Gazete Vatan Logo

'Öleceksek adam gibi ölelim!'

Başbakan Erdoğan resti çekti

'Öleceksek adam gibi ölelim!'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti haftalık grup toplantısında konuştu.

Erdoğan, "3 yol var. Ya elimizle, ya dilimizle mücadele edeceğiz, ya da kalbimizle buzğ edeceğiz. Biz bu adımları atmaya mecburuz. Başta ABD olmak üzere tüm Batı, iki devletli çözüm diyor. Nerede iki devletli çözüm? Filistin’i boşaltıp İsrail’e teslim etmenin hesabı içindeler. Türkiye-Mısır-Katar olmak üzere S.Arabistan el ele vermeye mecburuz.
Güvenlik Konseyi’ndekilerin ağzına bakarak adım atacak olursak halimiz perişan. Bugün onlara yarın bize. Öleceksek adam gibi ölelim. Böyle adalet olmaz." açıklamasıyla Batılı devletlere sert mesajlar gönderdi.

Öleceksek adam gibi ölelim

İşte konuşmadan satırbaşları...

Biz cumhuriyete slogan atarak sahip çıkanlardan değiliz. Biz milliyetçiliğe hamaset yaparak sahip çıkanlardan değiliz. Biz cumhuriyetciliğe de milliyetçiliğe de rakamlar üzerinden sahip çıkıyoruz. 1 yılda yapılan ihracatı 5 saatte ulaşıyoruz.

HİZMETLERİMİZ ÖYLE BİR SAATTE ANLATILMAZ

Biz şehitlerimizin kurduğu bu ülkeye neler kazandırdığımızı anlatıyoruz. Biz de kuruluş döneminin şartlarını imkanlarını çok iyi biliyoruz. Mesele onlarca yıldır diğer iktidarların yapamadığını AK Parti'nin tek başına yapmasıdır.



Yoksa kıyastaki amacımız Kuruluş yılındaki iktidarı kendimizle kıyaslamak değildir. Cumhuriyeti muasır medeniyetler seviyesine çıkartmak bugün AK Parti'ye nasip olmaktadır biz lafını değil kendisini yapıyoruz.

CUMHURİYETE SLOGAN ATARAK SAHİP ÇIKANLARDAN DEĞİLİZ

Belki ekranlar başında izlemiş olabilirsiniz ama tekrar etmete fayda var. Geçmişte de çeşitli vesilelerle ifade ettim Osmanlı devleti 20. yüzyılın başlarında her yönden saldırılara maruz kaldı. Kurtuluş savaşımızı çok büyük mahrumiyet içinde verdik. Trablus'ta Filistin'de askerlerimiz için soğan ekmek emsalı olmayan nimet anlamına geliyordu. Sarıkamış'ta açlıkla birlikte soğukla da savaşan bir asker vardı. Yemen'de çölde nadiren rastlanan otları kaynatarak yiyen askerlerimiz vardı. Medine'de kuşatma altındaki askerlerimiz çekirge yiyerek hayatta kaldırlar. Fevzi Çakmak ordumuzun durumuyla ilgili şu çarpıcı durumu anlatıyor. Nakliye araçlarının büyük bir bölümünü Kağınılar oluşturuyor. Cepheye gelene kadar aylar geçiyor. Düşman ise denizlerle nakliye yapıyordu. Buğday kavurlarak askere veriliyordu ki buna kavurga deniyordu. Bu millet vu asker işte böyle çok zor şartlar altında vatanını savundu. Bütün bu yaşananlar bize hiç unutamayacağımız dersler verdi. Askerini giydiremeyen bir milletin bağımsızlığında söz edilemez. Gazi bu gerçeği bildiği için Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren savunma sanayinin yatırımları için fikri alt yapılar oluşturuldu. Sadece kıskançlık ve çekememezlik nedeniyle Türkiye'de büyük fikirler akamete uğratılmıştır.

