Gazete Vatan Logo

'Türkiye'ye faşizm gelmedi'

Kılıçdaroğlu daha önce "faşizme" ilişkin bir soruya verdiği yanıtın hatırlatılması ve "Sizce faşizmin kriterleri nedir" diye sorulması üzerine "Türkiye’de henüz, o bizim anladığımız anlamda bir faşizmin geldiğine inanmıyorum. Ama henüz dedim bak" ifadesini kullandı.

LONDRA’daki temaslarını sürdüren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İngiltere’nin saygın öğretim kurumlarından London School of Economics’de (LSE), "Türkiye’de Siyasetin Ekonomiye Etkisi" konulu konuşma yaptı. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmasının ardından bir öğrencinin "Türkiye laik mi" sorusuna, "Bana sorarsanız; ’Türkiye Cumhuriyeti laik devlet, aynı zamanda sosyal devlet mi?’ Ben, sosyal devlet konusunda endişelerim olduğunu söylerdim. Laiklik konusunda da bazı endişelerim var" dedi.

LSE’nin Çağdaş Türkiye Araştırmaları Kürsüsü Başkanı Profesör Şevket Pamuk yönettiği konferansa, CHP Genel Başkan Yardımcıları Umut Oran, Osman Korutürk, Faik Öztrak gibi partinin ağır toplarının yanı sıra çok sayıda vatandaş ve öğrenci katıldı. Yerli ve yabancı basın mensuplarınında yoğun ilgi gösterdiği konferasa alkışlar eşliğinde giren Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmasının ardından konferansa katılanların sorularını yanıtladı.
Kılıçdaoğlu, dinleyiciler arasından bir öğrencinin, "Temel insan haklarını tanımlar mısınız ve buradan hareketle Türkiye laik bir devlet mi?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"BM İnsan Hakları Sözleşmesi’ni kabul ediyoruz, onun altına Türkiye Cumhuriyeti de imza koymuş vaziyette. Türkiye laik bir devlet mi? Anayasasında öyle yazıyor, laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti yazıyor. Bana sorarsanız; ’Türkiye Cumhuriyeti laik devlet, aynı zamanda sosyal devlet mi?’ Ben, sosyal devlet konusunda endişelerim olduğunu söylerdim. Laiklik konusunda da bazı endişelerim var. Endişelerim şundan kaynaklanıyor: Biz kuralları ihlal ediyoruz zaman zaman. İnançları, etnik kimlikleri siyasetin odağına koyuyoruz. İnanç, siyaset konusu değildir, olmamalıdır. Kişi ile tanrı arasındaki ilişkiye, manevi duyguya aradan birisinin girmesi mümkün mü? Hayır. Kimsenin elinde böyle bir terazi de yok, yetki de yok. O halde, herkesin inancına saygı gösterdiğimiz ölçüde, herkesin inancını siyasetin odağına taşımadığımız ölçüde Türkiye laik bir devlettir. Ama laiklik kuralı zaman zaman ihlal ediliyor, tıpkı sosyal devlet kuralı ve hukuk devleti kuralı ihlal edildiği gibi."

"SİYASİ AHLAK YASASI ÇIKARACAĞIZ"

Partisinin yeni ekonomi politikalarından da bahseden Kılıçdaroğlu, "Öncelikle ilk dört ay içinde siyasi ahlak yasasını çıkaracağız. Türkiye Cumhuriyeti’nde naylon fatura düzenleyen birinin Maliye Bakanı olmaması lazım. Alacağımız mesafe çok fazla. Sosyal politikalarımız var, aile sigortası bunlardan sadece birisi. Emeklilerle ilgili politikamız var. Emekliler de milli gelir artışından pay alacaklar. KOBİ’lere sıfır faizli kredi vereceğiz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile ilgili projelerimiz var" dedi.
Türkiye’de ekonominin büyüdüğünün söylendiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "İşsizlik artıyor, ekonomi çok iyi, yoksulluk artıyor, ekonomi çok iyi" dendiğini belirterek, şu andaki ekonomi politikasının sadece para politikasından ibaret olduğunu öne sürdü.

