Gazete Vatan Logo

375 gün sonra özgürlük

Ergenekon’la birleştirilen Oda TV davasında tutuklu yargılanan gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık oybirliğiyle tahliye edildi, yakınları gözyaşına boğuldu

375 gün sonra özgürlük

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen Odatv davasının 11. duruşmasına tutuklu sanıklar Ahmet Şık, Nedim Şener, Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Hanefi Avcı, Müyesser Uğur, Coşkun Musluk, Muhammed Sait Çakır ve tutuksuz sanık İklim Ayfer Kaleli katıldı.

Sanık yoklamasının ardından Mahkeme Başkanı Ekinci, TÜBİTAK’tan istenen 5 kişilik bilirkişi listesinin geldiğini belirterek, mahkemenin söz konusu listeden itiraza konu olmayan 3 kişiyi belirlediklerini ve dava konusu imajlarla TÜBİTAK’a gönderildiğini açıkladı. Başkan Ekinci, Emniyet Genel Müdürlüğüne “Ergenekon” yapılanmasının silahlı terör örgütü olup olmadığına” ilişkin yazılan yazıya cevap geldiğini belirterek, gelen cevapta “Kovuşturmayı yürüten bağımsız mahkemelerin yetkisinde kalmakla beraber, ‘Ergenekon’ yapılanmasıbir terör örgütüdür” ifadelerinin yer aldığını okudu.

“O Fikret abi benim”

Duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanık Ahmet Şık’ın avukatı Fikret İlkiz “Telefon tapelerinde Ahmet Şık’ın benimle yaptığı görüşmeler var. Bana kitabıyla ilgili ‘Haberler çıktığında ne yapayım?’ diye sordu. Ben de ‘Bir an önce yayınla da üzerindeki şaibe kalksın’ dedim. İşte o tapelerdeki talimat verdiği iddia edilen Fikret Abi benim” dedi.

Şık’tan tepki 375 gün sonra özgürlük

İlkiz’in savunmasının ardından mahkeme heyetinin sorularını yanıtlayan Ahmet Şık, söyleyecek çok şeyin olduğunu belirterek “Ancak susmayı tercih ediyorum. Suskunluğum masumiyetimden ve haklılığımdan kaynaklanıyor” dedi. Üye hakimin gazeteci Alper Görmüş’ün Nokta dergisinde yayınlanan ‘darbe günlükleri’ haberine ilişkin sorusuna tepki gösteren Ahmet Şık, sinirlenerek ‘’Bana doğru dürüst soru sorun. Bunun davayla ne ilgisi var?” dedi.

TERKOĞLU: 'GİR ÇIK OLACAKSA MÜEBBET VERİN'

Tutuklu sanık Barış Terkoğlu da inandıklarını yazmaya devam edeceğini belirterek, kendisini hapsederek engelleyemeyeceklerini söyledi.

”Gir çık, gir çık olacaksa müebbet verin veya tedavi ettirin beni” diyen Terkoğlu şöyle devam etti:
”Ben Balyoz davası ile ilgili bir haber yapıyorum. Bir yanlışlığı düzeltiyorum. Ben adalete yardımcı oluyorum. Yaptığım haberlere ait bir düzeltme var mı? Yok. Demek ki doğru yapmışız. Sizden sadece bu tabloya baktığınızda bir hata yapılıyor mu? diye bakmanızı istiyorum. Sizden tahliye isteyerek sizi zor durumda bırakmak istemiyorum. Ben adalet istiyorum” dedi.

“Yeni bir kitap yazacağım” 375 gün sonra özgürlük

Daha sonra kürsüye gelen Nedim Şener de üye hakimlerin sorularını cevapladı. Üye hakimin “Dink cinayeti dışında üzerinde çalıştığınız seri kitap çalışmanız var mı?” sorusu üzerine Şener, “Bu kitapları nasıl yazmadığımı anlatmaya çalışıyorum. Yazmadığım bir şeyi nasıl anlatayım? Ben gerçek uğruna hayatımı vermeye hazırım. Bu davada herkes yazdığı şeyden sorumlu. Benim zorluğum, başkalarının yazdıkları yüzünden suçlanıyor olmam” dedi. Şener, bir soru üzerine gözaltına alınmadan önce bir kitap çalışmasının bulunmadığını ancak tahliye edildiğinde Devlet Denetleme Kurulu raporları doğrultusunda Hrant Dink cinayetiyle ilgili yeni bir kitap yazacağını da açıkladı.