GAZİ’NİN VEFATINDAN SONRA KISKANÇLIK YAPTILAR

Nuri Demirağ'ın ulaştırma alanında döneminin de ilerisindeki projeleri Gazi'nin talimatlarına rağmen dönemin öngörüsüz kifayetsiz muhterisleri tarafından önü kesilmiştir. Biz AK Parti hükümetleri olarak bu tabloyu tamemen tersine çevirdik. Yurt içinde ihtiyaç karşılama oranını yüzde 54'e çıkardık. Aynı dönem içerisinde savunma sanayisinin cirosu 4 kat arttı. Savunma sanayiinde yıllık ARGE miktarı 14 kat arttı. Bizim dönemimizde ASELSAN ve TUSAŞ dünyada en büyük 100 savunma sanayi şirketi arasına giren 2 Türk şirketi oldu. Silahlı kuvettlerimizin bütün techizat ihtiyaçlarının kendi savunma sanayimiz tarafında üretilmesi için çok önemli adımlar attık. Ülkemizde milli şekilde üretilen mini insansız hava aracı üretimine başladık. ANKA'nın tasarım ve prototip üretimi tamamlandı. İnsansız hava aracı geliştirebilen bir kaç ülke arasında yer alabileceğiz. Uzun menzilli roketler artık Türkiye'de üretilebiliyor. Türkiye'nin ilk milli savaş gemisi Milgen'i denize indirdik. Tank çıkarma gemileri de denize indirilerek görevlerine başladı.

Atak helikopteri de artık Türkiye'de üretiliyor. Seri üretime 2013'te başlayacağız. bu arada göktürk 2 uydumuzun üretimini tamamladık ve yıl sonunda onu Çin'den uzaya fırlatacağız. Geçtiğimiz dönemlerde yurt dışında yapılan uçak modernizasyonları da ülkemizde yapılmaya başlandı. F-4 ve Skorsky helikopterlerimiz de artık modernizasyonu yapılabiliyor. Biz gelmeden önce tanklar İsrail'de modernize ediliyordu ama artık Türkiye'de.

SAVUNMA SANAYİ ALANINDA BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİK

Savunma sanayi alanında bir ilki daha gerçekleştirdik. Türkiye'nin ilk milli ana muharebe tankının tasarım ve prototipinin üretimini tamamladık. 2008 yılında Altay projesinin imzasını atmıştık. Geçen hafta o imzanın ete kemiğe bürünmesine şahit olduk. Türkiye Altay projesiyle son derece yüksek teknolojileri barındıran sınırlı sayıdaki ülkeler arasına girdik. Detaylı ve zorlu test sonuçları sonrası inşallah seri üretim için zaman kaybetmeden adımlar atılacak. Milletimizin gururu olan bu projenin hayırlı olmasını Allah'tan diliyorum.

Bu millet inandı mı başarır inandık ve başardık. İnşallah bu tankları kullanma ihtiyacı hissetmeyiz. İnşallah savunma sanayimizin ürettiği silahları kullanmaya gerek kalmaz. Ancak her ihtimale karşılık biz ordumuzu geliştirmeye sulhü devam ettirmek için en güçlü şekilde harbe hazır olmaya da devam edeceğiz.

10 BAKAN ARKADAŞIM, 350 İŞ ADAMIYLA KAHİRE'YE GİTTİK

10 bakan arkadaşım ve 350 iş adamıyla Kahire'ye resmi bir ziyaret gerçekleştirdik. Bu ziyaretle yaşananlar çok çok anlamlıydı. Özellikle halk devrimi sonrası hızla toparlanan Mısır'd cumhurbaşkanı Mursi ve Başbakan Kandil'le görüşmelerimiz oldu. 27 anlaşma imzaladık. Bizim 300 girişimcimizin zaten İsrail'de yatırımı var. ve orada 53 bin kadar Mısırlı'yı iş adamlarımız istihdam ediyor. Bizim Mısır'ı yanlız bırakmamız gerekiyor. Mısır'ın iş adamlarını Türkiye'ye çekelim. Kahire Üniversitesi'nde düzenlenen konferansta farklı bir heyecan vardı. 450 bin öğrencisi 12 bin öğretim görevlisi olan bir üniversite. Gerçekten üniversitedeki heyecan görülmeye değerdi bizi de hem geçmişe götürdü hem de geleceğimizin hangi heyecan üzerine kurulkması gerektiğini de gösterdi. Bu tür gençlere sahip olursanız Tahrir'den baharın gülleri ve güzellikleri açar. Temennim odur ki Tahrir'de hep ilk bahar yaşansın.

