Gazete Vatan Logo

‘Ona üslup ayarlaması yaptım’

Baykal'ın hedefinde yine Erdoğan var

CHP lideri Deniz Baykal, maganda benzetmesine “Cevap veririm ama cevap vermiyorum” diyen Erdoğan’ın Başbakan olduğunu nihayet hatırladığını söyledi.

ANKARA- CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan’ın hakkında dava açmasına neden olan “maganda üslubu” değerlendirmesine grup konuşmasında açıklık getirdi. Baykal, partisinin dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada özetle şu görüşleri dile getirdi:

TARZINDA GARABET VAR: Başbakan çıktı dedi ki; ’Muhalefet partilerinin çözümü varsa söylesinler, yapmazsam siyasi hayatımı noktalamaya hazırım’. Bunun söyleniş tarzında bir garabet var. ’Sen söyle, uygulamazsam siyaseti bırakırım’. Bu nereden çıkıyor? Sana ’siyaseti bırak’ diyen yok. Burada bir sıkıntı var, tedbir umurunda değil. Kavga çıkartmak, hır çıkartmak istiyor. Bu garabeti gördük ama görmezden geldik. İktidar bizi çağırmış çare istiyor. Söylemeyelim mi? Hakkımız yok mu? Böyle bir çare aranacaksa elbette iktidar ve muhalefet bir araya gelecek, çok doğal değil mi? Bizde bu sorumluluk duygusu içerisinde önerilerimizi ortaya koyduk.

AYARLAMA YAPTIM: Öneriler ilgiyle karşılandı. Ama baktık Başbakan üslubunu bozdu. ’Ne biliyorsanız söyleyin’ diyen Başbakan çok yakışıksız bir uslupla yanıt verdi. Çok fırın ekmek yememiz lazımmış. ’Git ehlinden öğren öyle gel’ gibi yanıtlar aldık. Bunun üzerine ben de Başbakan’a bir üslup ayarlaması yapma ihtiyacı hissettim. Yaptığım değerlendirmenin haklılığı hakkında zerre kadar tereddüt etmiyorum. Başbakan sanırım heyecanlandı, ’Söyleyeceklerim var. Ama söylemiyorum’ dedi. Ben de çok memnun oldum. Sanırım Başbakan olduğunu hatırladı. Başbakan’a bunu hatırlatmış olduk. Başbakan bize çok saygısız ve kırıcı bir üslupla yanıt verdi. Saygı görmek istiyorsan saygı göstereceksin.

CEVABINI ALIR: ’Başbakana maganda üslubu yakışmıyor’ dedik. Onun kişiliği ile ilgili bir niteleme yapmadım yapmıyorum, üslubu ile ilgili değerlendirmemi yaptım yapacağım, cevabını alır. ’CHP’nin cibiliyeti yok’ dedi. Ardından ’Bunlar nesepsiz’ dedi, yerli yersiz ’alçak’ ve ’şerefsiz’ demeye çalıştı. Üslup ne üslubu herkes görsün istiyorum. Başbakan beni dört kez mahkemeyi verdi, dördü de reddedildi. ’Yalan söylüyor’dedim. Mahkemeye gitti mahkeme onu reddetti. ’Sahtekarlık yapıyor’ dedim. Mahkeme ’bir şey yok’ dedi.

ARTIK NAZİK OLUR: Ben kendisine bir kez dava açmadım. Başbakanın üslubu hepimizi ilgilendirir. Ancak Başbakan’ın böyle bir konuyu açması demokrasimiz açısından oldukça iyidir. Başbakan artık sanırım daha nazik daha Başbakanlığa yakışan bir üslubun içerisine girer.

-“VATANDAŞLIK NUMARASINA DİKKAT”-

CHP lideri Baykal, sandık başına gidildiğinde Nüfus Cüzdanı’nda vatandaşlık numarası yer almıyorsa oy kullanmada sıkıntı yaşanabileceğini kaydederek, “Herkesin vatandaşlık numarasının olup olmadığını kontrol ederek sorunu çözmelerini istiyorum” dedi. Seçime dağınık bir şekilde gidildiğini belirten Baykal, kütüklerle ilgili bir çok şikayet olduğu halde sorunların çözülmediğini ifade eti. Yerel seçimlere yönelik olarak CHP’nin 2007 seçimlerine ‘pusula’ adında bir bildirge ile girdiğini söyleyen Baykal, “Yerel seçimlerle ilgili olarak soysal demokrat anlayışımızı, seçimlerden sonra neler yapacağımızı bir kitapçıkta ortaya koyduk. Bu çalışma sosyal demokrat anlayışımızın yerel yönetimlere bakış açımızı ortaya koyan bir çalışmadır, çok ciddi bir çalışmadır” dedi.

