Gazete Vatan Logo

24 sektörden 23’ü soğudu

Bakan Şimşek kapasite kullanım oranında kriz öncesi seviyenin altına inildiğini açıkladı

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 24 sektörden sadece birinin kapasite kullanım oranının yüzde 80’in üzerinde olduğunu söyledi. Şimşek, TÜSİAD tarafından düzenlenen CEO Forumu toplantısındaki konuşmasında, “Kapasite kullanım oranı düşmeye başladı ve kriz öncesi seviyenin de oldukça altında bulunuyor” dedi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, şu anda 24 sektörden sadece birinin kapasite kullanım oranının yüzde 80’in üzerinde olduğunu, kapasite kullanım oranının düşmeye başladığını ve kriz öncesi seviyenin de oldukça altında bulunduğunu ifade etti. Şimşek, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından düzenlenen 2011 yılı “CEO Forumu”nun ilk toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, para politikasının gecikmeli çalıştığını belirterek, “Bu politika çerçevesi işlemiyor” yaklaşımı için çok erken olduğunu, işlediğine dair emarelerin yeni çıktığını, bir trend oluşturması gerektiğini, bir aylık verinin trend oluşturmayacağını vurguladı.

Çin’i ihmal etmeyelim

Büyüme beklentilerine de değinen Şimşek, gelişmiş ülkelerde büyüme beklentilerinin ciddi bir şekilde zayıfladığını, fakat tekrar yükselme eğiliminde olduğunu söyledi. Gelişmekte olan ülkelerde ise büyüme beklentilerinin 2011’de yüzde 6.7 olduğunu ifade eden Şimşek, 2012’de global büyümenin de yüzde 4.5 civarında öngörüldüğünü belirtti. Gelişmiş-gelişmekte olan ülke ayrışmasının devam edeceğini söyleyen Şimşek, “Bu da makul çünkü gelişmekte olan ülkelerin makro ekonomik temelleri daha sağlam. Gelişmekte olan ekonomiler uzun ve orta vadede gelişmiş ülkelere oranla çok daha iyi bir performans ortaya koyacaklar. Oralara bir miktar yoğunlaşmakta fayda var. Türkiye bence Hindistan ve Çin’i ciddi bir şekilde ihmal eder bir noktada. Hakikaten Asya’ya biraz yoğunlaşmak gerektiği son derece açık” dedi.

Mehmet Şimşek, gelinen noktada gelişmekte olan ülkelerin daha güçlü bir şekilde daha iyi makroekonomik temellere sahip ve muhtemelen de cazip olmaya devam edeceklerini, gelişmiş ülkelerde de sıkıntıların yansımalarının daha düşük büyüme olarak ortaya çıkar diye düşünüldüğünü kaydetti.

ŞİMŞEK VE EŞİ CEO’LARLA BİRARAYA GELDİ

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TÜSİAD’ın düzenlediği ‘2011 CEO Forumu’nda hem iş dünyasına mesajlar verdi, hem de CEO’ların görüş ve önerilerini aldı.

CEO Forumu’nda Şimşek’in mimar olan eşi Esra Şimşek’in de TÜSİAD YİK Başkanı Erkut Yücaoğlu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner ile aynı masada yer alması dikkat çekti.

Cari açığı güven ve istikrarla yönetiyoruz

MEHMET Şimşek, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından düzenlenen 2011 yılı “CEO Forumu”nun ilk toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, cari açığın gecikmeli bir rakam olduğunu, cari açıkta enerjiyi dikkate almak gerektiğini söyledi. Piyasa beklentilerine göre Türkiye’ye ilişkin rakamın, açığın bu sene yüzde 7.5’e çıkabileceği yönünde olduğunu ifade eden Şimşek, bunun en az yüzde 5.5’inin enerji olduğunu vurguladı. Şimşek, “Bizim net ihracatımız büyümeye nötr olsaydı geçen sene biz yüzde 13’ten fazla büyümüş olurduk. Bu da aslında geçen seneki gücü ifade ediyor. Özetle cari açık karşı karşıya olduğumuz önemli bir sorun alanıdır. Şu anda biz bunu güven ve istikrar esası üzerinde yönetiyoruz, yönetilebilir kılıyoruz. Bunun çözümüne ilişkin uzun vadeli adımlar ortada, ama kısa vadede bu petrol fiyatları ile bu doğalgaz fiyatları ile çok can alıcı bir şey de beklememek lazım. Fakat yine de para politikası yoluyla iç talebin makul düzeye düşürülmesi çabası önemlidir” diye konuştu.