"KIBRIS’TA ÇÖZÜM TEK TARAFLI OLMAMALI"

Kılıçdaroğlu’na Kıbrıs sorunuyla ilgili görüşleri de soruldu. Kılıçdaroğlu, sorunun uzlaşmayla çözülmesinden yana olduklarını vurgulayarak, AB’nin, KKTC’ye verdiği, doğrudan ticaret tüzüğünü yürürlüğe sokacağı sözünün arkasında olması gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu,"Sorunun çözümünden yanayız ama bu çözüm tek taraflı olmamalı. Dayatmayla değil, uzlaşmayla bu sorunun çözülmesinden yanayız. BM’nin de biraz daha aktif olayların içerisine girmesini istiyoruz" diye ifade etti.

"KÜRT KARDEŞLERİMİZİN SORUNU YOKTUR DEMEDİM"

Kılıçdaroğlu, CHP’nin Kürt sorunuyla ilgili politikasına ilişkin soru üzerine ise, "Ben hiçbir zaman ’Kürt kardeşlerimizin sorunu yoktur’ diye bir şey demedim" dedi. Kılıçdaroğlu, anadil yasağının kaldırılmasıyla ilgili ilk kanun teklifini CHP’nin verdiğini sözlerine ekledi.

"CHP’YE ORTA KESİM OY VERİYOR"

Kılıçdaroğlu, başka bir dinleyicinin CHP’ye oy veren kişilerin profiliyle ilgili değerlendirmede bulunması üzerine, "Zenginlerden oy aldığımız konusunda, samimi söyleyeyim benim ciddi endişelerim var. Biz orta kesimden ve beyaz yakalılardan oy alıyoruz. Zengin kesimlerin son seçimlerde oylarını ağırlıklı olarak AKP’ye verdiğini, üç aşağı beş yukarı herkes biliyor. Kendimizi iyi anlatamadık, haklısınız ama ben tabloyu değiştireceğim, kararlıyım. Bir kişi beni dinlemeye gelse bile gideceğim" dedi.
Katıldığı bir televizyon programında "faşizme" ilişkin bir soruya verdiği yanıtın hatırlatılması ve "Sizce faşizmin kriterleri nedir" diye sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, "Türkiye’de henüz, o bizim anladığımız anlamda bir faşizmin geldiğine inanmıyorum. Ama henüz dedim bak" ifadesini kullandı.

KILIÇDAROĞLU, YENİ CHP’Yİ ANLATTI

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konferansta yaptığı konuşmada ise siyasetin ekonomiyi yönlendirdiğini vurgulayarak, "Fakat günlük işleyişe sürekli müdahale ederek, ekonomiyi işgal eder pozisyonda olmamalıdır" dedi.
Gelişmişlik düzeyi farklı olsa da hemen tüm ülkelerde, halkın hükümetlere, yargıya, finansal sisteme ve medyaya olan güveninin geçmişte olduğundan daha az olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Çağımız ekonomistlerinin topluma hizmet açısından çok önemli bir görevi vardır; siyasileri sınava tutmak ve toplumları aydınlatmak" diye konuştu.
Konuşmasında CHP’nin ekonomiye bakış açısından da bahseden Kılıçdaroğlu, CHP’nin ekonomi politikalarını "üç ana omurga" üzerine inşa ettiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, bunları, sosyal devletin yeniden inşası ve ayağa kaldırılması, Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü artırmak ve ekonomide kalıcı istikrarı perçinlemek olarak sıraladı.
Türkiye’de "siyasi iktidarın giderek otoriter bir yapıya kaydığını" söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İlkin ekonomik aktörler üzerinde baskı kuran, bu çerçevede iş dünyasını vergi ve diğer kamusal denetim mekanizmaları ile sindiren iktidar, daha sonra demokrasilerin 4. gücü olan medya üzerinde yine aynı yöntemle baskısını kurmuştur. Bugün gelinen noktada en temel hak olan mülkiyet hakkı bile Sayın Başbakan’ın iki dudağı arasındadır."

Haberin Devamı