Gazete Vatan Logo

‘Sıradan’ olmak kolay değil

Uzmanlar velileri uyarıyor...

‘Sıradan’ olmak kolay değil

Pazartesi günü “uyum eğitimi”ne alınacak miniklerin okulun ilk haftasını sorun yaşamadan atlatmaları mümkün. Ancak, bu sürecin onlar için hiç de kolay geçmeyeceğini göz ardı etmemek gerekiyor. Çoğu zaman rakipsiz olduğu, aşırı ilgiye alıştığı ev ortamından çıkarak, kendisi gibi onlarca arkadaşının arasında sıradan bir bireye dönüşmek çocuklar için kolay kabul edilebilir bir durum değil. Çocuğun bu ortama alışmasının bazen uzun zaman alabileceğine dikkat çeken uzmanlar velilerin sabırlı davranması gerektiğinin altını çiziyor.

Kısa süreli ayrılıklarla çocuğu okula hazırlayın

Medical Park Hastanesi Çocuk Gelişim Uzmanı İlknur Güven, okula uyum sürecinde ailelere büyük görev düştüğünün altını çiziyor:

- Anne-babasından hiç ayrı kalmamış çocukların endişe ve kaygıyı fazla hissetmemesi için okula başlamadan önce kısa süreli ayrılıklara hazırlanması gerekir. Bu nedenle çocuğunuzu gün içinde belli saatlerde önce kendi evinizde sonra başka bir ortamda yakınınıza bırakabilirsiniz.
‘Sıradan’ olmak kolay değil
- Çocuğunuz sözel olarak ifade etmese de, davranış ve mimiklerinizden anne-babasının neler hissettiğini çok iyi anlar. Eğer siz çocuğunuzu okula başlattığınız için suçluluk ya da kaygı duyuyorsanız, büyük olasılıkla çocuğunuz da bunu hissedecektir. Unutmayın ki sizin kaygınız çocuğunuzun kaygısını artıracaktır.

- Çocuğu okula gönderme konusunda kararlı, sakin ve emin davranırsanız çocuk da kendini daha güvende hissedecektir. Eğer çocuğa seçme şansı verirseniz, doğal olarak annesi ile kalmak ister.

- İlk birkaç gün öğretmenlerin önerileri doğrultusunda çocuğunuzla okulda belli bir süre kalabilirsiniz. Ancak bu birkaç günü geçmemeli.

- Çocuğunuza karşı açık olun, okul ve öğretmeni ile ilgili doğru olmayan, abartılı şeyler anlatmayın.

İlk hafta soğukkanlı ve kararlı olmak çok önemli

Anadolu Sağlık Merkezi’nden Ergen Psikiyatristi Dr. Zafer Atasoy, okulun ilk günlerinde ebeveynlerin dikkat etmesi gereken hususları şöyle sıraladı:

- Soğukkanlı ve kararlı olun. Okulun özellikle evdeki durum ve ilişkileri açısında kayıplara yol açmayacağı vurgulanmalı. Sınıf öğretmeni ile kuracağı ilişkinin desteklenmesi, öğretmenin önerileri ile hareket edilmesi çok önemli.

- Çocuğunuzla birkaç günden fazla derse girmeyin.

- Saldırgan tutumlardan kesinlikle kaçının. Aile bireylerinin kırıcı tutumu çocuğun uyum sürecini olumsuz etkiler.

- Okula gitmesi konusunda ailenin tüm bireyleri tutarlı tutum takınmalı. Çocukla açık ve anlaşılır tarzda konuşulmalı. Okula gitmek istemiyorsa bu korkusunun nedenleri ve endişeleri ortaya çıkarılmalı.

- Sadece onun değil, her çocuğun bunu yaşayabileceği söylenmeli. Çocuk için en önemli şey güven. Bu nedenle çocuğa güven duygusu verilmeli. “Buralardayım”, “Çıkışta seni alacağım”, “Beni göreceksin”, “Kapıda olacağım” gibi cümlelerle onu sakinleştirin. İlk günlerde anne-babaların çocuklarını okullarda yalnız bırakmamaları çocukların güvenlerini kazanmaları açısından gerekli olabilir.