‘Af’la gelen geliri borç azaltmada kullanacağız

Mehmet Şimşek, Türkiye’nin brüt borcunun milli gelire oranının halen yüzde 41.6 olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnşallah bu sene yüzde 40’ın altına ineceğiz. Şu anda yapılandırma çok başarılı geçti. Bizim beklediğimizden çok çok daha iyi ilgi var. Bu ilginin tahsilata yansıması lazım. İki-üç gün öncesi itibariyle hem maliye hem sosyal güvenlik, ikisini toplarsanız yaklaşık 40 milyar liranın üzerinde şu anda taksitlendirilen, ödeneceği taahhüt edilen bir alacak söz konusu. Bu bir kerelik bir gelirdir. Biz bunu mümkün olduğunca borç azaltmada kullanmak istiyoruz. Kısmen, şartlara bağlı olarak, altyapı bir ülkenin gelişmesi için çok önemlidir, ihtiyacı varsa oraya da aktarırız. Önceliğimiz mümkün olduğunca daha az borçlanmak, kamu finansman dengelerini daha da iyileştirmek.”

Çılgın Proje, vergi gelirlerini artırır

Mehmet Şimşek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı “Çılgın Proje”ye ilişkin olarak da şunları kaydetti: “Çılgın Proje hakikaten İstanbul ekonomisine, Türkiye ekonomisine büyük katkılarda bulunacak bir proje. Bu proje henüz fikir aşamasında, önümüzdeki dönemde bunun özel sektör dinamizmi ile gerçekleştirilmesi gündemde. Dolayısıyla Maliye Bakanlığı olarak bu projeye manevi desteği bu aşamada güçlü bir şeklide veriyoruz. Türkiye ekonomisi açısından, İstanbul açısından çok önemli bir proje. Maliyenin vergi gelirlerini artıracak bir proje. Türkiye’nin ulaştırma altyapısı açısından, turizm açısından, inşaat sektörü açısından en önemlisi Türkiye’nin kalbi, ticaretin kalbi olan İstanbul açısından çok önemli proje. O anlamda biz de heyecanlıyız. Ama şu aşamada zaten Maliye Bakanlığı’ndan bir kaynak gündemde değil.”

CEO’lar Bakan Şimşek’ten rekabet gücünün artırılmasını istedi

Toplantıda gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “CEO’lar sizden ne talep etti?” şeklindeki soruya, şu yanıtı erdi: “Sektörel bazda mikro düzeyde bazı adımlar atılırsa Türkiye’nin rekabet gücünün ne kadar artacağı konusunda güzel müzakere ortamı oluştu. Sektörün bir an önce daha çok liberalleşmesi, daha çok rekabete açılması hususu gündeme geldi. İkinci husus Maliye Bakanlığı ayağında mevzuatın basitleştirilmesi, Maliye Bakanlığı uygulamalarının sadeleştirilmesi... Bu konuda zaten çok önemli adımlar attığımızı ama önerilere de açık olduğumuzu ifade ettim.”

Toplantıya, Tayfun Bayazıt, Cansen Başaran, Mehmet Ali Aydınlar, Ziya Akkurt, Levent Çakıroğlu, Agah Uğur, Aslı Karadeniz, Dilek Yardım, Kaan Terzioğlu, Ertürk Değer, Ahmet Eren, Erkut Yücaoğlu, Ömer Aras’ın da aralarında bulunduğu 40’a yakın CEO katıldı.

Munzamdaki artışın etkisi 15 Nisan’dan sonra görülecek

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, mevduat munzam karşılıklarının artırılmasıyla ilgili olarak, “Son bir aydır rakamlar aslında bu politikanın çalışabileceğine dair çok ciddi, çok güçlü sinyaller veriyor. Kredideki genişleme yavaşladı. Etki Nisan’ın 15’inden sonra çok daha güçlü bir şekilde hissedilir diye düşünüyoruz” dedi.

Şimşek, “Rakamlar aslında bu politikanın çalışabileceğine dair çok ciddi, çok güçlü sinyaller veriyor. Kredideki genişleme yavaşladı. Yıllık bazda yüksek seyrediyor ama önemli olan ay ay veya hafta haftaki rakamlar bir trend oluşturmaya başladı gibi, orada da bir etki söz konusu ve etki Nisan 15’inden sonra çok daha güçlü bir şekilde hissedilir diye düşünüyoruz. Çünkü Nisan 15’i itibariyle mevduat munzam karşılıklarının etkisi çok daha büyük boyutlarda” diye konuştu.