-“MİLLET ÇAY PARASI ÖDEYEMİYOR”-

Krizin etkilerini her geçen gün derinden hissettiğimizi belirten Baykal, “Daha dün Şubat ayındaki ihracat azalması yüzde 25 iken Şubat’ta yüzde 35 olmuştur. Düşüş daha hızlı gerçekleşmiştir. İhracatın 3’te biri kayboldu gitti. Dövizdeki dalgalanmalar da kaygı verici gelişmelerdir. İstanbul’da iş çevreleri, sendika çevreleri feryat ediyor. Hepimiz çok acı tablolarla karşı karşıyayız. Daha dün emekli bir polis memuru Başbakanlık önünde borçlarını ödeyemediği için intihar eylemi yapmıştır. Emekli maaşı olan güvenci olan bir polis ne hale gelmiştir. Güneydoğu’ya giden arkadaşlardan raporlar aldık, millet artık kahvede çay parası ödeyemiyor. Diyarbakır Organize Sanayi sitesinde fabrikaların yarısı kapanmıştır. Diğerleri yarım yamalak açıktır. Maalesef böyle bir tablo ile karşı karşıyayız. Dün bir vatandaş oylarını satılığa çıkarmış. Bu manzaranın arkasında ne var bu iktidarın uzun zamandır izlediği yanlış politika ve sorumsuzluğu var” diye konuştu.

Baykal, AKP iktidarının fabrika açan değil, kapatan bir iktidar olduğunu da belirten Baykal, şöyle konuştu:
“AKP iktidarı işsizliği artıran, yoksulluğu yaygınlaştıran bir ekonomik politika uyguladığı ortaya çıkmıştır. AKP iktidarı vergi adaletini sağlayan değil, tam tersini yapan bir iktidar olduğu açıktır. Bölgesel adaletsizlik AKP iktidarında artmıştır. Bu tablo Türkiye’yi büyüyen bir ekonomiye değil, küçülen bir ekonomi gerçeğine getirmiştir. Bu tablo sürdürülemez. Türkiye uluslar arası sorunların en fazla yaşandığı ülke konumundadır. İşsizlik en fazla büyüme en az. Bunun bedelini de vatandaşlar ödüyor. Peki hükümet ne yapıyor? Alınmış ciddi bir tedbirden söz etmek mümkün mü?”

-“SİYASİ HAYATINI BİTİRMENE GEREK YOK”-

Başbaka Erdoğan’ın “Ne tedbiri biliyorsan söyle uygulamazsam siyasi hayatımı bitiririm” sözünü hatırlatan Baykal, “Biz tedbirimizi söyleriz sen uygularsan uygularsın. Siyasi hayatını da bitirmene gerek yok. Dünyanın her yerinde ekonomiye çare aranırken iktidarla muhalefet bir araya gelir tartışır. Bu çok doğal. Başbakan bunu isterken bile bir direnme var” dedi.

CHP’nin meseleyi sadece siyaset olarak görmediğini ve öneri getirdiğini, çözüm ürettiğini söyleyen Baykal, şöyle konuştu:

“Genelde, bu tip durumlarda muhalefet afaki, genel, siyasi cevap verir. Ama biz bunu yapmadık. Pratiği olan çare söylemek lazım dedik ve 7 tane çare söyledik. Türkiye bir bütçe çıkardı, bu kriz döneminde gerçekle hiçbir ilgisi olmayan afaki, boş, gerçek rakamlarla ilgisi olmayan bir bütçe. Seçim döneminde parayı istediği gibi kullanabilmek adına rakamları düzeltmediler. Bakın yine söylüyoruz; Kamu harcama öncelikleri değişsin. Alt yapı yatırımın yapın. 2008’de 2.2 kamu yatırımlarına pay ayrıldı. Bu pay çok düşük. Bunu 1.8’e düşürdüler. Halbuki tam tersini yapmak lazım. Bu durum 3.5 katrilyonluk kaynak kaybı yaşadı. Otomotive dayalı tüketim mallarında alınan KDV 6 ay kaldır. Orta vadeli yeni bir mali program ilan et. Türk Lirası aşırı değerli olmaktan çıkarılsın ve Maliye politikasına esneklik getirilsin. Başbakan 'TL’yi değerli kılacağız' diyor. Türk Lirası’nın değeri zaten 3’te 1 oranında gitti. Bir garanti fonu oluşturulsun, bu fondan yararlanan işçisini çıkaramasın. Vergi ve stopaj derhal 10 puan indirilsin dedik. İşsizlik fonunun imkanları daha ciddi değerlendirilsin dedik. Bu kamuoyunda çok güzel bir şekilde yer buldu. Ama birden bire başbakan üslubunu bozdu ve 2 gün sonra çok yakışıksız bir üslupla bu yaklaşıma cevap verdi. ‘Sana ne? Siz kim oluyorsunuz da yaklaşım sergiliyorsunuz?’ dedi. Bunun üzerine ben de Başbakana bir üslup ayarlaması önerisi getirdim.”

