Gazete Vatan Logo

50 TL'ye de 20 bin TL'ye de kıyafet var

Bugün ve yarın vintage festivaline hazır olun. Orjinal Seconds’ın sahibi Sinem Gürkaynak, ‘ Gelenler 20 bin TL’ye Hermes, 50 TL’ye Gucci pantolon alabilir’ diyor.

Vintage yani ikinci el kıyafetler son dönemin modası. Önceleri burun kıvırdığımız kıyafetler, şimdinin baştacı. Orjinal Seconds’ın sahibi Sinem Gürkaynak, pek çok kişinin bu işi yapmaya başladığını söylüyor. ‘İki tane arkadaşım var onların eşyalarını alırım, bir tane de butik açarım gibi düşünülüyor. Aslında ikinci el gerçekten çok karışık bir şey. Birincisi süreklilik çok zor. Müşteriyi fiyat bazında ikna etmek çok zor. Malı tanımak çok çok önemli ve korkunç bir piyasa var ki sahte. Birdenbire gelen sahte bir malı korkunç fiyatlara satabilirsin’ diyor.

Bu haftasonu ikinci el mağaza sahibi beş kişi ( Ahu Yağtu; Miniko Shop’un sahibi Elif Oltulu; Berna Butik’in sahibi Emirhan Bey; Luxinabox’tan da Yasemin Alpaçar) bir vintage festivali düzenlemeye karar verdiler. Gürkaynak diğer isimlerin bu etkinliğe parti demeyi tercih ettiğini söylüyor.

Haberin Devamı

ne son da dedik ki o zaman bu bir parti olsun. Müziğiyle, yemesiyle içmesiyle iki günlük bir parti yapıyoruz; Cumartesi ve Pazar günleri sürecek. Gerçi ben festival diyorum onlar parti diyorlar. Festival kelimesi neşe veriyor bana.

Peki neler var?

Elli liradan yirmi bin liraya kadar geniş bir fiyat yelpazesinde ürün var. Yani yirmi bin liraya bir Hermes bulabilir gelenler ve ya 50 liraya bir Gucci pantolon alıp da çıkabilirler. Garage sale olduğu için fiyatları çok uygun tutuyoruz maksat insanlarla tanışmak. Çünkü insanlar genelde ben ikinci el giymem diyor ama dükkana bir giren bir daha kurtulamıyor.

Neden giymem diyorlar peki? Hijyen mi sorun?

Hayır hijyen hiç değil. Yani insanlarda böyle bir his var, başkasının ürünü diye düşünüyorlar. Ben hep şunu söylüyorum, Türk halkı kadar ikinci el giymeye alışık bir halk olamaz. Düğüne gidilir arkadaştan tuvalet ödünç alınır, kuzen yeni kazak alır o alınır giyilir. Böyle bir şey hiçbir kültürde yoktur. Moda da dönüp dolaşıp aynı yere geliyor, tekrarlıyor kendini. 60’lar 70’lerde yapılmış gibi kaliteli de olmuyor; Çin’de yapılan şeyler geliyor. Bizim kültürümüzde bu olgu bu kadar yaygınken niçin ikinci el giyilmesin? Çok iyi parçaysa, fiyatı da iyiysen ben alırım kuru temizlemeye verip giyerim. Kaldı ki biz zaten gerekli hijyeni sağlayıp müşterilerimize öyle gönderiyoruz. Şu da var bir mağazadan sıfır bir ayakkabı alırken deniyorsunuz ve sizden önce onu denemiş birinin ayağındaki problem size de geçebilir. Ben binden fazla ayakkabı satmışımdır ve bir kişi de gelip bana “Ben bu ayakkabıdan mantar kaptım” demedi.

Haberin Devamı

Müşteri profiliniz ya da senin dükkânının müşteri profili nasıl peki?

Çok karışık aslında. Birincisi eğitimi çok yüksek insanlar, okuyan insanlar ve markanın değerini bilen insanlar geliyor. Ve de akıllı insanlar! Yüz metre aşağıda bir mağazadan bir ceketi üç bin liraya almak yerine buradan yedi yüz elli liraya aynı ürünü alıp bunu da rahatlıkla söyleyebilecek insanlar. Ben buraya gelen insana akıllı alışverişçi diyorum, başka hiçbir şey değil. Malını veren insan için de aynı şey geçerli. Değeri sıfır olan bir şey dolaplarında durup tozlanacağına değerlendiriyorlar.

Haberin Devamı

Bu kadar malı nasıl topluyorsunuz? Bunların hepsi tanıdıkla olmaz herhalde.

