Gazete Vatan Logo

'İsyan eden halka mitingle karşılık vermek...'

Demirtaş, AK Parti'ye sert eleştiri

BARIŞ ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AK Parti'yi sert bir dil ile eleştirirek, devam eden çözüm sürecinin sağlıklı devam etmesi etmesi için hükümetin önümüzdeki bir ay içinde adım atarak, anayasal çözüm paketlerini meclise getirmesi gerektiğini söyledi.


Demirtaş, İstanbul'daki Gezi Parkı eylemlerine karşı Ak Parti'nin miting yapması ile tartışmaları kastedederek, "İsyan eden bir halka mitingle cevap vermek doğru değil"dedi.

"GÜN GELECEK ÇOCUKLARIMIZ KÜRTÇE VE ZAZACA EĞİTİM ALACAK"

BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, sanatçı Ferhat Tunç ve parti yetkilileri ile birlikte bugün öğlen saatlerinde Elazığ'ın Kovancılar İlçesi'ne giden BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yaklaşık 700 kişi tarafından karşılandı. Gösterilen yoğun ilgi nedeniyle Demirtaş ve beraberindekiler ilçe kongresinin yapılacağı Düğün salonu'na güçlükle girebildi. Kongrede konuşan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kürt varlığının artık mecburen kabul edildiğini, ancak haklarının yok sayıldığını ifade ederek, "Eskiden Kürt yoktu ama şimdi mecburen var diyorlar. Anadilinde eğitim yapamaz deniyor. Çocuğunu okula gönderdiğinde mecburen eğitimini Türkçe yapacak. 'İbadetini bile Türkçe yapacak. Ankara'dan imam göndereceğim onun gereğini yapar' diyor. Hastane, Belediye, vergi dairesinde Kürtçe konuşulamaz, Kürt kimliğiyle kendini yönetemez. 'Ben kaymakam, Vali gönderirim' diyor. 'Belediye başkanı seçse bile Valiye, kaymakama tabi olacak' diyor. Şimdi bunların hepsi aşılacak. 15 yıl sonra bunlara yine güleceğiz. Ama bugüne kadar nasıl mücadele ettiysek, yine öyle mücadele edeceğiz. Gün gelecek çocuklarımız Kürtçe ve Zazaca eğitimini alacak. Yeter ki birlik olalım, beraberlik içinde olalım. Hiçbir devlet, hiçbir hükümet, hiçbir ordu bunu engelleyemez, bundan vazgeçemeyiz"dedi. Şeyh Sait isyanına da değinen BDP lideri Demirtaş, o dönemde insanların Şeyh Said'i yanlız bıraktığı için ayaklanmanın başarıya ulaşmadığını belirterek, şöyle konuştu:

"ŞEYH SAİD'İ YANLIZ BIRAKTILAR, AMA BİZ ÖCALAN'I YANLIZ BIRAKMAYACAĞIZ"

"Şeyh Said'i yalnız bırakmasaydılar, bugün özgür olacaktık. Ama, biz Abdullah Öcalan'ı yalnız bırakmayacağız, bunu da herkes böyle bilsin. Sanıyorlar ki, '14 metrekare çukura koyduk onu yalnız bırakacaklar.' Yok öyle, omuz-omuza bir halk bilinciyle talebimizi dünyaya haykırıyoruz. Çözüm ve barış döneminde hükümetin bütün bunları duyması lazım, bütün bu halkın taleplerini görmesi lazım. Ana dilde eğitim, halkın kendi kendini yönetmesi, kimliğinin tanınması, bunların çözülmesi lazım ve çözülmesi için demokratik siyasetin önünün çılması lazım. Binlerce partilimiz içerdeyken, nasıl siyaset yapacağız?. İnsanlar konuşmaya korkarken, evlerinde akıllarından geçirmeye bile korkarken, nasıl siyaset yapacağız? Çok şükür biz korkmuyoruz ama korkanlar var. 35 milletvekilimizle ilgili 10 bin yıl hapis cezası istiyorlar. İşte bunu yapan savcılar, niye her konuşmamıza dava açıyorlar? Korksun, bir daha konuşmasın diye dava açıyor. Savcılara buradan söylüyorum; açtığınız her dava sonrasında içimden 2 def a konuşmak geliyor. Her gün 1 defa konuşacaksam, 2 kez konuşuyorum. Meclise gidiyorum fezleke göndermişlerse mikrofonu alıyorum o gün mutlaka 2 kez konuşuyorum. Çünkü korkunun ecele faydası yok."

