Gazete Vatan Logo

'Yakınlarım kazandı'

Kendi yaptığı ihaleyi hemen iptal etti, çünkü...

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 28 yıl süren bürokrasi hayatında da çalışkanlığı ve dürüstlüğüyle takdir topladı. 1990’lı yıllarda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Moğultay, Kılıçdaroğlu’nun kendi yaptığı bir ihaleyi yakınlarının kazandığını öğrenince iptal ettiğini anlatıyor

Öğrenciliğinde Sosyal Demokrasi Dernekleri Federasyonu Bilim Kurulu’nda çalışmış, Toplumsal ve Kültürel Eylemler Derneği başkanlığı yapmıştı. Ama sosyal demokrasiye duyduğu ilgi, bir dünya görüşü oturtmakla sınırlı kaldı. Ailesinde üniversite okuyan tek evlat olmanın getirdiği sorumluluklar vardı. O yüzden yıllarca aktif siyasete mesafeli yaşadı. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden 1971 yılında mezun oldu. Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı sınavı açmıştı. Oldukça zor bir sınavdı. Ama kendi deyimiyle “inek bir öğrenci” olmasının yararını gördü. Sınava da sıkı hazırlandı. Akademi mezunu olarak, SBF mezunu bir çok adayla birlikte girdiği sınavı kazandı.

İlk görev yeri İstanbul’du. Artık bürokrasi kariyerinin ilk basamağına adım atmıştı. 68 kuşağının delikanlısı olarak, hesap uzmanlarının görev yaptığı Karaköy’deki binaya gitti. Öğrencilik günlerindeki gibiydi. Kirli sakalları, yine o döneme özgü hafif uzun saçlarıyla. Tek farkı genellikle boğazlı kazak giymesine rağmen o gün üzerinde bir gömlek vardı ama henüz “bürokrat” olmayı bilmediği için kravat takmamıştı. Kravatla tanışmasını yıllar sonra şöyle anlattı:

“İstanbul’da Karaköy’de hesap uzmanlarının binası var. 2. kata çıktık. Sınavı kazanan 11 arkadaş kütüphanede bekliyoruz. Kapı aralanıyor, birisi bir isim söylüyor, o gidiyor. Yine kapı aralandı Yılmaz Özbalcı diye bir üstadım, ’Kemal Bey’dedi. Ben arkama baktım, ’Kemal Bey kim?’diye. Arkamdaki arkadaşım ’Seni çağırıyor’dedi. Kalktık, gittik. Üstadımız oturttu beni. ’Kemal Bey öğleden sonra mükellefe gideceğiz. Bir kravat bulursanız ve sakalınızı keserseniz iyi olur’dedi. Ben hemen Karaköy alt geçidine indim. Traş oldum ve kendime bir kravat aldım. ’Tamam şimdi olmuş’dedi ve mükellefe gittik.”
Düzenli bir işin ardından sıra evliliğe gelmişti. Akademi’de okumak için geldiği Ankara’da teyzesinin kızı Selvi Özdağ’ı tanımış, hem hoş, hem de aklı başında bulmuştu. Kuzeni olmasına rağmen önceden hiç tanımadığı Selvi Özdağ’la evlenmeye karar verdi:

“Sevdim ve evlenmek istedim. Ama çok zorlandım. Evlilik teklifinde bulunmanın ne kadar güç bir şey olduğunu kadınlar bilmez. Neyse ki o cesareti gösterebildim. ’Selvi, karım olmanı istiyorum, benimle evlenir misin?’dedim, o da ’Tamam evlenirim’dedi.”


Eşinin eğitimi yarım kaldı

Selvi Özdağ, şimdi İletişim Fakültesi olan ancak o dönemde Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne bağlı bir yüksek okul niteliğindeki Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrenciydi. Evlenince İstanbul’a gitmesi gerekecekti ve ikinci sınıfta okulu bırakarak evlendi. Kemal Kılıçdaroğlu, Selvi Özdağ ile 24 Kasım 1974’te evlendi. İlk bebek sarılık hastalığı yüzünden hayatını kaybetti. Çiftin üç çocuğu daha oldu. Azime Aslı, Zeynep ve Kerem isimli çocukları üniversiteyi bitirdi. İktisat okuduktan sonra Cenk Nadir ile evlenen büyük kızı Aslı’dan Duru isimli bir torunu var. Zeynep ise hukuk fakültesini bitirdi ve avukat olarak çalışıyor.
Bilkent Kamu Yönetimi mezunu olan oğlu Kerem şu anda Sert-Sessiz isimli bir rock grubunda bateri çalıyor.

