Gazete Vatan Logo

'Türkiye açıkça söylemeli!'

Uçak krizinde son perde

Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçiliği, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Esenboğa Havalimanı’na indirilen Suriye uçağına dair Rossiyskaya gazetesine verdiği röportajın tam metnini basın ile paylaştı.

Lavrov, irtibat kurdukları yetkililerin kendilerine uçakta elektroteknik ekipmanların bulunduğunu söylediklerini, uçakta silah ve cephane olmadığını alenen ifade etmelerini rica ettiklerini söyleyerek şimdilik bekleme durumunda olduklarını belirtti.

Lavrov şunları söyledi:

UÇAKTA RADAR İSTASYONLARINDA KULLANILAN ELEKTROTEKNİK EKİPMANLAR VARDI

"Moskova’dan kalkan uçakta bulunan uluslararası antlaşmalar, sözleşmeler veya BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla yasaklanmamış radar istasyonlarında kullanılan elektroteknik ekipmanlardı. Sözkonusu olan, tamamen rutin yedek parça teslimatıdır. İlgili Rus sevkiyatçısının t? 10 sene önce üstlenmiş olduğu mukavele yükümlülükleri radarların normal çalışma performansını gösterebilmeleri için bunlara yedek parça sağlamaktan ibaretti. Suriye tarafının böylesi elektroteknik teçhizatının bazı parçalarına ihtiyaç duyduğunu bildirmesi üzerine bu parçalar üretilmiş, ambalajlanmış ve meşru bir yoldan Suriye’ye gönderilmiştir. Bunlar yolculara, uçağa ve genel güvenlik kaygılarına tehdit oluşturmadığı gibi patlamaz ve ateş etmez.

BU EKİPMANLAR GEREK ASKERİ GEREKSE BARIŞÇIL AMAÇLAR DOĞRULTUSUNDA KULLANILABİLİR

Bir daha şunu vurguluyorum: bu ekipmanlar çifte amaçlı olanlardandır. Gerek askeri gerekse barışçıl amaçlar doğrultusunda kullanılabilir. Fakat bunlar ’ateş eden ürünler’ değil radar ekipmanlarıdır. Bütün bunların tarafımızdan saptanması olay sonrası olmuştur. Sözkonusu olanın rutin bir işlem olduğu hususu hesaba alınarak hükümete bununla ilgili rapor verilmez. Sevkiyatçı sadece meşru bir şekilde yedek parça teslimatını yapıyor bu kadar.

TÜRK KULESİ, PİLOTU UYARDI

Keza olaydan sonra, şunu da tespit ettik ki, uçak pilotu daha Türkiye hava sahasına yaklaşmaya başladığı zaman Türk kule yetkilisi kendisine, uçağı denetim için indirmek zorunda kalacaklarını ve mürettebatı da buna sıcak bakmıyorsa uçağın geri dönme veya Türkiye hava sahasınndan yan çizme seçenekleri olacak şekilde rotasını değiştirme hakkına sahip olduğunu söyledi. Pilot uçakta yasak olan hiç bir şey bulunmadığı için inmeye hazır olduğunu cevap vermiştir. Bu ufak detay, hiç kimsenin herhangi bir yasa dışı teslimat yapmayı kafasının ucundan bile geçirmediğini göstermektedir.

TÜRK MAKAMLARI, KARGOYA EL KONULDUĞUNA DAİR MAKBUZU VERMEYI REDDETMİŞLERDİR

İCAO’nun Şikago Sözleşmesine göre, uçakta askeri nitelikli bir kargo bulunduğuna dair şüphelenmeye esas oluşturacak yeterince dayanak sahibi olan her ülkenin o uçağı indirmeye hakkı vardır. Zaten Türkiye tam da bunu yapmıştır. Türk tarafı uçağı denetledikten sonra kargosunu daha sonraki tetkikler için alıkoyarak uçağı ile mürettebatı ve yolcularını serbest bırakmıştır. Türk makamları, uçak kaptanının defalarca dile getirdiği ricalara rağmen kargoya el konulduğuna dair makbuzu vermeyı reddetmişlerdir. Bu husus bizi teyakkuz etmektedir.

TÜRK YETKİLİLERİN UÇAKTA MÜHİMMAT OLMADIĞINI ALENEN İFADE ETMELERİNİ BEKLİYORUZ

Kaldı ki buna paralel olarak Türk resmi yetkililerinin, uçakta silah ve cephane bulunduğu yönünde açıklamalarda bulunmaları başlamıştır. Bu konunun tüm veçheleri ile ilgili olarak her gün rahatsız ettiğimiz Türk meslektaşlarımız şimdi bize orada elektroteknik ekipmanların olduğunu söylemişlerdir. Bu vaziyet karşısında uçakta silah ve cephane olmadığını alenen ifade etmelerini rica etmekteyiz. Şimdilik bekleme durumundayız.