"İSYAN EDEN HALKA KARŞI MİTİNG İLE CEVAP VERMEK DOĞRU DEĞİL"

Muhafazakar kesimlerin, "Yıllardır Kemalistler, size baskı yaptı"dediğini söyleyen BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Kemalistler'in size yaptığını, siz şimdi Kürtler'e yapıyorsunuz. Yav bu nasıl anlayıştır? Bunun değişmesi lazım, bu değişmezse kardeşçe, barış içerisinde, bir arada yaşamak çok zor. Kürd'e, Alevi'ye 100 yıldır yaptılar, engelleyebildiniz mi? Hayır. Kemalistler 80 yıldır size yaptı, engelleyebildi mi? Hayır. Hükümetin önümüzdeki 20 gün veya bir ay içinde adım atması lazım. Reform paketlerini meclise getirmesi lazım. Sokakta isyan eden halka karşı mitingle cevap vermek doğru değil, Anayasal çözüm paketlerle cevap vermek lazım"diye konuştu.

"BU ÖZEL MAHKEMELER BİR GÜN SENİ DE HUKUK DIŞI YARGILAYABİLİR"

Fırat Üniversitesi'nde okuyan öğrencilerin her yürüyüşü ve basın açıklamasına dava açıldığını burada okuyan öğrencilere onlarca hapis cezası verildiğine dikkat çeken BDP lideri Demirtaş, "Öğrenciler, her yürüyüş yaptığında, her basın açıklaması yaptığında, özel yetkili mahkemelerin zulmü altında. Her 'Kürdüm' diyen öğrenci ceza alıyor. 10 ila 20 yıl arasında ceza alıyor. Böyle adalet olur mu? Batsın sizin böyle adaletiniz de, mahkemeniz de. Onlara yargıç, hakim denilebilir mi? İstiklal Mahkemeleri neyse bunlar da aynıdır. Şeyh Said'i idam eden cellat neyse, bu mahkemeler de aynıdır. Bu mahkemeleri AKP'nin kaldırması lazım. Şu an mahkemelerin elinde ipi var, yarın öbür gün belli olmaz. Başbakana açık söylüyorum, iktidar Tayyip değildir ha. Sınırsız olan Allah'tan başka yok. Yarın senin iktidarın başbakanlığın biter sonsuz değil. Yarın özel yetkili mahkemeler seni yargılayabilir, yapabilir şakası yok bu işin. Bu özel yetkili mahkemeler seni öyle zalimliklerle yargılar ki, öyle hukuk dışı yargılar ki, o zaman dersin ki, 'ben başbakanken keşke bunları kaldırsaydım.' Son pişmanlık fayda etmeyecektir. Sen şimdi mutlusun bahtiyarsın ama gün gelir, bu devran döner, çark döner" şeklinde konuştu.


"SIRRI SÜREYA ÖNDER ENGELLENEREK CİDDİ HATA YAPILDI"

Kovancılar İlçesi'nde partisinin ilçe kongresine katılan BDP Genel Başkanı Selehattin Demirtaş, kongre çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtladı. Abdullah Öcalan'ın, BDP heyeti ve ailesinin kendisini ziyaret etmemesinden kaygı duyduğunu anlatan Demirtaş, şöyle dedi:

"Bir defa iki aya yakındır hiçbir heyetin, ailesinin gitmemiş olması bundan büyük bir kaygı duyduğunu belirtiyor. Yani kendisi dışarıyla ilişkisinin iletişiminin bu şekilde kesilmesini çözüm sürecinin ruhuna aykırı değerlendiriyor, biz de öyle öyle görüyoruz o yüzden hükümetten istediğimiz çözüm sürecinde gerçekten hızlı mesafe kat edilmesini istiyorsa avukatlarının ailesinin ve BDP Heyetlerinin rutin gidişlerinin artık düzene bağlanmalıdır."

