Gazete Vatan Logo

'O politika savaş çıkarır!'

Bahçeli o sözlere yanıt verdi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan’ın “Bulunmaz Hint kumaşı mısın?” sözlerine, “Biz Hint Kumaşı değiliz, olmaya da niyetimiz yoktur. Bizim İmralı canisine pazarlık yapan, sözde çözüm limanına demirleyen ve Türk milletini çöküşe götüren hiç kimseyle görüşecek bir şeyimiz yoktur” diye yanıt verdi. Bahçeli, “Başbakan Erdoğan unutmasın ki, yaptıkları ve tercih ettiği politikaları vatana ihanet suçunu oluşturmaktadır” dedi.

'AKP'NİN POLİTİKASI SAVAŞ POLİTKASIDIR'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada AK Parti Hükümeti’nin izlediği dış politikayı eleştirerek, “AKP hükümetinin dış politikadaki hayalperest, köksüz, ezberci, başına buyruk, savruk, uçuk ve milli gerçekleri hesaba katmayan adımları ülkemizin etrafındaki tehdit dalgasını gün be gün şiddetlendirmektedir” diyerek şöyle devam etti:

“Suriye’de akan kana doğrudan doğruya taraf olarak sınırlarımızda adı konmamış bir cephe açan hükümet, geri dönülmesi çok kolay olmayacak bir karanlığa hevesle, iştiyakla ve koşa koşa girmiştir. Net olarak söylemek gerekirse, AKP’nin Suriye politikası bir savaş ve şiddet önerisidir. AKP’nin destek verdiği Özgür Suriye Ordusu, PKK’nın bir kolu olan PYD ile anlaşma yapmış ve müşterek hareket etme kararı almıştır.

'DENİZE DÜŞEN AKP ZİHNİYETİ, PYD YILANINA SARILDI'

Bize göre bu gelişme şu anlama gelmektedir. İmralı’da teröristbaşına teslim olan AKP hükümeti, Suriye’nin kuzeyinde de bu onursuzluğunu sürdürmüş ve PKK’yla sarmaş dolaş hale gelerek ittifaklık hukukunu bir kez daha tesis etmiştir. Denize düşen AKP zihniyeti, PYD yılanına sarılmış ve Türkiye’yi büyük bir yanlışın içine çekmiştir.Esad’ın gitmesi için PKK’dan medet uman bu kafa yapısı, bağımsız Kürdistan’ın çatısını kendi elleriyle inşa etmekten zerre gocunmamış ve utanmamıştır. Sınırlarımızın hemen ötesinde PYD militanları cirit atarken, AKP’nin kurdurduğu muhalif gruplar bölücü terör örgüt uzantılarıyla anlaşma metinleri imzalarken, Başbakan’ın kuru sıkı atması kimseyi inandırmaya yetmeyecektir.

'CILKI ÇIKMIŞ BİR KANLI GÖMLEKTİR'

AKP’nin kiminle yakınlaşacağını, kiminle çatışacağını, kimlerle ilişki kuracağını milli beklentiler ve başkent Ankara jeopolitiği değil de, Atlantiğin karşı kıyısı tayin etmektedir. AKP’nin dış politikası, BOP terziliğinde dikilen sömürgeleşmiş, yozlaşmış ve cılkı çıkmış bir kanlı gömlektir. Başbakan Erdoğan meğerse bunu aceleyle giymek için milli görüş gömleğini, yılanın deri değiştirmesi gibi üstünden atmıştır.”

'TÜRKMEN ÖĞRENCİLERE AKP ENGELİ'

AK Parti’nin Irak politikasını da eleştiren MHP lideri, Başbakan Erdoğan gizlemeye çalışsa da asıl amacının, Kerkük’ün Erbil’e bağlanmasını oldu bittiye getirmek ve buna karşılık Kerkük petrollerinden eşini dostunu nemalandırmak olduğunu ileri sürerek şöyle devam etti:
"Başbakan Erdoğan, elinde Mehmetçiğin, Türkmen kardeşlerimizin çıkmayacak kan lekesi bulunan peşmerge başıyla sıra gecelerinde yanak yanağa ve şen şakrak bir halde eğlenirken her şeyi unutmuş ve kendisinden geçmiştir. Şimdi de Türkmen öğrenciler AKP’nin yeni engel ve bariyerleriyle karşılaşmaktadır. Türkmen öğrencilerimize özel olarak tahsis edilen bu hak, Irak kontenjanı olarak değiştirilmiş, öğrenci seçme görevi Irak Türkmen Cephesinden alınarak Bağdat Türk Büyükelçiliğine, üniversitelere yerleştirme görevi de Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı’na verilmiştir.”


