzyılın sanatçısını kaybettik’

- Arif Sağ:
“Çok aslında çok üzgünüm. Türkiye’deki tüm dostlar üzgün. Çünkü Neşet Ertaş çok önemli sanatçı idi. Yüzyılın sanatçısını kaybettik. Belli kitlelelere müziğimizi dinletebilmiş bir arkadaşımızdı. O lokal müzik diye adlandırdığımız o yörenin türkülerini Amerika’daki profesörlerin evine sokmuş bir insandır. Müziğimize önemli bir katkısı olmuştur. Bir kayıp olarak görüyorum ve başımız sağolsun.”



‘İki gün önce yanındaydım’

- Edip Akbayram:
“Hepimiz üzüntülüyüz, büyük bir değeri kaybettik. Neşet Ertaş yıllarca herkesin beyninde yüreğinde yaşayacak bir ozan Türk Halk Müziği’ne katkılarıyla. Yeri doldurulamayacak bir ozan. İki gün önce kendisini İzmir’de ziyarete gittim. Durumu hiç iyi değildi, her an herşey olabilirdi ama erken oldu bu üzüntümüz. Kendisi koma halindeydi ve uyuyordu 5 dakika kendisini seyretme olasılığı buldum. Acil şifalar diledim ve çıktım. Kimseyi tanımıyordu. Işıklar içinde yatsın.”
Ağla sazım, usta yoruldu

‘Babasını geçti’

- Yaşar Kemal:
‘’Neşet Ertaş’a ‘bozkırın tezenesi’ demiştim. Sonuna kadar bu ismi hakkıyla taşıdı. Babası büyük bir ustaydı ve benim büyük bir dostumdu. Gençliğinde ona hep babasını geçemeyeceğini söylemiştim ama babasını geçti. Ölümüne çok üzülüyorum. Bozkırdan böyle büyük bir sanatçı yetişir mi bilemiyorum” dedi.

‘Yetenekli bir devdi’

- Orhan Gencebay: “Neşet Usta benim çok eski dostumdu. Kendisi Türk Halk müziğine en büyük hizmeti yapmış kişilerden biridir. Kendine has bir ekolü vardı, Neşet tarzı denirdi ona. İç Anadolu’nun bozlak karakterini yansıtması özellikle herkesin sevdiği bir tarzdı. Son zamanlarda kendisiyle görüşüyordum. Birkaç gün önce telefonuma çıkmıştı. Neşet’i çok severdim. Sohbet ettik, ona çalışmalarının ne büyük ve kalıcı olduğunu söylemiştim. Son derece mütevazı bir insandı. Sazıyla sesi olağanüstü bütünleşmiş, kimsenin beceremeyeceği üst düzeyde bir yeteneğe sahip alan bir devdi, büyük bir çınardı.”

‘Çok sıkıntı çekti’

- Rahmi Saltuk: “Yöresel sanatçılar arasında ilk beşe, belki de birinci sırada gelir. Bozlakları rahmetli babası gibi çok iyi söylerdi. Ahbaplığımız var ama Türkiye’nin hallerinden dolayı son dönemde görüşemiyorduk. Her ölüm erken ölüm demektir. Bilgelik yanı vardı. Çok sıkıntılar çekti, Almanya’ya gitti. Unkapanı’nda karşılaştığımızda. Ona ‘Yöneticiler sesimizi çıkarmamıza izin vermiyor’ demiştim. O da ‘O zaman sana bir firma gerekiyor’ demişti.”

Öldüğüm zaman yorulmuştu desinler

Neşet Ertaş, Ülke TV’de katıldığı Salkım Söğüt programında, dinleyicileri için “Onlar bizi dinlemezse biz kime dinletebiliriz? Onlara borçluyuz. Onlara saygımız, onlara sevgimiz, onlaradır efendim hürmetimiz. Kabul ederlerse, etmelerini rica ediyoruz. Gönüllerinin hizmetçisiyiz. Bu gönül sazı aşkın icadı, gönülün hizmetçisidir.”demişti. Ertaş, bestelerinin anonim olarak gösterilmesine ise “Kimseye dur demedim 50 senedir aralıksız türküler verdim. Hiçbirinin içinde adım soyadım yok. Yurtdışında kaldım. Burada kasetlere okuyanlar, plaklara okuyanlar, söz müzik kendilerinin olarak yazdıranlar... Televizyonda bazen görüyorum, bazen rastlardım. Türkülerimi okusunlar ama sözlerini tam bellesinler. Ben öldüğüm zaman bil ki Neşet yorulmuş desinler. Ne zaman ölürsem o zaman yoruldum. Aşk ile çalışan yorulmaz derdi babam” yorumunda bulundu.

Cami-cemevi gerginliği

Hastane bahçesinde, Neşet Ertaş’ın cenaze töreniyle ilgili gerginlik yaşandı. Ertaş’ın Kırşehir’den gelen akrabalarının beklediği kafeteryaya gelen Alevi Bektaşi Kültür Dernekleri Başkanı Engin Gündük, herkesin kendisini dinlemesini isteyerek, “74 yıldır Alevi- Bektaşi kimliğiyle bilinen Neşet Ertaş, ölümünde zorla Sünnileştirilmeye çalışılıyor. Cenazesi camide yapılmaya çalışılıyor. Buna izin vermeyelim” dedi. Ertaş’ın yakınlarından bazıları ise Gündük’e tepki gösterdi. “Camiye gidecek” diyen yakınları ile Engin Gündük arasında kısa süreli gerginlik çıktı, itişmeler oldu. Araya giren vatandaşlar da “Siyasete alet etmeyin. Camiye de gitsin, cemevine de. O bütün bir halkın sanatçısı” dedi.

Babasının ayak ucuna

Neşet Ertaş’ın cenazesi, bugün Kırşehir’e getirilecek ve Ahi Evran Camii’nde kılınacak namazın ardından, vasiyeti üzerine, Bağbaşı Mezarlığı’nda, babası Muharrem Ertaş’ın ayak ucuna defnedilecek.

Albümleri

1988 - Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde

1988 - Kendim Ettim Kendim Buldum

1988 - Kibar Kız

1989 - Hapishanelere Güneş Doğmuyor

1989 - Sazlı Sözlü Oyun Havaları

1990 - Gel Gayri Gel

1992 - Türküler Yolcu

1992 - Gitme Leylam

1993 - Kova Kova İndirdiler Yazıya

1995 - Seçmeler 2

1995 - Seçmeler 3

1995 - Seher Vakti

1995 - Altın Ezgiler 3

1996 - Polis Lojmanları

1997 -Benim Yurdum

1998 - Gönül Yarası

1999 - Zülüf Dökülmüş Yüze

1999 - Gönül Dağı

1999 - Muhur Gözlüm

1999 - Zahidem

1999 - Neredesin Sen

1999 - Gönül Dağı

Haberin Devamı