Askerlik görevinin ardından yine işine döndü. Hesap uzmanı olarak çalışmaya devam ederken, yıllar geçti. Artık 12 Eylül darbesi olmuş, askerler yönetime el koymuştu. İşte o dönemde Maliye Bakanlığı’nın hesap uzmanlarına, gelirler kontrolörlerine ve müfettişlere sağladığı burs ile bilgi ve görgü artırmak için Fransa’ya gitti. 1 yıllığına Fransa’ya gitmeden önce yaşlı annesinin ve babasının ellerini öpmek için Tunceli’ye gitti. 1983’e kadar İstanbul’da görev yaptıktan sonra yeniden Ankara’ya döndü. Artık çalışkanlığı ve titizliği ile dikkatleri üzerine çekmiş, merkezde Gelirler Genel Müdürlüğü’nde çalışması istenmişti. Ankara’ya döndüğünde ekonominin dümeninde Turgut Özal’ın bulunduğu yıllar çoktan başlamıştı. Piyasa ekonomisine geçilmişti ama Maliye’de daha yapılacak çok iş, alınacak pekçok radikal karar vardı.

Artık o da deneyimli bir bürokrattı. Özal’dan öğrenilecek çok şey vardı. Sonradan kendisini etkileyen isimlerden biri olarak gösterdiği Özallı yıllar başlamıştı.

Maliye’nin “yıldızlar grubu” işte o yıllarda buluştu. Hepsi sonradan değişik kurumlarda genel müdürlük koltuğuna oturup, bazılarının daha yüksek makamlara çıktığı bürokratlar aynı dönemde daire başkanı oldular. Kemal Kılıçdaroğlu önce Gelirler Genel Müdür Yardımcısı, sonra Bağ-Kur, ardından SSK Genel Müdürü oldu. Mesai arkadaşları ise sonraları Gelirler Genel Müdürü, Bakan ve BDDK Başkanı olan Zekeriya Temizel, Tekel Genel Müdürlüğü yapan Mehmet Akbay, Gümrükler Genel Müdürü ve Gümrük Müsteşarı olan Ramazan Uludağ, Personel Genel Müdürü olan Hasan Şener, Muhasebat Genel Müdürü olan Tacettin Yinanç, Gelirler Genel Müdürü olan Murat Semercigil idi...

Yıldızlar grubu, 1991’den itibaren dağıldı; ANAP iktidardan düşmüş yerine DYP-SHP koalisyonu kurulmuştu. Kemal Kılıçdaroğlu Maliye’den Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na tranfer oldu. 20 Kasım 1991’de başladığı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevini 28 Temmuz 1994’e kadar sürdürecek olan SHP’li Mehmet Moğultay’ın ilk işlerinden biri Bağ-Kur Genel Müdürü’nü değiştirmek oldu. Kılıçdaroğlu’nu 1 yıl süren bu görevin ardından SSK Genel Müdürlüğü’ne atayan da yine Moğultay oldu.

Moğultay’la da çalıştı

SSK çok geniş bir kitleyle ilgileniyordu ve kamuoyu artık Kılıçdaroğlu’nu tanıyordu. Moğultay, Kılıçdaroğlu’nu tercih etme nedenini 19 yıl sonra şöyle anlattı:

“Kendisini Maliye Bakanlığı’ndaki çalışmalarıyla tanımıştım. Bakan olduktan sonra hem milletvekili arkadaşlarıma hem de eski Genel Müdür’e Kılıçdaroğlu’nu sordum. Herkes benim düşüncelerimizi teyit edercesine çalışkanlığını, dürüstlüğünü anlattı. Önce Bağ-Kur Genel Müdürü olarak atadım, ardından da SSK Genel Müdürlüğü’ne kaydırdım. Hemşehri olduğumuzu çok sonra öğrendim.”
Moğultay, “Çok çalışkan, çok dürüst, çok namuslu, ülkesini çok seven bir insan” olarak tanımladığı Kılıçdaroğlu ile ilgili ilginç bir anısını da şöyle paylaştı:

“O sırada SSK Genel Müdürü idi. Birgün yanıma geldi. Kısa süre önce bir ihale yapmıştı. ’Ben bu ihaleyi iptal ediyorum’ dedi. ’Hayırdır ne oldu, ihaleyi niye iptal ediyorsun?’ diye sorduğumda bana, ’Benim yakınlarım kazanmış bu ihaleyi. O yüzden iptal ediyorum’dedi ve o ihale iptal edildi.”