'KRAVATLI EŞKİYALAR'

İmralı görüşmelerini de sert biçimde eleştiren MHP Genel Başkanı, özetle şunları söyledi:

“Sicili kararmış bölücüler, kravatlı eşkıyalar, ihanetten sabıkalı müptezeller işbaşındadır. İmralı canisini özgürlüğüne kavuşturma, Türkiye’yi PKK’ya teslim etme izansızlığının ve ahlaksızlığının tahsildarlığına soyunan çapulcular devrededir. Biliniz ki, Türkiye kan ağlamakta, günahkârların peş peşe restine şahit olmaktadır. Biliniz ki, Türk milleti AKP kumpasıyla, AKP ihanetiyle karşı karşıyadır.Başbakan Erdoğan ile İmralı canisinin derin ortaklıkları, AKP ile PKK’nın aynı tende, aynı bedende, aynı can oldukları tüm çıplaklığıyla su üstüne çıkmıştır.”

'İMRALI CANİSİNDEN BARIŞ İNCİLERİ'

İmralı görüşmeleri tutanaklarının basına yansımasına da değinen Bahçeli, “Afişe ve ifşa edilen bu diyaloglar içinde, bizim için sürpriz veya şaşırtıcı bir şey yoktur” diyerek şunları kaydetti:

“İmralı canisinden barış incileri, çözüm formülleri, insanlık temennileri bekleyen safdiller, kararmış vicdanlar, taş kalpliler ve zeka özürlüsü bedbahtlar şayet irkilmedilerse, erken gelen bu terbiyesiz, aşağılık ve kalleş sözlerle köşeye sıkıştıklarını er ya da geç göreceklerdir. İmralı canisi ve ölüm çetesi bildik ve malumlarımız olan tezlerini, planlarını ve hain amaçlarını AKP’den aldıkları destek ve gördükleri himayeyle üst bir noktaya taşımışlardır.

Bizim için, BDP’lilerle Öcalan arasındaki görüşmelerin kim ya da kimler tarafından, niçin sızdırıldığının fazlaca bir önemi yoktur. Fakat işin içinde provokatör arayanların, köstebek izi sürenlerin, siyasi dedektiflik görevini deruhte edenlerin, savunmaya geçerek karşı tarafı suçlayanların ve sabotörler işbaşında diyerek ön almaya çalışanların bu sızmada topyekun parmağı olduğu bariz gerçekliktir. AKP zihniyeti, Oslo’dan sonra tekrar iş üstünde yakalanmış, siyasi şerefini, siyasi kalitesini ve siyasi ahlakını tam olarak İmralı’nın köhneliğine gömmüştür.

'BDP DERİN KULAK ARIYORSA'

Eğer gerçekten de AKP suçlu arıyorsa BDP’ye, BDP derin kulak arıyorsa AKP’ye bakmalıdır. Siyasetin bu iki şer cephesi, iblisin bu iki yeryüzü müdavimi Türk milletine psikolojik operasyon tezgahı kurmuş, kamuoyu algısını yönetmek için beraberce kaynattıkları bölücülük kazanına varlığımızı ve hayat haklarımızı atmışlardır. Öcalan’ın hezeyanlarını yayımlayan gazeteye yönelik olarak Başbakan’ın kullandığı argo ifadeler aslında suçüstü basılan bir zanlının telaş ve çırpınışıyla eşdeğerdir. Bize kalırsa, Başbakan Erdoğan ‘Batsın böyle gazetecilik’ diyerek havanda su dövmeyi bırakmalı, ille de batacak ve yerin dibine geçecek birisini arıyorsa tez elden aynanın karşısına geçip BOP’çuluktan simsiyah kesilmiş yüz hatlarına dikkat kesilmelidir. Yeri gelmişken, Başbakan’ın ağır hakaretlerini sineye çekip ‘Üstümüze almıyoruz’ diyerek alttan alan ve tarafsız, objektif, sorumlu basın ahlakını savunmaktan uzaklara düşenleri esefle karşıladığımızı da belirtmekte yarar görüyorum."

