Gazete Vatan Logo

‘Patron taşeronu tutuklatıyor’

Kılıçdaroğlu, son operasyonu VATAN’a değerlendirdi

‘Patron taşeronu tutuklatıyor’

“Onlar taşerondu, asıl patron Erdoğan’dı, yani patron taşeronu tutuklatıyor. Bu 17-25 Aralık operasyonlarından intikam alma operasyonudur. Devlet bütün kurumlarıyla intikama soyundu”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün Mersin’deydi. Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya ile kendisine bu gezide eşlik ettik. Mersin yolunda uçakta Kılıçdaroğlu sorularımızı şöyle yanıtladı:
- Son operasyona nasıl bakıyorsunuz?
“Onlar taşerondu, asıl patron Erdoğan’dı, yani patron taşeronu tutuklatıyor. Bu operasyonun amacı, geçmişte sahte belgeler üreterek insanların, mesela Nedim Şener’in, Ahmet Şık’ın özgürlüklerini gasp edenleri cezalandırmak değil. Bu, 17-25 Aralık operasyonlarından intikam alma operasyonudur. Yargıda siyasi otoritenin arzusuna göre atama yapılıyor, yargıçlar ona göre belirleniyor. Devlet bütün kurumlarıyla intikama soyundu zaten. Erdoğan Ergenekon döneminde ‘Bu davanın savcısıyım’ diyordu. Şimdi de ‘Operasyon diğer sahalara sıçrar’ diyor. Bu da operasyonun her aşaması hakkında bilgilendirildiğini gösteriyor.”
- Erdoğan başarılı olabilir mi?
“Başarının kıstasını koymak lazım. Erdoğan kendi istediğine ulaşabilir. Çünkü kendi yargıçları karar verecek. Burada delillerin sağlam veya sahte olmasının önemi yok. Erdoğan’ın kararına göre yargı kararını oluşturacak, yani siyasi bir karar alacak. Yeni kurulan sulh ceza mahkemeleri, eski sıkıyönetim mahkemeleriyle DGM’lerin isim olarak sivillenmiş yeni versiyonu.”
- Operasyonun Köşk seçimlerinden önce yapılmasına ne diyorsunuz?
“Şu algıyı pekiştirmek istiyor: ‘17-25 Aralık bize yönelik bir darbeydi.’ ‘Operasyonu darbecilerden intikam almak için yapıyorum’ demek istiyor. Oradan oy bekliyor. ‘Bir ülkenin başbakanına nasıl darbe yapılır?’ diyen belli bir kitleyi ikna ederse o zaman olur.”
- Başbakan Erdoğan’ın TİB’i MİT’e bağlamak istemesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye, Erdoğan ile beraber son 5 yılda bir istihbarat devletine dönüştü. TİB olmadan önce de dinlemeler vardı, kurulduktan sonra da var. TİB’i kurmalarının nedeni bu işi tek elden, tek merkezden yapmaktı. Bütün dinlemeler için yargı kararı şarttır. Erdoğan şimdi TİB’i MİT’e devretmek istiyor. Çünkü MİT kendi kontrolünde. Adı milli olan bir kurum bir partiye yandaşlık yapamaz. Bu doğru değil, demokrasilerde olmaması lazım. Bu MİT’in tarihsel birikimine ve kültürüne de aykırı. Tarihte bunun tipik örneği Nazi Almanyası’ndaki Gestapo’dur. İktidar partisine muhalefet ile ilgili bilgiler verilir. O da dizayn eder. MİT’in bir kanadının üstlendiği görev maalesef bu. Bilgiler doğrudan doğruya AKP’ye hizmet amacıyla toplanıyor ve Başbakana servis ediliyor. Ulusal çıkarlar değil AKP’nin çıkarları esas alınıyor. CHP milletvekillerinin fişlenmesi, bizim telefonlarımızın dinlenmesi, izlenmesi, Erdoğan’a servis edilmesi 21. yüzyıl Gestapo olayıdır.”
- Hâlâ dinleniyor musunuz?
“Evet, dinlendiğime inanıyorum. Halbuki yasadışı işlem yapmıyorum ki, mesela ‘Oğlum paraları sıfırla’ demiyorum.”
- Ülkede bir seçim atmosferi yok sanki...
“Evet, Ramazan’ın getirdiği durgunluk var. Oruç dolayısıyla diğer seçimlerde olduğu gibi seçim havası yakalanmadı. AKP bütün devletin olanaklarını seferber etmesine karşın arzu ettiği kalabalıkları toparlayamıyor. Seçilecek kişinin ahlaki vasıflarının yüksek olması, öfke dilini kullanmaması,toplumun her kesimini kucaklanması lazım. Tarafsız birisi cumhurbaşkanı olmalı diyorsak Ekmel Bey’den yana oyunu kullanmalı. ‘Hayır tarafsız olmasın’ diyorsa Erdoğan’a oy versin. Ya kavgadan ya huzurdan yana tavır alacağız. Tatilcilerin de bundan sonraki yıllarda daha rahat tatil yapmaları için bu süreçte sandığa gitmeleri lazım. Herkesin bir sorumluluğu var tatilcilerin daha fazla sorumluluğu var.”
‘Ekmel Bey’e hiçbir kesimden tepki yok’
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kampanyası nasıl gidiyor?
Ekmel Bey’in trendi her geçen gün yükseliyor. Erdoğan’ın onun aleyhine konuşmaya başlaması da bunu gösteriyor. Ekmel Bey ise sakin, çelebice bir kampanya yürütüyor. Toplumda Aleviler de dahil, Ekmel Bey’e tepki gösteren hiçbir kesim yok. Kendisi Türkiye için şans. Ayrıca hem batı hem doğu için de şans. Ortadoğu’daki karamsar tablonun sonlandırılması için güvenli bir adım. Batı için de bu geçerli. Dışlanan, kendi iç dünyasına hapsedilen, dış dünyada sıfırlanan bir Türkiye var. Obama telefonuna çıkmıyor, Abdullah Gül’den rica ediyor ‘Sen konuşur musun?’ diye. Bunun sorumlusu kendisidir. Hâlâ bu sorumluluğu hissetmeyip yüksek perdeden konuşuyor. Hiçbir demokratik ülkenin lideri kendisiyle aynı karede görülmek istemiyor.”

Haberin Devamı