‘Hakim ve savcılar da yatsın’ 375 gün sonra özgürlük

Talepleri alınmak için kürsüye çağrılan sanık Soner Yalçın ‘’Büyük ihtimalle bizi yine buradan Silivri’ye göndereceksiniz. Yeni bir tarih vereceksiniz. Biz tekrar gelip gazetecilik, yazarlık üzerine konuşmalar yapacağız. Masumiyetimizi anlatacağız ve tekrar Silivri’ye döneceğız. Bu böyle sürüp gidecek. Bu yüzden herhangi bir talebim yok. Tutukluluk kararı veren hakim ve savcıların en az üç gün hapishanede yatması gerekir’’ dedi. Davanın tutuklu sanıkları Barış Pehlivanoğlu ile Barış Terkoğlu da adalet isteklerini yineledi.

Müesser Yıldız Uğur ise mahkemeye sunduğu yazılı savunmasında şunları söyledi: 375 gün sonra özgürlük “İklim Ayfer Kaleli’nin işlediği öne sürülen suçlar ve onun için talep ceza benden fazladır. O tutuksuz ben tutukluyum. Neden? 1 yıldır bunun cevabını arıyorum. O sarışın sen esmersin veya o uzun boylu sen kısa gibi bir cevap bile kabulümdür. Yeter ki bir cevap veriniz.”

Savcı bir tahliye istedi

Tahliye taleplerin alınmasının ardından savcı Ufuk Ermertcan bu konudaki mütalaasını açıkladı. Savcı Ermertcan tutuklu sanık Odatv yazarı Sait Çakır’ın tahliyesini isterken diğer 9 sanığın tutukluluk halinin devamı yönünde karar verilmesini istedi.

Duruşmaya ara veren mahkeme heyeti 375 gündür tutuklu bulunan tutuklu sanıklardan Ahmet Şık, Nedim Şener, Coşkun Musluk ve Sait Çakır hakkındaki “suç vasfının değişme ihtimali ve tutuklu kaldıkları süreyi göz önüne alarak” oybirliğiyle tahliyelerine karar verdi. Duruşma 18 Haziran’a ertelendi. Ahmet Şık ve Nedim Şener 5 Mart’ta, Coşkun Musluk ve Sait Çakır ise 7 Mart’ta tutuklanmıştı.

Darısı diğer gazetecilerin başına...

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun saptamasına göre 12 Mart 2012 tarihi itibariyle Türkiye cezaevlerinde tutuklu 20’si imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü toplam 106 gazeteci hapiste bulunuyor. Dün tahliye edilen Nedim Şener, Ahmet Şık, Coşkun Musluk ve Sait Çakır ile tutuklu gazeteci sayısı 102’ye indi. Tutuklu gazeteciler arasında KCK soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Vatan gazetesi muhabiri Çağdaş Ulus da bulunuyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) yayınladığı 2011/2012 Dünya Basın Özgürlüğü listesinde de Türkiye 10 sıra daha geriledi ve 148. sırada yer aldı.

Özkan ve Balbay yine yalnız kaldı

Gazeteci Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’ın bir yıldır tek başlarına kalmalarına dair haberlerin ardından, Özkan’ın yanına Sait Çakır, Balbay’ın yanına ise Coşkun Musluk yerleştirilmişti. Dünkü OdaTv davasında iki gazeteci için de tahliye kararı çıkınca, Balbay ve Özkan yine tek başlarına kaldılar.

DURUŞMADAN NOTLAR

İlk haberler çocuklara verildi

- Mahkemenin kararını açıklaması ardından salonda çok büyük sevinç yaşandı. Sanık yakınları birbirlerine sarılarak sevinç çığlıkları attılar. Nedim Şener’in eşi Vecide Şener ise tahliye kararıyla ilgili olarak, “Çok heyecanlıyım. Kızıma da haber verdim. Çok mutlu” dedi. Ahmet Şık’ın eşi Yonca Şık da mutlu haberi kızı Mina ile paylaştı.

