Gazete Vatan Logo

Adil dünya inancı

İnsanoğlunun adalete olan inancı yeryüzüne geldiği ilk günden beri devam etmektedir.

Adil dünya inancı

İnsanlar bir yandan toplumda adaletin doğal bir şekilde oluştuğuna dair inançlarını sürdürmeye devam etmişler, bir yandan da buna ihtiyaç duymuşlardır. Böylelikle yapılan iyilikler boşa gitmemiş balık bilmezse de yapılanların kıymetini Hâlık (Yaratıcı) bilmiştir.

Toplumun bu doğal adalete olan inancının kökeni üzerine biraz düşünelim. İnsan olarak adalet anlayışımız çok erken yaşta gelişir. Piaget, çocukların suç anlayışları ve bilişsel gelişimleri arasında yakın bir ilişki olduğunu bulmuştur. Ona göre 12 yaş üstü olan çocuklar soyut düşünebilme yeteneğine erişebildikleri için, kişinin bir hatayı kasten yapıp yapmamasının ona verilecek olan cezayı değiştirebileceğini anlayabilmektedirler. 11-12 yaşından önce ise çocuklar, bir yanlış davranışa karşılık verilecek tek bir ceza olduğunu zannederler hatta cansız maddelerin dahi cezalandırılması gerektiğini düşünürler. Çocukların kendileri kapıya çarptıktan sonra kapıya vurmaları ve kapıyı suçlamaları bize mantıklı gelmese de, bazı yetişkinlerin de ceza ve adalet anlayışı diğerleri için çok anlaşılır olmayabilir.

Haberin Devamı

Yeryüzünde olduğuna inandığımız ilahi adalet aslında tek bir tip adalet anlayışının adı değildir ve kendi içinde iki ayrı anlayışı barındırır. Bu anlayış kişilerin hem manevi dünyalarında Yaradana yaptıkları atıflarla ilişkilidir.

Hasan Kaplan (2010) İlahi Adalet Psikolojisi adlı esrinde ‘İlahi adalet’ kavramını, hem “bu dünyada herkes başına geleni hak ediyordur, elde ettiğine de layıktır”; “insanlara layıkıyla muamele edilir” anlamına gelen içkin adalet inancını; hem de ‘hak eninde sonunda (ya bu dünyada ya da ahirette) yerini bulur’ anlamında nihai adalet inancını içeren aşkın bir adalet kavrayışı olarak tanımlamaktadır.

Bir yönüyle ilahi adalet kötülük problemine işaret ettiği için Felsefe, Etik ve Teoloji/ Kelam ilmini yakından ilgilendirir. Söz konusu alanlar, bu problemi daha çok Yaratıcı eksenli ele alarak; Yaradanın sıfatlarından hareketle, O’nun kötülüğü yaratıp yaratmayacağı veya evrende kötülüğün varlığına izin vermesinin hikmetini tartışır. Fakat din psikolojisini, bu dünyada süren bir düzenin olduğuna ve bu düzen gereği meydana gelen her şeyin adilane gerçekleştiği, eninde sonunda iyiliğin de kötülüğün de karşılığını bulacağına dair halk arasında mevcut yaygın inanç ve bu inanç doğrultusunda ortaya çıkan tutumlar ilgilendirmektedir. Din psikoloji alanında Öznur Özdoğan (2010) ve Özlem Güler Aydın (2011) tarafından yapılan çalışmalarda içkin adalet inancının baskın olduğu kişilerde, yani Yaradan tarafından, hataları nedeniyle cezalandırıldığına inanan kişilerde yaşamı sürdürme isteğinin zayıf olduğu ve sağlık problemlerini aşma konusunda isteksiz oldukları belirlenmiştir.

Haberin Devamı