- Kesinlikle karşılaştırıcı bir tutum içinde olmayın. Başka çocukları “iyi örnek” olarak göstermekten kaçının.

- Okulun ilk günlerinde de, sonrasında da okul ve öğretmenle işbirliği içinde olun.

- Korku ve tedirginlik bir-iki haftadan uzun sürüyorsa, zaman kaybetmeden psikolojik yardım alın. İlk olarak rehber öğretmenlere, yeterli çözüm bulunmazsa çocuk ruh sağlığı uzmanlarına başvurulmalı.

Uyum eğitimine veli de katılmalı

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), çocukların kaygılarını gidermek ve onlara okul ortamını sevdirmek için 2006-2007 eğitim öğretim yılından beri ‘uyum programı düzenliyor. Program, çocuğun oyun, drama ve sportif etkinliklerle öğrenme ortamını, öğretmenlerini ve arkadaşlarını tanımalarını. hedefliyor, Bu yıl okullardaki uyum programı, 9-13 Eylül tarihleri arasında uygulanacak.

Uyum program, okul öncesi ve sınıf öğretmenleri kurulunca hazırlanıyor. Program kapsamında çocuklara okul personeli tanıtılırken, sınıf, lavabo, spor salonu gibi fiziki ortamlar gösteriliyor. Çocukların sportif ve kültürel faaliyetlerle birbirleriyle kaynaşmaları sağlanacak.Sınıf öğretmenleri 1.sınıflar için hazırlanan öğretim materyallerini bu hafta boyunca da programın amaçları arasında. Okullarda rehber öğretmenler de uyum sürecine aktif olarak katılıyor. Uyum eğitiminden veliler de yararlanabiliyor. Programa dahil olan veliler, çocuklarının eğitimi konusunda daha duyarlı olmaları, öğrenciyi tanımaları konularında bilgilendirilecek.

‘Kreşe gitmediyse okul gözünde büyür’

Fatih Eğitim Kurumları Psikolojik Danışmanı Hakan Metan, okul öncesi eğitim alan çocuklar ile bu eğitimi almayanlara farklı yaklaşım göstermek gerektiğinin altını çiziyor: İlkokul öncesi kreşe, yuvaya giden çocuk, sosyal ortama daha önce girmeye başlamıştır ve uyum sürecinin büyük bir kısmını atlatmış demektir. Bu çocuklar sosyal ortama karşı kendini güvende hisseder. Kreş deneyimi olmayan çocuklar ise bu süreci daha uzun ve kendilerini yıpratarak geçirebilirler. Çünkü, okulu gözlerinde büyütmüşlerdir ve endişelerinin fazla olma ihtimali yüksektir. Bu çocuklara, okulun çok önemli ve çok farklı bir yer olduğu duygusu yaşatılmamalıdır. Ancak her şeyin toz pembe olduğu yaklaşımında da bulunmamak gerekir. Bu şekilde olursa okulla ilgili beklentileri yüksek olur ve hayal kırıklıkları yaşayabilir. Önemli olan husus çocuğun ebeveyninin söylediklerine ve davranışlarına güven duyması gerekir.

‘İkizler aynı sınıfta olmamalı’

Fatih Eğitim Kurumları Psikolojik Danışmanı Hakan Metan, ikiz kardeşlerin aynı sınıfta okumalarının doğru olmadığına vurgu yapıyor: “Eğer mümkünse mutlaka farklı sınıfta okumaları daha uygun olacaktır. Aynı sınıfta olmaları farklı iki kişilik olma durumlarını daha iyi anlamalarını ve kendi kişiliklerini daha rahat ortaya koyabilmelerini sağlayacaktır. Kıyaslanma azalacak ve böylelikle birinin diğerini ezmesi veya pasif duruma düşürme ihtimali azalacaktır.

YARIN: Tatil dönüşü psikolojisiyle başetmek

Haberin Devamı