- Duruşmaya gazeteciler Uğur Dündar, Haluk Şahin, Ruşen Çakır, Yalçın Bayer, CHP’li Milletvekili İlhan Cihaner, avukat Turgut Kazan izleyici olarak katıldı. Yurtdışından bazı basın mensupları da duruşmayı izledi.

- Duruşmada sanık yoklaması yapan Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci tutuklu sanık Yalçın Küçük’ün başka bir duruşmada ifade vermesi nedeniyle suruşmaya katılmayacağı kendisine iletilince gülerek “Yalçın Küçük yoksa duruşmanın yarısı bitmiş demektir”diyerek salondaki izleyicileri güldürdü.

- Barış Terkoğlu konuşmasının ardından mahkeme başkanına “Sizden tahliye isteyerek sizi zor durumda bırakmak istemiyorum” dedi. Başkan Ekinci’nin gülerek “Barış bugün günündesin” şeklindeki sözlerine salondaki izleyiciler de güldü.

- Aralarda sanıkların kulağına bir şeyler fısıldadığı görülen Emin Aslan salondan çıkartıldı. Hakim gerekçe olarak ise ‘’İleride tanıklığına başvurulabilir’’ açıklaması yaptı.

‘Tahliyelerden sadece memnuniyet duyulur’

BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç, tutuklu gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Sait Çakır ve Coşkun Musluk’un tahliyeleriyle ilgili, ”Tahliyelerden sadece memnuniyet duyulur” dedi. Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, tutuklu gazetecilerin tahliyelerine karar verilmesiyle ilgili bir soru üzerine şunları söyledi: “Tahliyelerden sadece memnuniyet duyulur. Özellikle gazeteci kimlikleri olan arkadaşlarımızın 375 gündür yani bir yıldan daha fazla içeride tutuklu kalmaları üzüntüye muciptir. Ben daha evvel yaptığım konuşmalarda uzun tutukluluk sürelerinin mağduriyete yol açabileceğini söylemiştim. Mahkemenin verdiği tahliye kararına çok dikkat etmemiz lazım. Bir hukukçu olarak bu tahliye kararındaki gerekçe fevkalade önemlidir. Doğru olan budur. Bugüne kadar bunun uygulanmamasını aslında sorgulamak gerekir. Toplanan deliller ve diğer sebeplerle de bir şüphelinin sanığın tahliyesine karar veriliyorsa bunun çok önemli bir karar olduğunu söylemek isterim.”

‘Mücadelemiz sürecek’

Ahmet Şık cezaevi çıkışında, “100 gazeteci, 600 üniversite öğrencisi cezaevinde. Bunun mücadelesine devam edeceğiz” dedi, alkışlandı...

Odatv davasının 11. duruşmasında serbest kalan Ahmet Şık, cezaevi kapısında araçtan inerek meslektaşlarına “Mücadele sürecek” dedi. Alkışlar arasında konuşan Ahmet Şık, eksik kalmış adaletin bu ülkeye hukuk ve demokrasi getirmeyeceğini söyledi, sözlerine şöyle devam etti:

“Sadece benim davamda 5 tutuklu var. Onun dışında 100 civarında gazeteci halen cezaevinde. Ve ifade özgürlüğü meselesi bu ülkede sadece gazetecilerin sorunu değil. 600 civarında üniversite öğrencisi var. KCK davasında 6 binin üzerinde tutuklu var. Bunların hepsi düşünce ve ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilmesi gereken tutuklular. Bunun mücadelesine biz devam edeceğiz.”

Komployu kuranlar cezaevine girecek

“Ve burada adalet ne zaman sağlanacak” diye soran Şık, şunları söyledi: “Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcı ve hakimler bu cezaevine girecek, burada ben ant içiyorum hepinizin önünde. Onlar buraya girdiğinde bu ülkeye adalet gelecek. O cemaat bağlantılı, çete bağlantılı adamlar buraya girecek. Burada çok net bir şey söylüyorum. Bu işin sorumluları cemaat bağlantılı, burada cemaatçi olan herkesi suçlamıyorum. Ama cemaatçi olup da bir çete faaliyeti gibi çalışan emniyetteki ve yargının içindeki bürokratik örgütlenme içindeki adamlardır, bunun asli sorumluları. Ama siyaseten sorumlu da AKP hükümetidir. Bunlara cevaz verdiği için, sesini çıkarmadığı için. Ama herkes şunu bilsin. Bunca baskı ve zulümden o iktidarın korktuğu ama bizim de özlemini duyduğumuz ve mücadelesini sürdürmeyle devam edeceğimiz bir hayat çıkacak” dedi. Şık daha sonra alkışlar eşliğinde kendisini bekleyen yakınlarının aracına binerek cezaevi önünden ayrıldı.