Bölgenin iki güçlü ülkesi Mısır ve Türkiye bölgenin huzur ve refahı için birlikte çalışmaya devam edecektir. İsrail'in Gazze'ye saldırısı döneminde gerçekleşen ziyaretler ayrıca önemli. Burada bir hususun altını iyice çizmek istiyorum. Bütün dünya halklarının görmesi ellerini vicdanına koyarak bunun üzerinde düşünmesi gerekiyor. İsrail bu bölgede barışı hiçe sayarak, hukuku ayaklar altına alarak bir millete karşı etnik temizlik uyguluyor. Özgürlüğü bağımsızlığı elinden alınmış Filistinliler bu işgale bu etnik temizlik girişimlerine karşı meşru savunma hakkını meşru direniş hakkını kullanıyor. Hiç kimse İsrail savunma hakkını kullanıyor diyemez. İsrial bir terör yaratıyor. Ben BM'nin adaletine inanmıyorum. Nerede sisizn adaletiniz. Birbirinizle al birini vur öbürüne durumunuz bu. Gazze'deki son durum 155 ölü var. Çocuk kadın yaşlı 115. Yaralıya bakıyorsunuz 900. 2008'de bin 500 ölü var. Hala herkes avucunu açmış bakıyor. Egemen güçler nerede sizin adaletiniz.

ÖLECEKSEK BERABER ÖLECEĞİZ

Ülkemizde bazı köşe yazararı çıkmış AK Parti dış politikada başarılı bir proje çiziyor ama Türkiye'nin başına bir şey getirirmi diyorlar. Biz bir şeye inanıyoruz biz hakka ve halkımıza güveniyoruz. Biz bir şeyi yaparken bir diğerini de ihmal etmiyoruz. Biz bu noktada hala birileri bunu böyle yapıyor diye tribünden ileyecek miyiz? Sessiz mi kalacağız. Burada 3 yol var. Elimizle müdahale edeceğiz ya da dilimizle müdahale edeceğiz yada kalbimizle buğuz edeceğiz. Biz bu adımları atmaya mecburuz. Başta ABD olmak üzere hep şunu söylüyor iki devetli çözüm. Şu anda Filistin'i kendilerine göre teslim eetme hesabı içindeler. Biz Güvenlik Konseyi üyelerinin ağızlarına bakarak yaşamayız. Öleceksek beraber öleceğiz. Böyle barış adalet olmaz.

ŞARON'UN OĞLU BİR YAZI YAZMIŞ...