Demirtaş, yarın hükümet ile tekrar bir temas kuracaklarını, ne yapıp ne yapmacağını göreceklerini de belirterek, "Şu anda demokratikleşme, reform konusunda Hükümetin atacağı adımlar Türkiye'de en akılcı adımlar olur, en akılcı yaklaşımlar olur bekliyoruz"dedi. İmralı'yşa giden heyette BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreya Önder'in neden yer almadığı ile ilgili bir soru üzerine BDP Genel Başkanı Demirtaş, şöyle konuştu:

"Hükümet, 2 kişinin; benim ve Pervin Budan'ın gidişine izin verdi. Normalde Sırrı Süreya arkadaşımız, eş başkanımız Gültan hanımın, başka milletvekili arkadaşlarımızın da adaya gidişinin asılında bu aşamadan sonra problem olmaması gerekiyordu. Ama bu yaklaşımıyla sayın Sırrı Süreya'yı engelliyerek çok ciddi bir hata yaptı. Mesele isim meselesi değil biz başından beri isimlere takılmadık, takılmıyoruz. Ama herhangi bir milletvekili arkadaşıma dönük bu şekilde bir yaklaşım, diyalog ve müzakere ruhuna tümden terstir. Biz bu defa 'adaya gitmeme' şeklinde bir tutum içerisindeydik aslında hükümetin bu yaklaşımı nedeniyle. Heyetimizden bir üyenin engellenmesi nedeniyeş gitmeme taraftarıydık, fakat kendi içimizde tartıştık partideki arkadaşlarımızın ağırlıklı görüşü en azından sayın Öcalan'ın bu konudaki görüşünün alınması, düşüncesinin alınmasıydı. Kendisi de bu tutumumuzu haklı buldu bir daha böyle bir yaklaşım olursa kendisi de BDP'nin kararına saygı duyacak ama, unutulmasın ki İmralı adayla tek ilişki tek bağlantı biziz. Bizim gitmememiz halinde ilişki kesilir bu da doğru olmaz. Biz bir şantaj, bir tehtit olarak bunu söylemiyoruz. Hak hukuk işletilmesi lazım. Bütün milletvekilleri Türkiye'nin bütün cezaevlerine girebiliyor ama İmralı cezaevine AKP'nin istediği milletvekilleri girebiliyor. Bu çok yanlış."

Demirtaş, görüşme sırasında Öcalan'ın Sırrı Süreya'nın neden olmadığını sorduğunu da belirterek, "Çünkü kendisini onu da bekliyordu. Heyette 3 kişi olacağını tahmin ediyordu ki oradaki yetkililere kendisi sordu 'Sırrı beyin neden gelmediğinden bilginiz var mı? diye. Onlarda hükümetin tasarrufu olduğunu belirttiler, biz de bu tutumu kabul etmediğimizi adaya gelmeyeceğimizi fakat sırf kendisiyle görüşmek ve sürece dair saygımızdan dolayı adaya geldiğimizi belirttik. Kendisi de hükümetin bu tutumunu kabuledilebilir olmadığnı açıkça belitti" dedi.

Sırrı Süreya Önder isminden çok BDP'nin bu konuda ortaya koyduğu tutuma, ciddiyetsiz, saygısız bir yaklaşım olduğunu ve bunu kabul etmeyeceklerini söyleyen Demirtaş, şöyle devam etti:

"Oraya gidecek heyet bizim yaptığımız iş neyse onu yapacaklar barış sürecine katkı sunmak için gidecekler. Ama 'ben şundan rahatsız oldum', 'bunun söyleminden rahatsız oldum', 'Şu kepçenin önüne geçti rahatsız oldum', 'Biri sert konuştu diye rahatsız oldum' olmaz. Biz mualefet patisiyiz kusura bakmasınlar böyle bir tarzda biz böyle bir çalışma içerisinde olamayız. Eş başkan olarak açık ve net söylüyorum bir kez daha böyle bir yaklaşım görürsek AKP nasıl diyalog kurmak istiyorsa kendisi yol ve yöntemini bulacak. Biz diyalog mekanizmasının parçası olmayız, süreçten kopmayız, sürece destek sunarız, saygımız var ama bu mekanizanın yürütücüsü artık biz olmayız. Başka bir mekanizma bulmak zorunda kalırlar."

Demirtaş, Gültan Kışanak ve Sırrı Süreya Önder'in İmralı'ya gönderilmemesinin Başbakan'ın tasarufunda olduğu yönündeki tartışmalari ise, "AKP'de Başbakanın dışında işler yürümez. Başbakanın onayının olmadığı hiç bir karar AKP'de hayata geçmez doğrudur"diye değerlendirdi.

Haberin Devamı