Gazete Vatan Logo

117'den geldik tarihi dip 70'e

Ekonomik güven endeksi, Eylül’de yüzde 16.4 gerileyerek 70.9 ile tarihinin en düşük seviyesine indi.

117'den geldik tarihi dip 70'e

Türkiye’de artan terör olayları, 1 Kasım seçimleri, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) bu yıl faiz artışına gideceğini açıklaması, 3 liranın üzerine demir atan dolar kuru ve küresel finansal gelişmeler, ekonomik güveni zedeledi. Kasım 2013’te 117.1 değeriyle en yüksek seviyesine çıkan ekonomik güven endeksi, 70’lere kadar geriledi. Tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ile eğilimlerini özetleyen ekonomik güven endeksi, Eylül’de tarihi dip yaptı.

Endeks bu ay yüzde 16.7 azalarak 70.9’a indi ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verileri açıkladığı Ocak 2012’den bu yana en düşük seviyeyi gördü. Ekonomik güven endeksi Ağustos’ta 85.14 değerindeydi.

Tüm sektörlerde düşüş var

Sert düşüş, endeksi oluşturan tüm güven endekslerindeki gerilemelerden kaynaklandı. Tüketici güven endeksi Eylül’de bir önceki aya göre yüzde 6.1 oranında azalarak 58.52 değerine düştü. Perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 4.6 düşüşle 96.27’ye, reel kesim güven endeksi yüzde 3.2 azalışla 99.30’a, hizmet ve inşaat sektörü endeksleri Ağustos ayına göre sırasıyla yüzde 2.3 ve yüzde 2.1 oranında düşüşle 97.67 ile 80.37 değerlerine indi.

Haberin Devamı

S&P: En zayıf halka Türkiye

Kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s (S&P), küresel risklerden en çok etkilenebilecek ülkelerin Venezuela, Arjantin, Türkiye, Kolombiya ve Peru olduğunu Meksika, Polonya ve Filipinler’in en az riskli ülkeler olduğunu belirtti. Raporda 3 önemli risk Fed’in faizi artırması, aşırı yurt içi kredi büyümesinin çözülmesi ve Çin’in frene basması olarak gösterildi.

Faiz % 12’ye dayandı 6 yılın zirvesine çıktı

Tahvil-bono piyasasında 2 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi yüzde 11.89 ile Temmuz 2009’dan bu yana gördüğü en yüksek seviyesine ulaştı. Hafta başında güne yüzde 11.53’ten başlayan 2 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi, bu seviyeden gelen satışların etkisiyle yükselerek yüzde 11.61’e çıkmıştı. Küresel tahvil piyasasındaki yüksek volatilitenin yanı sıra Türk Lirası’nın da dolar karşısındaki değer kaybının devam etmesiyle uluslararası piyasada Türkiye’nin CDS’leri yükselirken, buna bağlı olarak tahvillerin üzerindeki baskı da artıyor.

Haberin Devamı

CDS’ler 327’ye yükseldi

Türkiye’nin risk primi 4 yılın zirvesine yükseldi. 5 yıllık kredi iflas takası primi (CDS) 327 baz puanla Ocak 2012’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı. CDS bir alacaklının, borçlunun iflas riskinden ücret karşılığı kurtulmasıdır. Bu ücrete CDS primi denir.

IMF’den borç uyarısı

Uluslararası Para Fonu (IMF), hızla artan kurumsal borçlanmanın, Türkiye’yi de içeren yükselen piyasa ekonomilerini, gelişmiş ülkelerdeki faiz artışına ve dolardaki yükselişe karşı daha kırılgan hale getirdiği uyarısında bulundu.

IMF yılda iki kez hazırlanan Küresel Finansal İstikrar Raporu’nun Ekim 2015 sayısına ilişkin analitik bölümleri yayımladı. Belli başlı yükselen piyasa ekonomilerindeki kurumsal borçlanmanın son 10 yıl içinde dörde katlandığına dikkat çekilen raporda, bunda küresel faktörlerin önemli rol oynadığı belirtildi.

Yükselen piyasa ekonomilerinde kurumsal borç/GSYH oranının 2003-2014 arasında yüzde 25 arttığı belirtilen raporda, Türkiye’ye ilişkin tespitlerde de bulunuldu. Buna göre, Türk şirketlerinin kurumsal borç-öz sermayeye oranı, söz konusu dönemde yaklaşık yüzde 23 yükseldi. Bu oran, Türkiye’yi Çin’in ardından kurumsal borç-öz sermayeye oranının en hızlı yükseldiği ikinci ülke konumuna getirdi.

Haberin Devamı

Raporda, gelişmekte olan ülkelerin para birimlerindeki değer kaybının, yabancı para cinsinden alınan kredilerin geri ödemesini zorlaştırabileceği vurgulandı.

Gelişen ülkelerde baskı artacak

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, döviz rezervlerindeki azalışın gelişen piyasaların üzerindeki makro ekonomik baskıları artırabileceğini bildirdi. Fitch, şu uyarıyı yaptı:

“Parasal sıkılaştırma gelişen piyasaların meselesi, gelişmiş piyasalar için risk oluşturmuyor. Gelişen piyasalardaki merkez bankalarının yerel para birimleri karşılığında yaptıkları dolar satışları yine de gelişen piyasalarda parasal sıkılaştırmaya gidilmesine neden olabilir.”

Haberin Devamı