Bu sabah 100'ün üzerinde sorti yaptı Gazze'ye. Başbakanlık binasını yerle bir etti. Enkazın altında bir aileden 15 kişi kaldı. Bunlardan biri 14 yaşında çocuk ve 80 yaşında bir ihtiyar insan. Ey batı ey Amerika Ey Rusya Ey Fransa.. 81 yaşındaki yaşlı kadın ı katletmek meşru müdafa hakkını kullanmak mıdır? Nasıl meşru müdafa hakkını kullanmaktır. BM'nin güvenlik konseyinin yeniden reforma ihtiyacı var. Biz ne Almanya ne de Japonya için kendimiz için reform istemiyoruz. Okullar vuruluyor yetimhaneler vuruluyor. Hatta ambulansları vurmak nasıl bir meşru müdafa anlayışıdır. 2008'den itibaren Gazze tamamen ablukaya alındı. En temel insanı ihtiyaçların karşılanması engellendi. Bir açık hava hapishanesi. Belki bilmeyeniz vardır. Bir Tel Aviv ziyaretinde oradan da Filistin'e geçeceğiz. Orada 30 dakika araba içerisinde bekletildik. Ya ne güvneliği ben kardeşlerimin yanına gidiyorum ben sizden bir şey beklemiyorum. Bunu daha sonra ulslararası komitelerde anlattım. Siz bir ülkenin başbaknını yarım saat beklettiğinize göre kim bilir filistinlilere neler çektiriyorsunuz. Seçimi Hamas kazanınca verilen tüm destekleri çektiler ve arkasında 35 tane lideri İsrail hapishanelerine tıktılar. Hala bunlar orada yatıyorlar. unutturmaya çalışıyorlar. Aynı şeyi bize yapmadılar mı? Yardım gönüllülerini bir terör devletine yakışır şekilde saldırıya uğramadı mı? 19 yaşındaki Furkan'ın adli tıp raporunu gördüğüm zaan yakından 5 mermi onun vücuduna isabet etmiş bir tanesi de iki kaşının arasına. Ben bunu sayın Obama'ya gösterdiğim zaman görmemezlikten geldi. Sonra dosyaları istedi. Tamamen sudan bahanelerle Gazze'de masumlar alçakça katlediliyor. Bu tamamen İsrail'i katliamlarından yüreklendirmekten başka bir amaca hizmet etmez. Batılı uluslararası kuruluşlar tam 64 yıldır İsrial'in her türlü saldırısı görmezden geliniyor.

Bugün Şaron'un oğlu bir yazı yazmış Gazze Hiroşima'ya çevirlsin. Şaron bana anlattı. Dünyada en çok zevk aldığım an Filistin'de tankların üzerinde olduğum andır. buyurun şimdi kaç yıldır makineye bağlı yaşıyor ve bu köşe yazısını yazan oğlu Ehud Barak buraya geldiğinde dedim ki hiç görüştün mü? Görüştürmüyorlar dedi. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Bi dafa böyle bir yazıyı yazmak insanlık suçudur. Aynen Hiroşima Nagazaki gibi olsun. Nerede uluslararası hukuk. Ülkemdeki avukatları hukkçuları göreve çağırıyorum. Bu adam bir savaş suçlusudur.

GAZZE'DEKİLER İNSAN DEĞİL Mİ?

Gazze'dekiler insan değil mi? Filistinlilerin de insan olduğunu bu insan hakları örgütleri ne zaman savunacak? Bu zulmün insanlık dışı uygulamaların ilelelebet devam etmeyeceğini artık görmelidir. Mızrak artık çuvala sığmıyor. İsrail'in kanlı politikaları sorumsuz politikaları savunmayı geride bırakmıştır. Mısır halkının Ürdün halkının Lübnan Türkiye Irak İran Katar halkının hissiyatını dikkate almayanlar var. Orta yerde duran gerçeği çok açık ve net değiştirme ne uluslararası şirketlerinin ne de propaganda şirketleri saklayamaz. Bölge ülkelerinde hlakın sesine kulak veren iktidarlar iş başı yapıyorsa uluslarası güçler de bu insanlara kulak vermelidir.

Filistin sorunu çözülmeidkçe Filistinlilere insanca yaşam koşulları yaratılmadıkça bu bölgede kan ve gözyaşı eksik olmayacaktır. Bölge barışı adına Filistin meselesinde haklının yanında durmak ertelenemz bir durumdur. Biz Filistin'e sırtımızı dönmeyeceğiz herkes dönsede. Herkes yüzünü çevirse de biz yüzümüzü çevirmeyeceğiz. Herkes yanlız bıraksa da biz Gazze'yi kendi kaderine teslim etmeyeceğiz. Mısır'da bu iradeyi görmekten çok büyük memnuniyet gördüm. Katar'da da bu iradeyi görmekten büyük memnuniyet duydum. İşte bugün Arap Ligi Dışişleri Bakanları'nın bir kısmı Gazze'ye gidiyorlar. Raporlarını hazırlayacaklar. Bir grup gazeteci arkadaşımla Gazze'de olacaklar. Oradaki incelemelerini sürdürüyorlar. İsrail bugüne kadar şeeit edilen çocukların 84 yaşındaki ninelerin hesabı sorulacaktır.

