Gazete Vatan Logo

'Meseleniz ağaç dikmek midir?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Rumeli Dernekleri toplantısında konuştu.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Yüz binlerce kardeşimiz evinden yurdundan ayrı kaldı. Bu bizim yüreğimizden dinmeyecek bir sızıdır. Yüz yıllar boyunca yaşadığı ter akıttığı topraklardan koparılmanın ne tür bir tarifsiz acı olduğu hepimizce malumdur. Balkanlardaki çalkantılar zaman zaman nüksetti ve arkasında büyük acılar kayıplar ve göçler bıraktı. Dünyanın en güzel coğrafyalarından olan balkanlar ağır bedeller ödedi.

Şu anda NATO müzakereleri yapılıyor. Biz bütün gayretleri göstermemize rağmen balkanlara evet diyemiyorlar. Kapıları açamıyorlar. Bunun nedeni Müslümanların NATO içinde yer almasından duyacakları rahatsızlıktır. Şimdi diyorlar biz bir Türkiye ile baş edemiyoruz, bu ülkelerin sayısı ikiye üçe yükselirse, ama yine NATO’ya almakta tereddüt ediyorlar.

Ben burada bir şey söylemek istiyorum. Balkanlarda Arnavuduyla Türküyle bir ve beraber olmaya mecburuz. Orada asla bir ayrılık olmamalı. Hep söylerim bizim İstiklal Marşı’mızın şairi Mehmet Akif. Mehmet Akif Türk müdür? Hayır. Arnavut.

“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.” diyor. Burası çok önemli.

Türkiye güçlendikçe zenginleştikçe bundan balkanlardaki kardeşlerimizin de faydalanacağından hiç şüpheniz olmasın. Bizim için İstanbulla Ankara’yla İzmir‘le Üsküp’ün Saraybosna’nın Selanik’in İskeçe’nin Kırcaali’nin Şumnu’nun inanın bir farkı yoktur.

Ben Gostivar’daki Mostar’daki Prizren’de yaşadığımı bir kenara bırakamam. Orada olan insanların bana olan aşkı ilgisi neyse benim de o insanlara aşkım ilgim heyecanım odur. Bu şehirlerde ve tüm balkanlarda yaşayan kardeşlerimin de aynı duygular içinde olduklarını yerinde gördüm.

'AMA NİYE BU KADAR GEÇ KALDINIZ'

İnşallah Priştine’nin merkezinde dev bir camiyi inşallah inşa edeceğiz. Proje hazır, süratle inşaata başlayacağız. Bunların bir aslında anlamı var. İşte buradaki kardeşlerim de oralara sık sık ziyrarette bulunsunlar. Gitsinler gelsinler. Niye? Biraz şöyle bir iki göbek geriye gittiğimizde nereden geldiğimizi bilmemiz lazım.
Kosova’nın Dragaş bölgesinde yaşlı bir amcamızın TİKA temsilcilerine söylediği sözleri paylaşmak istiyorum. Diyor ki “Hoşgeldiniz. Ama niye bu kadar geç kaldınız? 1912’den beri sizi bekliyoruz diyor”

İşte değerli kardeşlerim biz 1912’den bu yana ihmal edilmiş olan bir dönemi şu anda biz inşa ediyoruz. 10 yıldır buna çalışıyoruz. İşte Bosna’da Mostar Köprüsü’nü düşünün. Batı dünyası yıktı, biz inşa ettik. Drina köprüsünü biz inşa ettik. Camilerimizi yıktılar biz inşa ettik. Aliya ölüm döşeğindeydi, Avusturya’dan dönüyordum, haberini aldım ve dedim ki biz Sarayevo’da durduralım. Ben hastaneye gidip Aliya’yı bir ziyaret edeyim dedim.

Gittiğimden önce meğerse şuur kapalıymış. Gittim ki maşallah tanıdı ve konuşmaya başladık ve konuştukça Aliya açıldı. Ama son olarak bir şey söyledi. “Recep dedi, buralar devleti aliyenin bakiyesidir dedi. Bu topraklara uzak duramazsınız dedi. Buraya geleceksiniz, burayla bakacaksınız dedi. O bizim için çok önemli bir vasiyetti. Ertesi gün ölüm haberini aldım. Biz balkanlara Rumeli’ye uzak duramayız.