'AKP'Yİ TOPAÇ GİBİ ÇEVİRİYOR'

Bahçeli, Öcalan'ın AK Parti'yi "topaç gibi çevirdiğini, kum torbası gibi görerek türlü manevralarla kendisine bağladığını" savunduğu konuşmasında, "Gelişmeler bize, Başbakan Erdoğan’ın Abdullah Öcalan’la siyam ikizi haline geldiğini, aynı tarlanın mahsulü olduğunu hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlamaktadır. Şu işe bakınız ki, AKP dümeni kırılmış metruk bir tekne gibi oradan buraya, şuradan oraya savrulmakta, bölücü terörün kıyılarında umut arayacak kadar dengesizliğin, densizliğin ve acziyetin dibini boylamaktadır" dedi.

'BAŞBAKAN NEYİN PAZARLIĞINI YAPMAKTA'

Bahçeli, "Öncelikle şu hususun altını kalın olarak çiziyorum ki, Başbakan Erdoğan İmralı canisinin BDP’lilere hezeyanlar içinde açıkladığı düşüncelerin neresinde kendisine bir rol biçmektedir? Bu kepazeliklere onay vermiş, bu şerefsizliğe destek sağlamış mıdır? Başbakan Erdoğan İmralı canisiyle neyi görüşmekte, neyin pazarlığını yapmakta, neleri vaat etmektedir?" diye sorarak, "14 yıl evvel mevta olmuş, kadavra haline dönmüş, sinmiş, bitmiş, İmralı kodesine tıkılmış bir katili, tekrar Türk milletine ve devletine diklenen ve kafa tutan cürete getiren esas amil Başbakan’ın kapalı kapılar arkasında verdiği umutlar mıdır?” ifadelerini kullandı.

'TÜRKİYE’Yİ YEM OLARAK SIRTLANIN ÖNÜNE KOYMUŞTUR'

Başbakan ve hükümetin kanlı teröristle Türk milletini masaya yatırdığını savunan Bahçeli, “Ve Türkiye’yi yem olarak sırtlanın önüne koymuştur” diyerek şöyle devam etti:
“Başbakan ve canibaşı benzer kavramlarla, benzer fikirlerle ve süreç diye başlatılan sözde çözüm vasıtasıyla tam bir yıkım ikizi haline gelmişlerdir.

İmralı, Başbakan’ın göz yummasıyla teröristbaşının yeni karargâhı haline dönmüştür. Başbakan Erdoğan ile İmralı canisi müzakere yapa yapa benzeşmişler, birbirlerinden etkilenmişler, aynı düşünce kirine bulaşmışlardır.

En sonunda İmralı canisi de anayasa hazırlığına İmralı’dan müdahil olmuş ve tekliflerini TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na ulaştırmak üzere ulaklarına vermiştir. Görüldüğü kadarıyla AKP, PKK ile anayasa yapmak amacıyla kolları sıvamıştır. Acaba TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek bunlara ne diyecektir?

Yapılan hesaplar, içine girilen ihanet ilişkileri Başbakan Erdoğan’ın başkan olmasına, Öcalan ve militanlarının genel afla özgür kalmalarına kadar hız kesmeyecektir. Bu çerçevede özerk Kürdistan AKP iktidarda kalırsa gözle kaş arasında inşa edilecek ve Kürt kökenli kardeşlerimizin iliği kurutulacaktır.”