"CHP, BU OLAYI ESAD'IN PR ÇALIŞMASI HALİNE GETİRDİ"

Suriye'de kanlı rejimin 3 aydır elinde tuttuğu bir gazeteci kardeşimizin ve bir diğer çalışma arkadaşının oradaki 3 ayı aşan çile dolu dönemleri Cüneyt Ünal için sona erdi. Fakat diğer kardeşimiz ise hala bırakılmadı. Ben buradan Cüneyt Ünal'a geçmiş olsun diliyorum. Bir kaç defa aradım kendisine ulaşamadım. elbette CHP heyetinin bu konudaki girişimi farklı şekillerde değerlendirilebilir. Biz insani her türlü girişimi saygıyla karşılarız. Esir gazeteci daha Türkiye'ye ulaşmadan Esad'la çekilen fotoğrafların Türkiye'ye ulaşması manidardır. CHP yandaş medyasının Esad'ı kuzu gibi göstermesi de manidardır. Bu olayın Esad PR çalışmasına çevrilmesi adeta bir siyasi şova çevrilmesi üzüntü vericidir.

MUHARREM İNCE’YE GÖNDERME: HANİ ESAD'IN CANI CEHENNEMEYDİ

CHP Hitler'e övgüler düzer. CHP Mussoli'ni öven bizzat İnönü eliyle faşist İtalya'ya selam gönderen bir partidir. Stalin'e yaranmak için 150 Azeri kardeşimizi kurşuna dizileceklerini bile bile Ruslar'a teslim edilen bir partidir. Gazze bombalar altındayken İsrail'e yaranmaya çalışan bir partidir. Aynı CHP 21. yüzyılın kanli diktatörü ile fotoğraf çektirmekten kaçınmamıştır. Bakın diktatör Esad'ın elinden kurtulan gazeteci 3 ay hücrede kalmış, 3 ay hapishanede battaniye üzerinde yatmış. suriye'nin eli kanlı diktatörünü cHP'yi adeta parmağında oynatarak Türkiye kamuoyuna mesaj gönderiyor. Aslanlar gibi kükreyen bir CHP'li Esad'ın canı cehenneme demişti. Bir kaç hafta sonra hatıra fotoğrafı çektirdiler. CHP'ye oy vermiş kardeşlerime bir hatırlatma yapmak istiyorum Türkiye ile Suriye arasındaki sorun kişisel bir mesele değildir. Mesele Türkiye ile Suriye'nin gayrimeşru rejimi arasındadır. CHP bu eli kanlı diktatörün yanıda olmaktan geri durmamıştır. Biz Gazze için yüreğimizi ortaya koyarken Suriye'de Şam'da kan içici bir diktatörle hatıra fotoğrafı çeken CHP'yi milletime havale ediyorum. CHP ucuz siyaset yaparak Suriyehalkı ile tesis etmek istediğimiz iş birliğini sabote etmek istemektedir. Tarih nehri boyunca Asi ehri sorun çözülmemişti bunu da çözdük. Bu kadar teşvik edici olmamıza rağmen Esad rejimi silahlarını kendi hlakına doğrulttu. Biz dün neredeysek bugün de aynı şeyi söylüyoruz. Bugün buradan bir kez daha CHP'yi Türkiye'den yana tavır koymaya davet ediyorum. suriye iyi gitmiyor artık orada Meshebi bir çatışmaya giden süreç var. CHP'yi tarih boyunca diktatörlerin nezdinde değil haklının yanında olmaya davet ediyoruz. Yarın Pakistan'ın başkenti İslamaabad'a gideceğiz. Merhum Necmettin Erbakan Hocamız'ın da kurulmasında çaba sarfettiği D-8 zirvesinde bir araya geleceğiz. Pakistan Cumhurbaşkanı sayın Zerdari'yle görüşeceğiz. Gerek ikili gerekse toplu görüşmelerimiz olacak. Perşembe günü Ankara'ya döneceğiz.

Haberin Devamı