‘Klişe bir aşk dizisi çekmiyoruz’
Sercan Badur, Güllerin Savaşı dizisi ile oyunculuğunda büyük bir başarı sağladı. Psikolojik rahatsızlığı olan Cihan karakteri üzerine öyle bir oturdu ki o ağlarken onu izleyen seyirci de üzüldü. Röportaj yaparken 80 yaşındaki bir hayranı gelip sarılırken, 24 yaşındaki Badur’un ismini daha çok duyacağımızı fark ettim
Dizi hayatınıza nasıl artılar kattı?
2013 Aralık ayından beri bu proje üzerine çalışıyorum. Dizi çekimleri de Mayıs ayında başladı ve altı ay ön hazırlığı sürdü. Cihan karakteri bana çok şey kattı. Hasta bir karakterin hastalığını araştırmak çok önemliydi. O araştırma aşamasında çoğu şey tokat gibi yüzüme çarptı. Şükredecek o kadar çok şeyimiz var ki... Londra’da bir üniversitenin psikiyatri bölümünde hipoksi hastalığına dair araştırma yaptım. İstanbul’da da psikiyatri Selim Başarır ile terapi gördüm. Sanki bu hastalığa ben sahipmişim gibi. Bu hastalığın içinde obsesiflik ve paranoyaklık var. Aslında her insanın içinde var sadece sağlığımızı bozacak boyutta değil.
Sizden böyle bir adam çıkacağını tahmin ediyor muydunuz?
Hayır. Bu karakteri çalışmaya başladığım zaman Selim Beye “Bunların hepsi bende de var” demiştim. Cihan için terapi görürken bir nevi kendim için de görmeye başladım. Doktorum, “Bu sağlığına zarar vermeye başladığı noktada hastalık oluyor” demişti.
‘AŞIKKEN KISKANÇ BİR ADAMIMDIR’
Siz aşık olunca nasıl bir adam oluyorsunuz?
Obsesifim, akrep burcuyum ve kıskanç bir adamım. Ama eğlenmeyi ve mutlu olmayı çok seven bir adam olduğumu da düşünüyorum. Aşk çok güzel bir şey ama doğrusunu bulduğun takdirde. Bir anda aşık olunmaz, bir anda bütün yemeği yiyemediğin gibi. Başta hazmede hazmede ilerlersen bu serüven tadına doyulmaz bir hale gelir. Bir anda lokmaları hızlı hızlı yutarsan miden şişer, hazmedemezsin. Aşk bir anda gelmez. Kar topu gibi önce sevgi büyür.
Ben inanmıyorum söylediğine. İnsan birden aşık olur. Tutku da ondan doğar sanki...
Hemen aşık olunca o ilişki bence 3-4 ay sürüyor. Ona da aşk demenin saygısızlık olduğunu düşünüyorum. Ben uzun ilişki adamıyım. Sadık, evde film açıp, mısır patlatan bir adam. (gülüyor) Hiç öyle bir tipimde yok ama evcil bir insanım.
‘İKİZİM ÜNÜN ZARARINI GÖRDÜ’
İkiziniz de var. O yararlandı mı ünlü olmanızdan?
Zararlandı demek daha doğru olur. (gülüyor) O bayağı zararını gördü. Magazinci arkadaşlar 5-6 kez ben sanıp onun fotoğrafını bastılar. Onun özel hayatı sonuçta. Ama kardeşimin attığı adım, benim adımımdır.
Genç yaşta oyunculuk yapmak isteyenlere öneriniz nedir?
Hiçbir zaman tatmin olmayın. “Ben oldum” demeyin. Her fırsatta workshoplara katılın. Baş edemeyeceğiniz rollerde özel bir oyuncu koçu ile çalışın. Ben Cihan rolünde öyle yaptım. Hiçbir zaman hemen başarıya ulaştıklarını da düşünmesinler.
Bu meslekte iyi olmanızı sağlayan nedir?
Kendime güvenimdir aile ile beraber. Küçükken bile böyleydi. Özgüven, ego demek değil. Güven olmadığı takdirde başarının da olmayacağını düşünüyorum. Ben kendime güvenmezsem partnerim bana güvenmez... İdealist bir çocuktum ve bu mesleği tercih ettim.
Hayranı olduğunuz biri var mıydı?
Yoktu. Ama Okan Yalabık ve Demet Evgar ile oynamak isterdim...
Neden bir tiyatro oyununda sizi görmüyoruz?
Tiyatroda yer almak çok istiyorum. Ama dizi esnasında bir oyunda yer almak imkansız. Halihazırda bir oyun olsaydı dizi ile beraber gidebilirdi.
‘ARAŞTIRMALAR BENİ DE OLGUNLAŞTIRDI’
Normalde Cihan’ın sahip olduğu hastalığın iyileşme gibi bir şansı var mı?
Tıpta bir iyileşme yok. Hastalığa sahip kişi kafasında kurguladığı şekilde yaşarsa eğer bir sorun yok. Ama rutini bozulduğu zaman öfke kontrolsüzlüğü yaşayabilir.
Bu rol sanki size olgunluk katmış...
Bu kadar araştırmadan sonra çok doğal. Farkındalık zaten olgunluk demek. Hayatta birçok şeyin farkında olmadan yaşıyoruz. Eskiden daha bilinçsizceymiş hayata bakışım. Bilince varmak adamı olgunlaştırıyor.
Böyle bir karakteri canlandırdığınız için şanslı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Her şeyi yapabilecek potansiyele sahip bir karakter olduğu için Cihan da ben de çok şanslıyım. Cihan karakteri üzerinden başıma gelmedik şey kalmadı. Bunu Sercan olarak yaşamak da muhteşem. Fatih Aksoy’a da söyledim, “Bu kadar olayı başka hiçbir karakterde yaşayamam.” Kendimi deneyeceğim birçok kapı açtı.
‘DİZİNİN NASIL SONLANACAĞI BELLİ...’
Bu rol için ilk düşündükleri isim siz miydiniz?
Hiç bilmiyorum ve bunu da hiç sorgulamadım. İlk teklif geldiğinde; son sınıf öğrencisi olduğum Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuar bölümünü bitirme ve bir süre iş yapmama kararı almıştım. Fatih Aksoy’la birkaç kez daha görüştük ve kararımı değiştirdim. İyiki değiştirmişim ve iyiki bu projenin içindeyim.
Dizinin sonu belli mi?
Belli... Bizim dizi klişe bir aşk hikayesi değil. Dizi sadece Ömer ve Gülru’nun aşkını anlatmıyor. Cihan’a hasta deniliyor ama ondan çok daha hasta olan karakterler var. Gülru zaten fanatizm kurbanı, Gülfem’in başka sorunları var. Karakterlerin hepsinin psikolojik bir rahatsızlığı olduğundan öteri önümüzde başka çatışmalarda olacak.
Hayranlarınız sizinle çok rahat bir şekilde konuşabiliyor. Duvarlarınız da yok gibi...
Bunun için özel bir çabam olmadı. İçimden gelen bu. Kendilerini Tanrısallaştıran oyuncuları eleştiriyorum, arkadaş bile olmuyorum. Ben mesleğimi yapıyorum sonuç olarak. Oyuncu olduğum için kendimi özelleştirmiyorum. Geri dönüşleri karşılıksız bırakmıyorum ve bu durum çok mutlu ediyor beni. Hayranların onlarla konuşmasını yadırgayıp, rahatsız olan insanları anlamıyorum.