Bu kriz döneminde gelişmekte olan ülkeler arasında puan olarak en fazla faiz düşüşü sağlayan ülkenin Türkiye olduğunu, Türkiye’nin 10 puanın üzerinde faizleri azaltma imkanı bulduğunu anlatan Mehmet Şimşek, şunları kaydetti:

“Para politikası açısından bakarsak şu anda dışarıdan bakıldığı zaman ve Türkiye’nin önceki deneyimleri ile karşılaştırıldığı zaman hakikaten pek geleneksel olmayan, biraz aykırı bir politika uygulanıyor. Standart tedavi şudur; eğer ekonomide iç talep çok güçlü ise ve dolayısıyla enflasyonist bir baskı gündemde ise veya cari açığı kontrol altına almanız gerekiyorsa, yapılması gereken son derece basittir; faizleri artırırsınız, kredi talebini sınırlarsınız, bu da ekonomiyi bir miktar yavaşlatır, yumuşak inişi sağlar. Fakat biz niye böyle bir yola başvurmadık? Bunu yapmamamızın sebebi maalesef gelişmiş ülkelerdir, öncelikle de Amerika’dır. Onlar ikinci parasal genişlemeyi ortaya koyunca biz bu dolar likiditesinin bir kısmının gelişmekte olan ülkelere geleceğini zaten üç aşağı beş yukarı tahmin etmiştik. Eğer siz gelişmiş dünya ile faiz farklarını artırırsanız, faizi yükselterek bunu yapmayı sağlarsanız bu, Türkiye’yi o anlamda sıcak para açısından daha çekici bir hale getirir. Belki içeride kredi genişlemesini de kontrol etmekte zorlanabilirsiniz. Niye çünkü Türkiye önemli tasarruf açığı olan bir ülkedir. O nedenle biz dedik ki, genel olarak konuşuyorum, eğer güçlü bir şekilde mevduat munzam karşılıkları ile oynanırsa belki hem daha fazla buraya para girişini sınırlarız ama aynı zamanda kredi genişlemesini de sınırlarız. Şu anda böyle bir süreçteyiz.”

Boyner: Sürekli cari açık üreten ülke olmak sürdürülebilir değil

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, TÜSİAD tarafından düzenlenen 2011 yılı “CEO Forumu”nun basına kapalı bölümünde ağırlıklı olarak makro politikalar üzerinde durduklarını, Türkiye’nin rekabet gücünü artırması açısından mikro düzeyde yapılması gereken reformların da toplantıda önemli yer tuttuğunu belirtti. Özel sektör olarak Türkiye’nin önümüzdeki dönemde özellikle büyüme aşamasında, sürekli cari açık üreten ülke olmasının sorun olduğunu, bunun sürdürülebilir olmadığını düşündüklerini ifade eden Boyner, “Onun için yurtiçinde üretilen katma değer artışı çok önemli. Katma değerin daha fazla yurtiçinde üretilebilmesi için neler yapılabileceği konusunda bilgi alışverişi yapılabildi” dedi.

Ümit Boyner, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, “Her ne kadar, Merkez Bankası Başkanımız Erdem Başçı, aşırı ısınma konusunda güçlü işaretler olmadığını, TÜSİAD CEO Anketi’ne katılan CEO’larımız ise aşırı ısınma olmadığını veya soğutmaya gerek olmadığını ifade etseler de, cari açığın güncel önemi, ısınma konusu üzerinde hepimizin düşünmesi gerektiğini de gösteriyor” değerlendirmesini yaptı.

Çılgın Proje’ye yorum yok

Ümit Boyner, çılgın proje ile ilgili sorduları da, “Özel sektör olarak bu konuda yeteri kadar bilgi sahibi değiliz. Düşünce aşamasında olan bir proje. İlerideki günlerde gerekirse değerlendirme yaparız” diye yanıtladı. Türkiye’de seçimlerin her zaman bir yenilenme getireceğini belirten Boyner, “Biz seçimlerin çok sağlıklı olduğunu düşünüyoruz. Ama bu dönemde bir seçim ekonomisi izlenmemesi önemli. Seçim sonuçları ne olursa olsun Türkiye’de istikrarın bozulması için bir neden yok diye düşünüyorum” dedi.

Haberin Devamı