Gazete Vatan Logo

'Ölsem de konuşmam'

Ahmet Necdet Sezer kızlarının Eximbank’taki görevlerine son verilmesiyle ilgili konuştu: Ne kimseyle konuştum, ne başka bir şey yaptım. Hiç kimseyle de hiçbir şey görüşmedim. Ölsem de konuşmam zaten.

10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in büyük kızı Zeynep Kısacıkoğlu ile küçük kızı Ebru Akbatur’un Eximbank’taki görevlerine son verilmesinin yankıları sürüyor. Ahmet Necdet Sezer'in olayla ilgili yakın çevresine, "Ne kimseyle konuştum, ne başka bir şey yaptım. Hiç kimseyle de hiçbir şey görüşmedim. Ölsem de konuşmam zaten." dediği öğrenildi. Milliyet gazetesinden Serpil Çevikcan olayın perde arkasını açıkladı.

İşte o yazı:

10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in büyük kızı Zeynep Kısacıkoğlu ile küçük kızı Ebru Akbatur’un Ankara’da kalmak istemeleri nedeniyle, İstanbul’a taşınan Eximbank’taki görevlerine son verilmesi dün en çok konuşulan haberlerin başında yer aldı.

Zeynep Kısacıkoğlu, ODTÜ İşletme bölümü mezunu. 20 senedir Eximbank’ta çalışıyordu. İktisat tahsili yapan Ebru Akbatur ise 18 senedir. Her ikisi de iş hayatlarına Eximbank’ta başladılar ve öyle devam ettiler.

Zeynep Kısacıkoğlu, Eximbank’ın Teftiş Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Mustafa Kısacıkoğlu ile evli. Mustafa Kısacıkoğlu, 2007 Genel Seçimi’nde, CHP’den Ankara 1. Bölge milletvekili adayıydı. 7. sırada olduğu için seçilemedi. Ebru Akbatur’un eşi Hakan Akbatur ise uzun süre Bilkent Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı. Şu anda serbest çalışıyor.

Bir hafta kadar önce merkezini İstanbul’a taşıyan Eximbank, çalışanlarına “İstanbul’a gidecek misiniz” mealinde bir soru soruyor.

Pozisyonu gereği İstanbul’a gitmek zorunda olanlar zaten büyük ölçüde gidiyor. Bunların içinde Zeynep hanımın eşi Mustafa bey de var. Çünkü Teftiş Kurulu Başkanı. Eximbank Genel Müdürü Hayrettin Kaplan’ın dün internete yansıyan açıklamalarına göre, Zeynep Kısacıkoğlu’nun görevli olduğu “sigorta” birimi ile Ebru hanımın görevli olduğu “kredi takibi” birimi İstanbul’a taşınıyor. Bu nedenle Kaplan, her iki isim için de uygun pozisyon olmadığını savunuyor.

ÇOCUKLARINI DÜŞÜNDÜLER

Edindiğim bilgilere göre, Zeynep ve Ebru hanıma Eximbank yönetimi, “İstanbul’a gelecek misiniz?” diye uzun bir süre önce soruyor. Her ikisinin de ikişer çocukları var. Ankara’da Tevfik Fikret’te okuyorlar. Ebru hanımın eşi Hakan bey de Ankara’da çalışıyor. Zeynep hanım eşi zorunlu olarak İstanbul’a gidecek olsa da çocuklarının eğitim durumunun da dayatmasıyla Ankara’da kalmak istiyor.
İkisi de İstanbul’a transfer olmak istemediklerini bir dilekçe ile yönetime bildiriyorlar. Gerekçelerini de iletiyorlar. Bu dilekçeler uzun bir süre tutuluyor. Ardından bir daha dilekçe talep ediliyor. Zeynep Kısacıkoğlu ve Ebru Akbatur ikinci kez aynı içerikteki dilekçelerini sunuyorlar. Ardından kısa bir süre sonra iş akitleri feshediliyor. Bu yaklaşık 40 gün önce oluyor.

LİSTEYE GİREMEDİLER

İş hayatlarının tamamını Eximbank’ta geçirmiş iki iş kadınının akitleri feshedilirken, başka iddialar dikkati çekiyor. Örneğin; yeni işe alınmış, 20 günlük, 10 günlük elemanların, aralarında bekarların da olduğu kimi isimlerin Ankara’da kalmalarının sağlandığı konuşuluyor. Ancak, 10. Cumhurbaşkanı Sezer’in kızları bir şekilde Ankara’da kalan 46 kişilik listeye giremiyor. Üstelik, Zeynep hanımın da Ebru hanımın da emeklilikleri hizmet olarak dolmasına karşın, yaş olarak dolmadığı için emekli maaşı bağlanamayacak durumdalar.

DUYULMASIN DİYE UĞRAŞTI

Özeti bu olan olayın ortaya koyduğu gerçeklere, Türkiye’nin hiç de alışkın olmadığı bazı davranış biçimleriyle bakmak gerekiyor.
Her şeyden önce Zeynep Kısacıkoğlu ile Ebru Akbatur Eximbank’a yaşlarının yarısı kadar hizmet vermişler. Bunu yaparken, babalarının cumhurbaşkanı olması nedeniyle ne aniden bürokrasinin zirvelerine tırmanmışlar ne de servet sahibi olmuşlar. Bugün, sokaktaki vatandaşa mikrofon uzatın, kaçı 10. Cumhurbaşkanı’nın çocuklarının ismini hatırlayabilir? Bırakın onu, Sezer’in kaç çocuğu olduğunu bile hatırlayan az olur.
Ama yakın tarihimizden başka cumhurbaşkanlarının, başbakanların çocuklarını sorun; isimler, yaptıkları işler ağızlardan hemen dökülüverir. İkincisi, işten atılmayla sonuçlanan sürecin uzunluğunu düşünürsek, bu süre içinde, Türkiye’nin 11 cumhurbaşkanından biri olan Sezer’in, mevcut hükümetle ilişkisi son derece gergin olsa da, bir imayla, bir aracıyla kızlarının lehinde bir kararı çıkarttırması çok mu zor olurdu? Ama bunu yapmıyor. Hatta, yakın çevresinden edindiğim bilgilere göre, Sezer olayın duyulmaması için çaba harcıyor. “Birinden bir şey isteyen” durumuna da düşmüyor. “Ne kimseyle konuştum, ne başka bir şey yaptım. Hiç kimseyle de hiçbir şey görüşmedim. Ölsem de konuşmam zaten” diyor.
Sezer’in, kızlarının işten atılmaları nedeniyle büyük bir şaşkınlık yaşadığını söyleyemem.
Görev yaptığı süre boyunca da, sonra da, ailesini her türlü haberin dışında tutmayı başaran eski bir cumhurbaşkanının; kartvizitleri babaları değil, kariyerleri olan iki kızının böyle bir uygulamaya muhatap olması karşısında yakın çevresine ne dediğini merak ediyor musunuz? İşte yanıtı:
“Maaşımı böler onlarla paylaşırım.”

Haberin Devamı