-“BAŞBAKAN TELAŞLANDI”-

CHP lideri Baykal, önerdiği üslup ayarlamasının yararlı olduğunu da belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:
“Şimdi Başbakan bundan telaşlandı 'Ben Başbakanım. şimdi cevap vermeyi uygun görmüyorum' dedi. Ben de bundan memnun oldum. Başbakan kırıcı bir üslupla şiddeti, nefreti ortaya koyan bir anlayışla cevap veriyor. Bu nerde görülmüş? Saygı görmek istiyorsan saygı göstereceksin. 'Maganda üslubu Başbakana yakışmıyor'dedim. Şahsıyla ilgili değil, üslubu ile ilgili konuştum. Bir şey yaptı mı cevabını alır. O bize neler söyledi ben kılımı bile kıpırdatmadım. Başbakan neler söyledi kısa bir hatırlatma yapıyorum. Bunlar 'mezhepsiz' dedi. Yerli yersiz 'alçaktır, şerefsizdir' dedi. Bana 'kırk fırın ye öğren de gel' dedi. 'Siyasi ahlaktan uzak bunlar' dedi. 15 Şubat’ta Sinop’ta bir açılışta AKP’li bir görevliye bana şimdi küfrettireceksiniz dedi. Askerlik yan gelip yatma yeri değil, çiftçiye 'ananı da al git' dedi. ‘Çiftçinin durumu ne olacak?’ diyen vatandaşa, bu millet size mi çalışacak dedi. Bir gazeteciye ‘ya sev ya terk et’ dedi. ‘Oraya üç nokta koyuyorum’ dedi. Bu üsluba maganda üslubu demekten daha doğal ne olabilir? Başbakan beni 4 defa mahkemeye verdi. Mahkeme 4’ünü de reddetti. Birinde yalan söylüyor, diğerinde sahtekarlık yapıyor dedim. Mahkeme reddetti. Bizim anlayışımıza göre kendine güvenen insanlar kamuoyunun takdirine saygı duyar. Biz öyle yaptık bu güne kadar hiç mahkemeye vermedik. Ancak Başbakanın bir üslup tartışması açması da demokrasimiz açısından önemlidir. Daha sorumlu davranma ihtiyacı duyar, bu ona bir ders olur.”

-“OLUMSUZ GİDİŞİ MİLLET DURDURUR”-

Türkiye’de demokrasinin sorgulanması gerektiğini ve özgürlüklerin kısıtlandığını söyleyen Baykal, “Savcılarımız 7 yıl öncesinden daha bağımsız değildir” dedi. Bireysel hak ve özgürlüklerin tehdit altına girdiğini, telefon dinlemelerin başladığını belirten Baykal, “Biz bu çağdaş gidiş değildir diye feryat ediyoruz. Şimdi çeşitli çevreler tarafından bunun takdir edildiğini görmek beni mutlu ediyor” diye konuştu.

Erdoğan’ın ‘Ağaç kesenin biz de başı kesilir’ sözünü de değerlendiren Baykal, “Böyle diyor. E arkadaş sen ağaç kesmekten 10 ay mahkum oldun” şeklinde konuştu. Baykal, milletin dışında Türkiye’yi bu olumsuz gidişten kurtaracak hiçbir başka güç kalmadığını da belirterek, “Çıkış milletin kendi öz iradesi ve kararıdır. Önümüzdeki seçimlerde verilecek oylar sadece yerel yönetimleri daha dürüst, daha bilgili bir kadronun eline taşımayacaktır, bu olumsuz gidişe de dur deme şansını getirecektir. Ben vicdan sahibi herkesten bu gidişe dur denilmesi için elinden gelen her şeyi yapmalarını istiyorum” dedi.

Haberin Devamı