Bürokratı olarak beraber çalıştığı Kılıçdaroğlu’nun dürüstlüğünü vurgularken “Genel Müdürlüğe eski gömleğiyle geldi, eski gömleğiyle de gitti” ifadesini kullanan Moğultay, “Beni hiç mahcup etmedi” vurgulamasını yaptı. Kılıçdaroğlu SSK Genel Müdürü iken 5 yıl boyunca Genel Müdür Yardımcısı olan Bülent Kuşoğlu ile çalıştı. Şimdi Abdüllatif Şener’in Genel Başkanlığını yürüttüğü Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı olan Kuşoğlu da Kılıçdaroğlu’nun en önemli özelliğinin çalışkanlığı ve dürüstlüğü olduğunu anlatıyor
Kılıçdaroğlu, bu görevdeyken 2 Cumhurbaşkanı, 5 başbakan, 5 hükümet ve 8 bakan ile çalıştı. Ama Refahyol hükümeti geldikten 3 ay sonra Müsteşar Yardımcılığı’na kaydırıldı. 20 Eylül 1996’da üstlendiği müsteşar yardımcılığını, 11 Ocak 1999’da hükümetin değiştiği gün bıraktı. Siyasete girmek için emekliye ayrılıp bambaşka bir hayata adım attı. Ve siyaset işte... 17 yıl önce SSK Genel Müdürü olan Kemal Kılıçdaroğlu şimdi CHP Genel Başkanı. 17 yıl önce SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu’nun bağlı olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlarından Nihat Matkap, şimdi CHP Parti Meclisi üyesi.


Değiştirmeyi vaat ettiği “Askeri Anayasa”ya “Hayır” oyu verdi

12 Eylül 1980’de yönetime işbaşına gelen askeri yönetim, 7 Kasım 1982’de yeni anayasayı referanduma sundu. Kılıçdaroğlu, bugün değiştirmeyi vaat ettiği o anayasaya hayır oyu verdiğini yıllar sonra şöyle anlattı:
“O anayasaya hayır oyunu verenlerden biri benim. O anayasayı demokrasi ve insan haklarını bilen kimse savunamaz. Anayasa’nın yaklaşık 68 maddesi değişti. 68 maddenin 67’sinin değiştirilmesine CHP olarak evet dedik. Ne için evet dedik? Çünkü bir toplumsal uzlaşma vardı. Bir toplumsal uzlaşmayla mı anayasa değişikliğini yapıyoruz? Hayır. Bir siyasal partinin mutfağında hazırlıyoruz, 5 kişi bir araya geliyor. Biz anayasa hazırlayacağız deniliyor anayasa hazırlanıyor, sonra deniyor ki biz bu anayasayı hazırladık, değiştireceğiz.”


Oğlu Güney Kore’de doktora yapacak

Kılıçdaroğlu çiftinin oğulları 26 yaşındaki Kerem Kılıçdaroğlu ise ailenin en küçüğü. Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi mezunu olan Kılıçdaroğlu, ODTÜ Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı. Akademisyenlik yapmak isteyen Kerem Kılıçdaroğlu, arkadaşlarıyla sekiz yıl önce kurdukları Sert Sessiz Rock Grubu’nun da bateristi. Kılıçdaroğlu, oğlunun bateri tutkusunu şöyle anlattı:
“Kerem hep çok ısrarcıydı davul konusunda... Ben sessizce evin içinde çalınacağını bilmiyordum. Sürekli ısrarcıydı. Demek ki evin içinde de sessizce çalınıyormuş. Onun aygıtları varmış, ben bilmiyordum, ondan öğrendim. Oğlum bunu amatör ve hobi olarak yapıyor. Bundan bir gelir elde ettiği yok. Zaten Haziran veya Temmuz’da da Güney Kore’ye doktora yapmaya gidiyor. ODTÜ’de Uzak Doğu ekonomileri üzerine master yapıyor. Güney Kore’de de doktora yapacak.”


Şimdiye kadar üç kitaba imza attı

Kılıçdaroğlu bürokraside görev yaparken üç de kitap yazdı:

* Kemal Kılıçdaroğlu, İşsizlik Sigortası Kanunu-Yorum ve Açıklamalar, TÜRMOB, Ocak 1993.

* Kemal Kılıçdaroğlu, 1948 Türkiye İktisat Kongresi, 1. baskı DPT, 2. baskı SPK, Eylül 1997.

* Kemal Kılıçdaroğlu, Kayıtdışı Ekonomi ve Bürokraside Yeniden Yapılanma Gereği, TÜRMOB, Ekim 1997.


‘Sakinliği bazen çileden çıkarır’

Eşi, Kılıçdaroğlu’nun özelliklerini değişik zamanlarda özetle şöyle sıraladı:

* Her şeye tamam der ama olup olmama konusuna gelince o farklı.

* Hiçbir zaman sesini yükselterek konuşmaz, bağırıp çağırmaz. Ağız tadıyla kavga bile edemezsiniz. Bu kadar sakin olması, bazen beni çileden çıkarıyor.

* Bana karşı hiç baskıcı ve otoriter olmadı. Hep sevgisi ve bilgisiyle ikna etti.

* Çok yumuşak ve kolay bir insan gibi görünür. Sabırla dinlemesini bilir. Ama ilkelerinden asla ödün vermez.



YARIN:
* AKTİF SİYASETE NASIL DÖNDÜ?
* PARLAMENTOYA DSP’DEN NEDEN GİREMEDİ?

Haberin Devamı