Gazete Vatan Logo

Ağar'a ağır gönderme!

'Bir yıllık tatilin ardından...'

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm sürecinin, kendileri açısından, bir pazarlık üzerine, kirli, kapalı bir anlaşma üzerine kurulamayacak kadar temiz bir süreç olduğunu kaydetti.

1 YILLIK TATİLİN ARDINDAN


Demirtaş, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, KCK operasyonlarının yılladır devam ettiğini anımsattı.

"Adalet denilen hukuksuzluk bizler açısından bu şekilde işliyor ama yargının keskin kılıcı herkese ayın şekilde dokunmuyor" diyen Demirtaş, "Susurluk’un en önemli aktörlerinden Mehmet Ağar bir yıllık tatilin ardından dün
işbaşı yaptı, tahliye oldu. Bir yıldır lüks odada gelen giden misafirlerini ağırladı, dinlendi ve tahliyesine karar verildi. Milletvekilleri 4 yıldır tutuklu, tek bir çakı, tırnak makası bile kullanmamışlar, şiddete dair tek bir
söylem ve söylemleri yok ama açıkça, alenen binlerce faili meçhul cinayeti işleten kişi bir yıllık tatilden sonra tahliye oldu" diye konuştu.

Şu anda Ankara Bölge Jandarma Komutanı olan Tuğgeneral Musa Çitil’in de Mardin’de 13 cinayetle ilgili yargılandığını, dün ilk duruşmasının yapıldığını ve hasta olduğu için duruşmaya gelmediğini belirten Demirtaş, "Beyefendi hastaymış, gelememiş. Adaletin kılıcı bazılarına da böyle işliyor" dedi. Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Adaletin olmadığı yerde devlet yoktur. Travmanın özü budur, Kürt sorunu dediğiniz budur. Benden önce bu kürsüde bağıran çağıran zat, gelip bir baksın bakalım; ihanetle herkesi suçlayan; çözüm sürecini ’ihanet süreci’ olarak
tanımlayan siyasetçi gelsin, buradaki tabloya baksın ve hesap versin.

Çözüm süreci ile ilgili bir şeyler konuşulacaksa kullanılması gereken kavramlar; katliamdır, soykırımdır, asimilasyondur, zulüm, işkencedir. Kürt sorunu tanımlanacaksa böyle tanımlanır. Yıllardır bunları halklara anlatmadıkları için akil insanlar çalışma yürütürken nelerle karşılaşıyorlar. Bu zehiri topluma bu siyasetçiler verdi. AKP de Başbakan da dahil olmak üzere, toplumu zehirleyen bu söylemler, bu dil oldu.

Binlerce zulmü, katliamı üst üste koyun. Şimdi bu acılar bitsin diye çözüm umudunu büyütmeye çalışıyoruz, beyefendiler çıkmış kürsüden yaygara koparıyorlar. Niye? Bu zulüm devam etsin diye. Geçti o günler. Bunu daha
anlayamadılar. Anlayacak kapasiteleri de yok. Yapabildikleri tek şey; şu mikrofonlardan boş boş bağırıp çağırmak. Bir daha bu zulmü bu halka yaşatamayacaksınız.

Kürt sorunu yaratanlar, Kürtleri katledenler, bugün barış umudunu bitirmeye çalışıyorlar. CHP konuşacaksa eğer önce sürgün, asimilasyon kararnameleriyle ilgili konuşması, Dersim katliamının hesabını vermesi lazım. Önce bunun için özür dilemesi lazım. Eğer barış, çözüm sürecine dair vicdanlı yaklaşım sergileyecekse, yönetimde olduğu dönemde Kürt sorununu nasıl bu ülkenin başına bela ettiklerini anlatmaları lazım. 1989 Kürt raporunu sıkıştıkça tozlu
raflardan indirmek kolaydır, pratiğinize bir bakalım. Bir CHP’li yetkili ’1989’da bu kadar ileri bir rapor hazırlamamıza rağmen Kürtler bize oy vermediler, önce
Kürtler bunun için özür dilesin’ demiş. Hakkari’de yüzde 1, Diyarbakır’da yüzde 2, Şırnak’ta 2,5... Kürtlerin size karşı özrü budur işte, anlamadınız mı?"

-"Pazarlık yok mücadele var"-

"Bir pazarlık üzerine kirli, kapalı bir anlaşma üzerine kurulamayacak kadar bizim açımızdan kutsal ve temiz bir süreçtir" ifadesini kullanan Demirtaş, insan hak ve özgürlüklerinin pazarlığın konusu olamayacağını söyledi.

"Ortada bir pazarlık değil ortada mücadele süreci vardır" diyen Demirtaş, şöyle devam etti:

"Biz ’hak ve özgürlüklerimiz için mücadele edeceğiz’ dedik. Halen aynı noktada aynı süreçteyiz. Farkı ne? Ölümleri, kanı, silahı durduruyoruz. Bugüne kadar Öcalan başta olmak üzere bu konuda çaba sarf eden herkese ben sadece minnet
duyarım, teşekkür ederim. Elini taşın altına koymuş siyasetçilere teşekkür ederim. Akil insanlara, aydınlara, gazetecilere, medyaya sadece teşekkürederim.