‘Hrant için adalet için diyerek girdim, aynı sözlerle çıkıyorum’

Odatv davasının 11. duruşmasında tahliye gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener, Coşkun Musluk ve Sait Çakır saat 22.05’te Silivri Cezaevi’nden çıktı. Gazetecileri yakınları, meslektaşları ve kalabalık bir gazeteci ordusu karşılandı...

Şener: Tuzağı adalet çıkaracak

Ahmet Şık’ın ardından soruları yanıtlayan Nedim Şener, “Hrant için Adalet için diyerek cezaevine girdim, Hrant için Adalet için diyerek çıkıyorum” dedi. Kendisine Hrant Dink cinayeti için yaptığı araştırmaların bedelini ödetmeye çalıştıklarını belirten Şener, “Ne Odatv’cilerle ne de başkasıyla örgütsel ilişki söz edilemez. Siz beni biliyorsunuz biz muhabiriz. Hepimiz birbirimizi çok iyi biliyoruz. Ama bu tuzağı, adalet ortaya çıkaracak. Cezaevine girerken şunu söyledim; Hrant İçin Adalet İçin. Çünkü Hrant Dink için adalet sağlanmadığı sürece ne özgürlükten ne de güvenden bahsedebiliriz. Çıkarken de aynı şeyi söylüyorum; Hrant İçin Adalet İçin. Bizim adalete ihtiyacımız vardı. Bütün mücadele bunu için olacak” dedi.

Şener, en çok neyi özlediniz sorusuna “Kızımı sabahları okula götürmeyi özledim” diye yanıt verdi.

“2009 yılında Türkiye’deki bazı kurumlar bu cinayeti karartmaya çalışırken gazeteciler bunu aydınlatmaya çalıştı” diyen Şener, “Beni önce 30 yıl hapisle yargılamaya çalıştılar. Sonra hapse attılar bir komployla. Bütün amacımız meslektaşımız Hrant’ın kanını yerde bırakmamak olacak. İlk Hrant Dink haberi yapacağım. Sizi şaşırtacağım” diye konuştu.

Hopalılara selam, gerçek hapsedilmez

Şener, “Eşkiyalardan selam getirdik size” diyen birine “Hopalılara selam” yanıtını verdi. “Ben size ve topluma asla yalan söylemedim” diyen Şener, “ Her zaman gerçeğin peşinde oldum. Hayatım bundan sonra gerçeği paylaşmakla geçecek. Bu cinayete karışanların yargılanması için elimizden geleni yapmalıyız. Önce yargıladılar sonra hapse attılar. Ama gerçek hapsedilemez” diye konuştu. Şener daha sonra eşi ve kızının bulunduğu araca binerek cezaevi önünde ayrıldı.

AB, 4 GAZETECİNİN TAHLİYE EDİLMESİNİ ’MEMNUN EDİCİ BİR ADIM’ OLARAK DEĞERLENDİRDİ

AB Genişleme Komiseri Stefan Füle’nin sözcüsü Peter Stano, Oda tv davasının tutuklu sanıkları gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Sait Çakır ve Coşkun Musluk’un tahliye edilmesini ’memnun edici bir adım’ olarak değerlendirdi.

Tahliyelerle ilgili açıklama yapan Peter Stano, kararın memnuniyetle karşılandığını belirterek, ;uygulamada ifade özgürlüğü, özgürlük ve güvenlik hakkı ve adil yargılanma hakkını tehlikeye atmaya devam eden yapısal sorunların çözülmesini istedi. ;Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda ifade özgürlüğünü kısıtlayan hükümlerin değiştirilmesi gerektiğini söyleyen sözcü, Odatv davasında yakın takibi sürdürerek sonbaharda yayımlayacakları ilerleme raporunda bu konuya yer vereceklerini belirtti.

Haberin Devamı