Gazete Vatan Logo

‘Seyirci bize sahip çıktı’

“Yaşamaya Dair- Bursa Cezaevi’nden Mektuplar” adlı oyuna büyük ilgi

Genco Erkal’ın, Nâzım Hikmet’in ölümünün 50. yılı anısına sahnelediği “Yaşamaya Dair- Bursa Cezaevi’nden Mektuplar” adlı oyunu tiyatroseverler tarafından yoğun ilgi görüyor.

Genco Erkal, Muammer Karaca Tiyatrosu’nun binanın statik sorunları gerekçe gösterilip kapatılmasının ardından ilk oyununu, büyük dedesinden kalan Eminönü’ndeki Tarihi Ali Paşa Han’da sahnelemeye başladı. Ali Paşa Hanı’nın avlusunda sahnelenen oyun, Nâzım Hikmet’in sürgün yıllarını, eşi Piraye Hanım’a olan tutkusunu ve vatan hasretini anlatıyor. 1975 yılından beri Nâzım Hikmet’i anlatan sayısız oyun sahneleyen Erkal’a, oyunda Tülay Günal eşlik ediyor. Piyano ve viyolonsel eşliğinde sahnelenen oyunda Fazıl Say, Zülfü Livaneli, Cem Karaca, Timur Selçuk ve Edip Akbayram gibi usta sanatçıların Nâzım şarkıları seslendiriliyor. Genco Erkal’la İstanbullu tiyatroseverlere kazandırdığı yeni sahnesini ve oyununu konuştuk.

- Bir hanın tiyatro sahnesine dönüştürülmesi kolay oldu mu?

Kolay olmadı elbette. Muammer Karaca Tiyarosu’nun kapatılmasından sonra yersiz yurtsuz kaldık. Ancak bir şekilde tiyatroya devam etmemiz gerekiyordu. Öncelikle Türkiye turnesi yaptık ve oyunlarımızı sahneledik. Ancak İstanbul’da İstanbullu tiyatroseverlerle buluşabilmek için bir sahneye ihtiyacım vardı. Dedelerimizden kalan bu tarihi hanı nasıl tiyatro sahnesine dönüştürebiliriz diye düşündük ve sonunda burayı 150 kişi kapasiteli bir açıkhava tiyatrosu olarak düzenledik. Bu han, dedemin işyeriydi. Daha 5 yaşındayken babamla birlikte dedemin yanına gelir, burada çalışanları izlerdim. Şimdi ise burası benim yeni sahnem.

- Hanın ambiyansı performansınızı nasıl etkiliyor?

“Dışarıda bahar geldi karıcığım, yukarda martılar uçuşuyor” dizesini okuyorum, gökyüzünde martıları görüyoruz. Şiirler ve hanın kendine has dokusu, oyunla ve oyundaki şiirlerle o kadar birbirine uyumlu ki; bu oyun bu hanı bekliyormuş bu han da bu oyunu bekliyormuş diyebilirim. Ama bu oyunu özel kılan yalnızca sahnesi değil, Nâzım Hikmet gibi büyük bir ozanın sözlerinin yer alması ve büyük bestecilerimizin bestelerinin yer alıyor olması.

- Oyuna seyircilerin ilgisi nasıl?

Oyuna ilgi inanılmaz yoğun. Açıkçası bu kadar yoğun ilgi beklemiyordum. Eminönü seyircilerin pek bildiği bir semt değil, nasıl bulacaklar burayı diye düşünüyordum. Ancak ilk gün oyunu, kapalı gişe oynadık. İkinci günden itibaren telefonlar gelmeye başladı, “Biletler tükenmiş, ne yapacağız?” diye. Çok büyük bir mutluluk oldu benim içim. Seyirci oyuna sahip çıktı. Hanın kendi doğal dekoru o kadar güzel ki, daha onlarca oyun yaratmak istiyorum. Seyircilerim beklesinler, burada daha da güzel oyunlar sergileyeceğim.

- Muammer Karaca Tiyatrosu neden kapatıldı?

Binanın statik sorunları var diyerek kapattılar. Binanın durumunu gösteren raporuysa hala bekliyoruz. Sanat diye bir şey var. Sanat demek kültürün bir parçası demektir. Toplumlar ve insanlar kurdukları alışveriş merkezleri ve otellerle hatırlanmazlar; bestecileri, sanatçıları, sinemalarıyla hatırlanırlar. Biz 80 yılda batı toplumlarının yüzyıllardır boyunca kazandıkları başarılara eşdeğer derecede başarı kazandık. Sanat merkezlerimiz yok edildiğinde bu başarılar nasıl kazanılacak çok merak ediyorum.

“Nâzım yaşasaydı direnişi desteklerdi”

Türk siyasi tarihi için Taksim’deki direniş gösterilerini bir dönüm noktası olarak görüyorum. Gençler kararlılık içerisinde kendi yaşam biçimlerine ve tarihlerine sahip çıkıyorlar. Nâzım’ın ölüm yıldönümü olan 3 Haziran’da oyunumuzu ücretsiz sahneledik ve oyunun sonunda ‘Nâzım Taksim’de’ posteri açtık. Çünkü inanıyorum ki Nâzım yaşasaydı bu hareketi desteklerdi.”

Haberin Devamı