Gazete Vatan Logo

"Kindar devlet istiyorlar"

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş,
”Kendileri dindar değil, niye dindar gençlik istesinler? Onlar kindar gençlik ve
kindar devlet istiyorlar” dedi.

Demirtaş, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Esenyurt’ta
yaşamını yitiren işçilere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.

Hükümetin, iş güvenliği konusunda kendisini ”sarsması” gerektiğini
belirten Demirtaş, ”Ölen 11 kişi işveren olsaydı, MüSİAD, TÜSİAD üyesi olsaydı,
milletvekili olsaydı, hükümetin, Türkiye’nin tepkisi bu mu olurdu? Cebinizdeki
para mı tepkinizin dozunu belirliyor? Bu kadar mı ahlaktan yoksun hale geldiniz?
Orada yanarak ölen 11 kuzu bile olsaydı Türkiye bu konuyu tartışmalıydı ama
AKP’nin gündeminde böyle bir şey yok. Çünkü onlar yoksullar, garibanlar” diye
konuştu.

Sivas davasının zamanaşımından düştüğünü anımsatan Demirtaş, ”Büyük
devlet Sivas sanıklarını yakalayamamıştır. Bunun 10 yılı da AKP iktidarı
döneminde geçmiştir” dedi.

Bu karara isyanını haykırmak isteyen mağdur yakınlarının, dostlarının,
milletvekillerinin; gazlarla, tazyikli sularla, coplarla ”işkenceye tabi
tutulduğunu” öne süren Demirtaş, bu olayların Başbakan’ın grup toplantısında
”demokrasi nutukları attığı dakikalarda meydana geldiğini” söyledi.

Başbakan’dan ”Sivas’ın hesabını soracağız” sözünü duymanın mümkün
olmadığını belirten Demirtaş, ”Firari sanıkları yakalamaya gelince AKP süt
dökmüş kedi gibidir” dedi.

Demirtaş, Sivas davasında sanık yakınlarının avukatlığını yapanlardan
bazılarının bugün AK Parti’den bakan, milletvekili, parti yöneticisi olduğunu öne
sürdü.

Demirtaş, ”(Sivas’ı, Uludere’yi unutalım, aman AKP yıpranmasın). Ne
kıymetliymiş bu AKP. Sizin için bu kadar kıymetliyse alın turşusunu kurun. Biz,
halkın acılarının yanındayız” diye konuştu.

Uludere olayının üzerinde üç ay geçtiğini, emri kimin verdiğinin hala
bulunamadığını belirten Demirtaş, ”Emri veren belli neyi araştırıyorsunuz? Hep
birlikte bu katliamı yaptınız. Günah keçisi arıyorlar kimse de üstlenmiyor”
dedi.

Demirtaş, özel yetkili mahkemeleri de eleştirerek, ”Asıl çete
örgütlenmesi bunlardır” görüşünü öne sürdü.


-Komisyondaki kavga-

Eğitimi 12 yıla çıkaran teklife değinen Demirtaş, şunları kaydetti:

”Türkiye’nin bütün geleceğini etkileyecek konuyu, kaba kuvvetle,
baskıyla, zorla Türkiye’nin gündeminden kaçırarak yasalaştırmaya çalışıyorlar.
Mesele, bizim açımızdan eğitim sisteminin kaç yıl olacağı meselesi değil. Herkes
kendi inancı doğrultusunda din eğitimi alsın. Çocuğunu dindar olarak yetiştirmek
isteyen ailelere bu fırsat verilsin. Genel okullarda da sadece dinler tarihi,
dinin ne olduğu bütün eşit bir şekilde arzu eden öğrenciler anlatılsın. Mesele bu
kadar basit.

Ancak bunlar 80 yıldır verilen Kemalist eğitimi kendi ideolojik
rotalarına çevirmek istiyor. İçeriği değişmedikçe 4 artık 4 olsa ne olur, 40 artı
40 olsa ne olur.

Toplumun gözünden bütün gerçekleri kaçırıyorsunuz. Bugün çocuklar
okullarda bilimsel, objektif, hoşgörüyü, sevgiyi, saygıyı artıracak eğitim
modeliyle mi, yoksa torna sistemiyle, ezberletilmiş yalan yanlış tarih, tek dile,
tek inanca yönelik bir eğitimle mi yetiştiriyorlar?

Değişmesi gereken milli eğitim modelidir. Bütün kitap ve planıyla tümden
değişmesi gerekiyor. Bu eğitim sisteminden özgür insan yetişmez.

’Dindar gençlik yetiştiriyoruz’ meselesiyle gerçekler gözden kaçırılıyor.
Muhalefet de buna bilerek veya bilmeyerek alet oluyor. Dindar gençlik
yetiştirmeyeceklerini biliyoruz. Kendileri dindar değil, niye dindar gençlik
istesinler? Onlar kindar gençlik ve kindar devlet istiyorlar.”


-Ana dil vazgeçilmez-

Demirtaş, Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulmasına yönelik açıklamaları
anımsatarak, ”(Ana dilini git okulda 10 yaşından sonra öğren) demek faşizmdir”
dedi.

Ana dilin vazgeçilmez bir talep olduğunu belirten Demirtaş, ”Türkçe
ortak değerdir. Resmi dildir. Herkes resmi dili öğrensin ama biz ana dilde eğitim
istiyoruz” diye konuştu. Demirtaş, şu ifadeleri kullandı:

”20 milyonluk bir nüfus Türkiye’de statüsüz yaşayacak, böyle bir şey
olamaz. Kürtlerin bir coğrafyası, anavatanı vardır adı Kürdistan’dır. 20 milyonu
Türkiye’de Ortadoğu’da 40 milyon nüfuslu Kürt halkı vardır. Anadili Kürtçe’dir.

Devlet, Kürtler ve Kürdistan ile hukukunu yeniden belirlemelidir. Artık
eski teoriler iflas etmiştir. Birlikte yaşam ama nasıl bir hukukla? O eşitliği
hangi hukukla sağlayacağız, onu tartışmanın zamanıdır. Bu tartışmadan kaçıp bunu
kenarından kıyısından dolaşıp, seçimlik derslerle, elmalışeker dağıtarak halkı
kandıracağım diye düşünenler aldanırlar. Geçti o dönemler. Artık bu işi eşit
hukuk çerçevesinde çözebilmenin toplumsal zemini de desteği de vardır. İş, sadece
medeni bir diyaloğa ve müzakereye kalmıştır. Burada da ısrarcığız. Bütün
sorunların çözümünün en güçlü anahtarı diyalog ve müzakeredir. Bunun kapılarını
açın, çözülmeyecek hiç bir sorun yoktur.”

Haberin Devamı