Gazete Vatan Logo

'Nazım Hikmet' tartışması!

Ankara’da bir caddeye ünlü şair Nazım Hikmet’in adının verilmesi önergesi tartışma yarattı

Başkan Melih Gökçek, “Mustafa Kemal’e hakaret eden bir şair” olduğu gerekçesiyle karşı çıktı. CHP üyeleri ise uluslararası bir şair olan Hikmet’in polemik konusu yapılmaması gerektiğini söyledi

ANKARA - Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Nisan ayı toplantısında, CHP grubunun ünlü şair Nazım Hikmet Ran’ın adının bir caddeye verilmesine ilişkin önergesi ele alındı. CHP Grup Başkanvekili Fazıl Güleken’in, önergesine karşı çıkan Başkan Melih Gökçek, Çankaya’da zaten “Şair Nazım” adını taşıyan bir sokak bulunduğunu, sokağın adının “Şair Nazım Hikmet” olarak değiştirilebileceğini kaydetti. Önergenin yeni haline itiraz eden CHP grubu ise, ünlü şairin adının sokağa değil, bir caddeye verilmesinin daha uygun olacağını söyledi.

‘Neden Şair Nazım’

Görüşmeler sırasında söz alan Büyükşehir Belediye Meclisi İsimlendirme Komisyonu Başkanı Ahmet Tunç, Şubat 1994’te Çankaya Belediyesinin, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin onayıyla Çankaya’da bir sokağa “Şair Nazım” adını verdiğini anımsatarak, şunları söyledi: “Tarih çok enteresan. CHP iktidarda, Büyükşehir ve Çankaya belediyeleri CHP’de. O dönemde ‘Şair Nazım’ olarak koyan CHP, bugün ’Hikmet’inin konulmasını bizden istiyor. Hikmetinden sual olunmaz, şimdi eksikliği tamamlamak bize düşüyor. Hem hükümettesiniz hem belediye sizde. Neden ’Hikmet’ini de koymadınız? Elimde bir gazete kupürü var. 12 Temmuz 1951 tarihli Cumhuriyet gazetesi. Gazetede Hikmet ile ilgili hoş olmayan ifadeler var. Hikmet’in Moskova’da çektirdiği bir fotoğrafını basan gazete, Hikmet için ’Bu fotoğrafı sütunlarımıza geçirirken, şair Eşref’in tavsiyesi aklımıza geliyor; resmini teksir ettirip dağıt ki millet doya doya yüzüne tükürsün’ yazmış. 1951’de yine CHP iktidardı. Demek ki ülkemizde demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerine ilişkin bayağı bir mesafe kat edilmiş ki bu karar da bize düşüyor.”

‘1951’de DP iktidardaydı’

Konuşma sırasında bazı CHP grubu üyeleri, Hikmet’in uluslararası bir şair olduğunu, onun polemik konusu yapılmasından rahatsızlıklarını dile getirerek, Tunç’a, 1951’de CHP’nin değil, Demokrat Parti’nin iktidarda olduğunu, Cumhuriyet gazetesinin de o tarihte DP’yi desteklediğini belirtti.

Salonda tartışmaların yaşanması üzerine Gökçek, önergede ısrar edilmesi durumunda, Nazım Hikmet’in “tasvip etmediği” bir şiirini internetten buldurarak, okuyacağını dile getirerek, “İnanıyorum ki siz de bizimle birlikte daha değişik düşünürsünüz. Israr ederseniz, gider o şiiri getirtir okurum. Yalnız getirttiğim zaman bir daha Nazım Hikmet diyemezsiniz, haberiniz olsun” dedi.

Kabul edilmedi

Gökçek, bir meclis üyesinin internetten bulduğu ve Hikmet’in 1920 yılında yazdığı bir şiiri okudu. Şiirde Hikmet’in Atatürk’e hakaret ettiğini öne süren Gökçek, “Ne diyorsunuz bu şiire? Ben hiçbir yorum yapmıyorum. Nazım Hikmet’in şiiri bu. Mustafa Kemal’e hakaret eden birini savunuyor, tasvip ediyor musunuz? Nazım, Atatürk’e hakaret eden bir şair. O bakımdan adının verilmesi benim ağırıma gidiyor arkadaş ama buna rağmen önerge oylanırken, çekimser kalacağım. Sizin iktidarınızda değeri sokak kadarmış, şimdi cadde kadar mı oldu?” diye konuştu.

CHP grubunun bazı üyeleri de önergesine çekimser kaldı ve önerge kabul edilmedi.

ATATÜRK’Ü BÖYLE ANLATMIŞTI!

1901-1963 yılları arasında yaşayan ‘Mavi gözlü dev’ lakaplı ünlü şair Nâzım Hikmet Ran, 1965 yılında basılan Kurtuluş Savaşı Destanı kitabında Atatürk’ü böyle anlatmıştı. Dokuz başlıktan oluşan kitabın bir bölümü şöyle:

Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki kalpaklı adam
Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu ve
gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında, birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saatı sordu.
Paşalar “Üç” dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlıyacaktı.




Haberin Devamı