CHP’YE ELEŞTİRİ
CHP’yi de sert sözlerle eleştiren MHP Genel Başkanı, "Ana muhalefet partisi CHP’nin de ne dediği, ne söylediği ve nerede durduğu belli değildir” dedi. Bahçeli, şöyle devam etti:

“CHP Genel Başkanı süreç denilen çöküş ve çözülme sürecine negatif yaklaşmadıklarını, ama bilgi alamadıklarını şikayetle belirtmektedir.Ana muhalefet partisi lideri ayrıca, ‘Neden ben yokum, ne konuşuyorsunuz bana da söyleyin, kredi verdim, paylaşın, şeffaf olun’ türünden sözlerle rol kapmak derdine düşmüştür. AKP-CHP-BDP-PKK yapılanması, aslında Sevr masasının dört bacağı, bölünmenin dört gözü, yıkım ve çözülmenin dört ası olarak durmadan zehir kusmakta ve milletimize pusu kurmaktadır.”

'SENARYOLAR DAHA MALİYETLİ'

“Bize göre, cinayet örgütünden insanlık adımları beklenmemeli, Nevruz vadeli dillendirilen senaryoların daha maliyetli olarak milletimize fatura edileceği, terör örgütünün asla silah bırakmayacağı anlaşılmalıdır” diyen MHP lideri, “Kandan geçinen, kayıplarımıza neden olan ve Türkiye’yi küresel ölüm karaborsasında satışa çıkaran Başbakan ve hükümetidir”

'BİZ HİNT KUMAŞI DEĞİLİZ'

Başbakan’ın “Hint kumaşı” ve "randevu" konusundaki sözlerine de Bahçeli şu yanıtı verdi:

“Doğrudur, biz Hint Kumaşı değiliz, olmaya da niyetimiz yoktur. Bizim İmralı canisine pazarlık yapan, sözde çözüm limanına demirleyen ve Türk milletini çöküşe götüren hiç kimseyle görüşecek bir şeyimiz yoktur. Başbakan tercih hakkını kullanmış ve teröristbaşıyla randevulaşarak tarafını belli etmiştir.

Bunun için bizimle görüşecek, konuşacak ve iletecek bir şeyi de kalmamıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi Hint kumaşı değildir, ama Başbakan’ın panzehiri, bölücülük mikrobunun aşısı, terörün hasmı, kardeşliğin aşığı, huzurun bekçisi, istikrarın gözcüsü, gerçek barışın sözcüsü ve Türk milletinin ta kendisidir.

İmralı karanlığında yönünü kaybedenler, Kandil kuyusuna atlayanlar bizi anlayamaz, bizimle boy ölçüşemez. Terör postacılığına kadar işi götürenler bizimle aynı hizada ve seviyede bulunamaz. Mardin’de milliyetçiliğe ve Türklüğe küfür edip, Balıkesir’de tek millet diyerek münafıkça çark edenler bizimle buluşamaz, bizimle herhangi bir şey paylaşamaz. Çünkü biz Milliyetçi Hareketiz, zikzak çizenlerden, patinaj yapanlardan, kötülüğün çukuruna, karambolun kucağına, kimliksizliğin uçurumuna düşenlerden ve yaşarken siyasi ceset haline gelenlerden hamd olsun olmadık, asla da olmayacağız. Başbakan konuşmalıdır. Başbakan cevap vermelidir. Başbakan yüreği ve cesareti varsa susmamalıdır.

Başbakan Erdoğan kimin namına, kimlerin hesabına çalışmaktadır?Görevli olarak milletimizin içine mi sızmış, manevi değerlerimizi istismar ederek, yüce dinimizin buyruklarını siyasi malzeme yaparak gözleri mi boyamıştır?AKP’nin Türk ordusuna düzenlediği operasyonlar PKK’ya ve İmralı canisine verilmiş bir sözün mü gereğidir?
BDP’lilerin emirle başlattıkları mektup trafiğine eskortluk yapan, PKK’yı sözde çözüm sürecine monte eden, bölücülerin Türk milletini kundaklamasına seyirci kalan bir siyasi iradenin Türk milletini temsil ettiğinden bundan sonra nasıl bahsedilecektir?

Başbakan İmralı canisiyle ortaklık kurup, gemiciklerden oluşan filolarını bir bir denizlerde yüzdürürken hiçbir mesele yoktur da, şehit ve gazilerimiz acılarını paylaşmak ve seslerini duyurmak maksadıyla yasal dernekler kurunca mı sorun olmaktadır?