Bunların kendileri zaten o coğrafyayı tanımıyorlar. Çocukları askerlik için en fazla Sivas’a kadar gitti. Daha doğusuna gitmedi. Bunların aileleri, çocukları, savaşa bu kadar yakın oldular ama Yozgat’ın yoksul bir köyünden daha
şehri görmemiş bir genç, Gabar Dağı’nda nöbet tutabiliyor. Cenazesi Yozgat meydanında tabuta konulduğunda bunlar da gidip arkasında utanmadan slogan atabiliyor. Şimdi bu bitti diye rahatsızlar. Başka malzeme yok ellerinde ne
anlatacaklar Türkiye’ye? İşsizliği nasıl çözeceklerini, demokrasiyi nasıl geliştirecekleri, farklı inançların, kimliklerin sorunlarını nasıl çözeceklerini
anlatacak ne perspektif ne vizyon ne kafa var? Elde bir tabut vardı o da gitti. Şimdi tabutun içine kendi siyasi düşünceleri girecek. Bundan ürküyorlar. Bağırıp
çağırmalarının nedeni budur.

Biz siyaseti tercih ediyoruz. ’Silahlar niye sustu? Bu işte bir bit yeniği var, ne pazarlık yapıldı’ diyorlar. Akılları bunu almıyor. Kürtlerin zaten demokratik siyaset için çaba sarf ettiğini görmüyorlar.

Sizin sokaklara döktüğünüz kitleler il il dolaşan akil insanlara taşlarla saldırıyorlar ancak Hakkari’de gül ile karşılanıyor. Sizin zehirli dilinizin sonucu budur."

"AKP’ye destek ile barışa desteği karıştıranlar tarihin siyasi çöplüğüne elbette gidecektir" görüşünü dile getiren Demirtaş, Kürtlerin emperyal oyunlara alet olduğunu söyleyen ve kendilerine "ulusolcular" diyen bazı çevrelerin olduğunu belirtti ve "Emperyalizmin kucağından bize sesleniyor, haberi yok" dedi.

-"Otoriter başkanlık sistemine ’evet’ demeyiz"-

BDP dışındaki partilerin ortaya koyduğu anayasa tekliflerinin darbe
anayasasından farkı olmadığını öne süren Demirtaş, "Eskisi zaten var, Evren
yapmış, niye zahmet ettiniz" diye konuştu.
Uzlaşma olacaksa, referansın BDP’nin anayasa teklifi olması gerektiğini
öne süren Demirtaş, "(Başkanlık pazarlığı) diyorlar. Uzlaşma komisyonu dışında
Hükümetle açık kapalı, tek bir görüşmemiz yoktur. Anayasa konusunda tek bir
tartışmamız yoktur. Uzlaşma komisyonu masası orada dururken başka yerde hükümetle
anayasa konuşmayı ahlaki de bulmayız" dedi. Demirtaş, şunları söyledi:
"Bunlar bizi kendileri gibi sandığı için kapalı kapılar ardında iş
çevirdiğimizi sanıyorlar. O sizin maharetinizdir. Bizim neyimiz varsa ortada.
Biz, otoriter, baskıcı bir başkanlık sistemine de ’evet’ demeyiz. Başkanlık model
olarak tartışılabilir. Buyrun, nasıl bir demokratik sistem kurabiliriz, bunu
tartışmaya açığız. Ama AKP sözcülerinin tariflediği gibi bütün yetkilerin
toplandığı bir başkan, başkanlık sistemi bizim ’evet’ diyeceğimiz bir sistem
değil.
’Ya Türkiye’nin bir parçası satılmıştır Amerika’ya ya da Türkiye’nin öbür
parçası peşkeş çekilmiştir’ diyorlar. Çünkü ne Kürtleri ne Kürt hareketini
tanıyorlar. Kürt hareketinin böyle ucuz pazarlıklar içine girmeyeceğini, ahlaklı,
ilkeli olduğunu bilmiyorlar.
Bu sürecin içindeyiz, öncüsüyüz. Bu süreci başlatan biziz. Kendi
sürecimize sahip çıkmak da boynumuzun borcudur. Onun için kim ne derse desin,
onurlu, kalıcı barışa ve gerçek demokrasi için mücadelemizi sürdürmeye devam
edeceğiz."

-"İsmi bugün yarın bildireceğiz"-

Toplantının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Demirtaş,
çözüm komisyonu için BDP’ye düşen bir üyelik için ismi bugün yarın TBMM
Başkanlığına bildireceklerini kaydetti.
Bildirecekleri isimle birlikte BDP milletvekilleri, PM ve MYK üyelerinden
dışarıda bir komisyon da oluşturacaklarını bildiren Demirtaş, bu komisyonun
kapsamlı çalışma yürütüp çözüm komisyonuna destek vereceğini kaydetti.
BDP’nin komisyonda birden fazla üye ile temsil edilmesi talebini
ilettiklerini aktaran Demirtaş, "Artık orada üye sayısından çok nitelik, neler
söyleneceği önemli. Bir arkadaşımız dahi olsa bizi temsil edebilecek durumda
olur" diye konuştu.
Öte yandan, toplantıdan önce, CHP’den istifa eden Halfeti Belediye
Başkanı Mahmut Özdemir ve bazı belediye meclis üyeleri ile CHP Suruç İlçe Başkanı
Şahin Yılmaz, BDP’ye katıldı.
Demirtaş, Özdemir’e rozet taktı.

Haberin Devamı