HAVALANDIRMA SİSTEMİ ÇALIŞMAYAN UÇAKTA İNSANLAR 2 SAAT TUTULMUŞTUR

Olayın ikinci ve daha önemli boyutu ise Rus vatandaşları dahil yolculara yapılan muamelelerdir. İlk olarak, Moskova’dan kalkan uçağın zorla indirildiğini duyduğumuzda konsolosluk görevlilerimiz yolcular listesini elde edip aralarında Rusya vatandaşlarının da bulunduğunu anlayınca derhal kendilerine erişimlerinin sağlanmasını talep etmişlerdir. Uçağın Ankara’da 8 saati aşan bir zaman diliminde bulunması sırasında uçağa erişimlerine izin verilmemiştir. Türk meslektaşlarımız uçağın uçtu uçacak durumunda olduğuna atıfta bulunurken bu da olmamıştır.

İkincisi de, kapıları kapalı ve motoru devre dışı kalan ve dolayısıyla da havalandırma sistemi çalışmayan uçakta insanlar 2 saat tutulmuştur. Eşi Rusya vatandaşı olan bir yolcu fenalaşarak insanlar uçakta ilaç aramak zorunda kalmışlardır. Sonra kapılar açılmış ve tüm uçaktakilerin havalimanı binasına götürüleceği söylenmiştir. Ancak intikalleri için hiç kimse kimseyi bir yere davet etmemiştir. Bilahare vatandaşlarımız uçağın pencerelerinden apronda şoförü olmayan bir otobüsün durduğunu görmüşlerdir. Sonuçta onlar hiç bir yere gitmediler. Uçağa da çocukların bile karınlarını doyuramayacak kadar az miktarda yemekler getirilmiştir.

BİZ BU TÜR OLAYLARIN İKİLİ İLİŞKİLERİMİZE GÖLGE DÜŞÜRMESİNİ İSTEMEYİZ

Bütün bunları biz ancak uçak Şam’a indikten sonra öğrenebildik. Sonra uçakta bulunan Rusya vatandaşları ile buluştuk ve her şeyin gerçekten nasıl geçtiğini sorduk. Türk meslektaşlarımızın bize aktardıklarından farklı bir durum ortaya çıktı. Dolayısı ile ilgili talimatların kimin tarafından verildiği, konsolosluk görevlilerimizin uçağa erişmelerine kimin engel olduğunu anlayabilmemiz için durumu tam açıklığa kavuşturmaya çalışacağız. Bütün bunlar ülkeler arasındaki ilişkilerin niteliğini yansıttığı için çok önemlidir. Zira biz Türkiye ile oldukça yakın komşuyuz. Aramızda iyi hatta stratejik önem taşıyan ilişkiler mevcuttur. Üst ve yüksek düzey görüşme mekanizmalarımız var. Gelişmekte olan temaslarımız çeşitli alanları kapsamaktadır. Biz bu tür olayların ikili ilişkilerimize gölge düşürmesini istemeyiz."

KÜFÜR İTİRAFI

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, yabancılarla görüşmelerinde kızdığında Rusça küfrettiğini itiraf etti.

Rusya’nın Birinci Kanal’ında Birleşmiş Milletler’in 64’üncü kuruluş yıldönümü vesilesiyle düzenlenen programa çıkarak diplomasi hayatını anlatan Lavrov, sunucunun “Peki yaptığınız görüşmelerde hiç küfürlü ifadeler kullandığınız oldu mu” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Burada itiraf ediyorum ki defalarca oldu. Kiminle görüşürken küfrettiğimi söylemeyeceğim ama bazen çok kızgın bir ortam oluştuğunda karşımdaki yabancının anlamayacağı dilde, Rusça küfürlü ifadeler kullandığım olmuştur. Ben üç yabancı dil bilirim. İngilizce, Fransızca ve üçüncüsü ise inanmayacaksınız ama Senegal dili. Senegal dilini daha üniversite yıllarında öğrenmiştim. İlk dış görevim de Senegal’e olmuştu. Son zamanlarda bu dili pek kullanmıyorum ama yine de unutmadım. Kariyerimde 136 ülkede bulundum. Yine de dünyada henüz görmediğim, ziyaret etmeye can attığım bölgeler var. Mesela Kamboçya’ya gitmek isterdim.”

Haberin Devamı