Kandil’e giden bölücüler mal bulmuş mağribi gibi konuşmakta, en başta da PKK’nın kaçırdığı kardeşlerimiz üzerinden istismar kampanyası sürdürmektedir.
Başbakan Erdoğan İmralı’ya methiyeler düzerken, bölücü örgüt askerimizi, polisimizi ve kaymakam adayımızı kullanarak fırsatı ganimete çevirmenin kurnazlığıyla vakit kazanmaktadır.”

'İMRALI CANİSİYLE MÜZAKERELER BİTİRİLMELİDİR'

İmralı görüşmelerinin bitirilmesin isteyen Bahçeli, partisinin görüşlerini de 8 maddede toplayarak şöyle dedi:
“Her adımı Türk milletine ihanet olan, Türk devlet geleneğine aykırılıklarla malul bulunan ve açıkça da anayasal suç haline gelen sözde barış ve çözüm süreci derhal kesilmeli, İmralı canisiyle müzakereler bitirilmelidir.

Dış politika uygulamaları süratle gözden geçirilmeli, komşu ülkelerin siyasi birliğini ve toprak bütünlüğünü savunan ve koruyan, milli menfaatlerimiz doğrultusunda yeni bir dış politika konsepti kurgulanmalı ve kurulmalıdır.

Uluslararası hukuka aykırı şekilde, Irak’ın kuzeyinde yuvalanan başta Mahmur olmak üzere bölücü örgütün tüm kampları dağıtılmalı, Birleşmiş Milletler nezdinde lobi çalışmaları ve diplomatik girişimler yoğunlaştırılmalı, Kandil imha edilmeli, gerekirse bölgesel aktörlerle işbirliği halinde terör sorununun üzerine gidilmelidir.
Sınır güvenliğimiz her düzeyde ve tam olarak sağlanmalıdır.
Bölücü örgüt mensupları silahlarını ön şartsız güvenlik güçlerimize teslim etmeli ve militanlar Türk adaletine teslim olmalıdır.

Yeni Büyükşehir Kanunun, belediye sınırlarını il sınırı olarak düzenleyen hükmü iptal edilmelidir.
Anayasa çalışmalarında milletimizin birliğini, kimliğini, dilini sakatlayacak, devletin idari düzenini bozacak her türden düzenleme reddedilmelidir.

Bölücülükle mücadele eylem planı hazırlanmalı, terörün insan, mali ve finansal kaynakları kurutulmalı ve eylem sahaları yok edilmelidir.”

'VATANA İHANET SUÇU'

“Başbakan Erdoğan unutmasın ki, yaptıkları ve tercih ettiği politikaları vatana ihanet suçunu oluşturmaktadır” diyen Bahçeli, “Böyle giderse kendisi ve hükümeti mutlaka hain damgasıyla damgalanacak ve Türk milletine hesap vermekten kaçamayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
“Çözülme ve bölünme sürecine”, çözüm ve barış kılıfı geçirildiğini belirten Bahçeli, şöyle dedi:

'RAHMANİ DEĞİL ŞEYTANİDİR'

“AKP ve kol kola girdiği bölücü şebekenin dili;Rahmani değil, şeytanidir.Birlik ve beraberliğe çağrı değil, kavgaya ve bölünmeye davettir.Çözüme değil çöküşe, barışa değil batışa ve bitişe neden olacaktır.Bunun için Milliyetçi Hareket Partisi AKP’nin sözde çözüm sürecine tümüyle karşıdır, ihanete direnmeye kararlıdır, her şeyiyle milletimizin yanındadır ve var gücüyle de melanetin aşamayacağı milli siper olmayı sürdürecektir.”

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

Konuşmasında 8 Mart Kadınlar Günü'ne de değinen Bahçeli, "Son yıllarda kadınlarımızın muhatap olduğu ve bizleri son derece kaygılandıran insanlık dışı muamelelerin tamamen yok edilmesi için başta siyasi sorumluluk sahipleri olmak üzere herkes üzerine düşeni eksiksiz yerine getirmelidir.Bu vesileyle her şeyin en güzeline layık olan Türk kadınının, Türk analarının Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, hepsine en iyi dileklerimle birlikte saygılarımı sunuyorum" diye konuştu.

Haberin Devamı