'MESELE 12 AĞACIN SÖKÜLMESİ'

Çok farklı etnik kökenlerin ve farklı mesheplerin yüzlerce binlerce kardeşlik içinde yaşadığı bir ülkemiz var. Bütün farklılıklara rağmen aynı ortak akderi paylaşan bir milletiz. Yüzyıllar boyunca çeşitli senaryolarla tuzaklara oyunlar maruz kaldık. Bölünmeler parçalanmalar yaşadık. Her seferinde birbirimize inandık. Şu anda çözüm süreci adı altında 30 yıllık terör sürecini bitiren adımlar atıyoruz. 30 yıl içinde terörle mücadeleye yapılan harcama 300 milyar doları aşmıştır. Bu adeta yeniden bir Türkiye inşaa etmektir. Hamdolsun terör meselesi konusunda önemli mesafe kaydederken akrdeşliğimizi pekiştirecek bir alan için adımlar attık. Büyük başarılar yaşadığımız bu dönemde üç beş gündür saldırılara provokasyonlara maruz kalıyoruz. Geçmişte hükümetleri kaosa çekmek isteyenlerin tertiplediği tuzakların benzerlerini şu anda da yaşıyoruz. Sokak sokak direniş çağrısı yapan ana muhalefet partisinin bu eylemleri kışkırttığını görüyoruz. Protestoysa protestonuzu yaptınız. Legal illegal. Meseleniz ağaç dikmek midir? Oradaki yayalaştırmada 12 ağacın sökülmesi meselesidir. Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde TEM'de E-5'te gördüğünüz ağaçalar bu fakirin diktiği ağaçlardır.160 civarında park Türkiye genelinde şu anda tesis ettik.

'PEŞİNİ BIRAKMADIM'

Belediye Başkanı olduğum dönemde orman alanında üniversite yapan iş dünyasının en büyük firmasına dedim ormanda niye yapıyorsunuz başka yerde yapalım dedim. Yok. Dönemin Cumhurbaşkanı geldi açılışını yaptı. Ben o zaman hapishanedeydim. Çıkar çıkmaz işin peşini bırakmadım. Gittik o araziyi kamulaştırdık ve üniversite olarak kalsın dedik. Ama bizim kiracımız oldular.

III. Selim oraya bir kışla yapmış. Biz bur kışlayı yeniden inşaa etmek ve şu andaki AKM'yi yıkmak suretiyle ve yanındaki boşluğu da değerlendirerek dev bir kültür ve opera salonu yapacağız. Biz bu adımları atıyoruz ve bir taraftan da arabaları yol altına alıyoruz. Tutturmuşlar bir AVM. Bizim kastettiğimiz AVM'yi buraya yapmanın da imkanı yok. Sadece bir kez söylenmiş olaylar üzerine karşınızda da bir muhattap yok kalkmış bu gösterileri yapıyor. Dert başka. 3 bin 500 dolardan 10 bin 500 dolara yükselen bir kişi başına milli gelir var. Bir diğer taraftan 36 milyar dolar ihracatı 150 milyar dolar olan bir Türkiye var. Şu anda IMF'ye borcu olmayan bir Türkiye var. Döviz rezervi 131 milyar dolar olmuş böyle bir Türkiye var.

Tayyip Erdoğan diktatör mü? Bu millete hizmetkar olan insana diktatör diyorlarsa ben buna diyecek bir şey bulamıyorum.


Böyle bir ekonomik güç kazanan Türkiye'nin bu gidişine dur demek isteyen mahfiller bu tür çılgınlıkların içine giriyorlar. Kendilerine göre yakıyorlar cam çerçeve. Taksim meydanında Beşiktaş'ta.. Kilit taşlarını söküyorlar cam çerçeve indiriyorlar. Bu mu demokrasi. 76 milyon vatandaşıma hizmetten başka bir derdim olmadı. Belediye Başkanlığı döneminde de bu böyleydi.O çevreciler çöp dağlarını niye temizleyemediler. O su sıkıntısını niye kaldıramadılar. Hava kirliliği vardı gazeteler maske taktırıyordu. Şu gördüğünüz Haliç pislikten geçinmiyordu. Şu gördüğünüz Sütlüce Mezbahası'ydı. Bağırsakçıların olduğu bir caddeydi. Şu Haliç'in kenarından geçmek mümkün müydü? Benim Alibeyköy'ümde Rumelili kardeşlerim oturuyor, Eyüp'te oturan kardeşlerim buraların halini iyi bilir. 2.5 milyar metre küp çamur çıkardık ve bunu taş ocaklarına taşıdık.Kardeşlerim bunların ufku falan yok bunların bundan sonra da yapacak birşeyleri yok.

Şu anda İnönü Stadyumu denilen yer Dolmabahçe'nin ahırları yerine kuruldu. Bu gün yapılan tepkiler çevrecilik amacıyla değil idolojik çerçevede yapılıyor.

Haberin Devamı