İlk başta on-on beş tanıdıkla başladım. O onu getirdi, bu bunu getirdi derken bir zincir gibi büyüdü. Şimdi beş yüz-altı yüz müşterim var. Bana her sezon boşlattığı malını veriyor. Neyin ikinci eli olur neyin olmaz ben seçiyorum tabi. Bu şekilde gidiyor.

Varlıklı kadınlar bu şekilde ürünlerini veriyorlar yani?

Varlıklı olmasını da geçiyorum orta dereceli kadınlar da var. Mesela bu sezon iki tane ayakkabı almış giymiş diyelim. Bu iki ayakkabıyı verip önümüzdeki sezon yeni bir ayakkabı alabilir.

Bir çeşit barter yani?

Aynen barter! Şöyle şeyler oluyor mesela: biri gelip üç tane ayakkabı veriyor bana, orda başka bir tane görüyor ve onu alıp gidiyor. İnanılmaz bir dönüşüm var yani.

En çok neler satılıyor?

En çok çanta satıyorum. Korkunç bir hastalık çanta, statü simgesi. Bir çantam olsun, marka olsun, ne olursa olsun anlayışı var. İlk yıllarda bir Louis Vuitton çılgınlığı vardı, böyle bir çantayı internete koyduğunuz zaman yirmi dört saat içinde yok olurdu. Şunu izliyorum, son yıllarda Louis Vuitton yerini Chanel ‘e ve Bottega’ya bıraktı. Ben markalar arasındaki geçişi çok net görebiliyorum artık. İkinci en çok satılan ayakkabı ve üçüncüsü de üst giyim ve gece elbiseleri. Gece elbiselerinde de çok güzel bir dönüşüm var. Sonuçta gece elbiseleri bir kere giyiliyor ve sonra yirmi sene dolapta bekliyor. Hoş da bir durum aslında, birisi bir elbise diktirmiş ben onu bin liraya oğlunu yeni evlendirecek orta halli birine satıyorum ve onu çok hoşuna gidiyor.

Haberin Devamı

Buranın dışında internetten de satış yapıyorsun öyle değil mi?

Zaten bizim satışımızın yüzde sekseni internetten. Buraya sadece arkadaşlarım, tanıdıklarım gelir benim; öyle çok insan gelmez. Çok ilginç bir şey Anadolu’ya çok ürün satıyoruz. Sivas, Erzincan, Antep, Adana, Artvin… Türk kadını gerçekten aşmış. Az önce Şırnak’a Paciotti ayakkabı gönderdik. Mesela Erzincan’da bir kız yurdunda biri bizi keşfetti ve sürekli vintage ürünler alıyorlar ikinci el de değil. Ağrı’ya Louis Vuitton çanta yollamıştık bir süre önce. Bursa, İzmir… korkunç gidiyor. Ankara da öyle, en sevdiğim müşterim hatta, Ankaralı kadını Allah başımızdan eksik etmesin. O yüzden biz bu işi çözmüşüz diyorum.

Peki sen nasıl farkına vardılar bu durumun?

Ben aslında o konuda biraz zayıfım. Çok az PR yaptım, çok az tanıtım yaptım. Reklam bütçelerimi hep kısıtlı tuttum çünkü bu işteki gelir payı çok yüksek değil, sürümden kazanıyorsun. Bence fısıltı propagandasıyla yayıldı. Bir de şu var Ahu bir celebrity ve bu işi sürekli yayıyor. O da medyayı takip eden farklı kesimlerde bu konuyla ilgili bir farkındalık yaratmış olabilir. Amerika’da markaların ikinci ele dönüşümü yüzde otuzlara varmış durumda. Yani alan kadının yüzde otuzu getirip ikinci ele veriyor. Bizde daha bu yüzde ikilerde. Daha zorlanacak çok şey var. Mesela Japonya’da bu sene yüzde on sekizlere varmış. Enteresan olan şu, atıl duran bir malı ekonomiye yeniden kazandırmış oluyor.

1800 ürün satılacak; mobilya da olacak

En çok vintage çanta sattığını belirten Gürkaynak: ‘Arkadaşlarla dedik ki birleşelim ve sektörü büyütelim; Pera’da bir festival yapalım’ diyor ve alanda elli liradan yirmi bin liraya kadar geniş bir fiyat yelpazesinde 1800’e yakın ürün olduğunu söylüyor. Yani yirmi bin liraya bir Hermes bulabilirsiniz veya 50 liraya bir Gucci pantolon alıp da çıkabilirsiniz. Garage sale olduğu için fiyatlar çok uygun; maksatları insanlarla tanışmak. Ayrıca vintage mobilyalar da var.