Gazete Vatan Logo

'İslamofobik bir AB'ye girmek istemeyiz'

AK Partili Suat Kınıklıoğlu, Türkiye'nin "içine dönük, kapanık, özgüveni olmayan, İslamofobik bir AB'ye" girmek isteyebileceğine inanmadığını söyledi

AK Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Suat Kınıklıoğlu, Türkiye'nin "içine dönük, kapanık, özgüveni olmayan,
İslamofobik bir AB'ye" girmek isteyebileceğine inanmadığını belirterek, "AB'nin Türkiye'nin çıkarlarına olup olmadığı konusunda bir iç tartışmaya ihtiyaç bulunduğunu" söyledi.

Kınıklıoğlu, İngiltere Parlamentosu Lordlar Kamarasında "Küresel Strateji Forumu" adlı düşünce kuruluşunun düzenlediği "Türkiye'nin Yükselen Network
Dünyasındaki Rolü" başlıklı seminere katılmak üzere geldiği Londra'da, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve diğer yetkililerle birlikte temaslarda bulundu.

Seminerde "Türkiye ile İngiltere ilişkileri" konusunda bir konuşma yapan ve aynı zamanda Türkiye-İngiltere Parlamentolararası Dostluk Grubu'nun Başkanı
olan Kınıklıoğlu, AA muhabirinin AB, Kıbrıs, Türkiye-İngiltere ilişkileri gibi konulardaki sorularını yanıtladı.

Türkiye'nin AB süreciyle ilgili olarak Suat Kınıklıoğlu, AB sürecinin hala önemsendiğini söyleyerek, "Ama AB içindeki muhataplarımızda Türkiye'nin sürekli ötelenmesi gayretinin, bizim tahammül sınırımızı zorladığını düşünüyorum"
dedi.

10 yıl önce de "Türkiye 10-15 yıl sonra AB'ye üye olur" denildiğini, bugün de "10-15 yıl sonra üye olur" denildiğini söyleyen Kınıklıoğlu, "Ben
Türkiye'nin 10-15 yıl bekleyebilecek jeopolitik sabrının olduğunu düşünmüyorum.

Türk toplumu, özellikle bugünlerde çok dar ve içine kapanık vizyon emareleri gösteren AB'ye katılmak istemeyebilir. 27 ülke karar almakta çok zorlanıyor, içine dönük, kapanık, özgüveni olmayan, İslamofobik bir birliğe Türkiye'nin
girmek isteyebileceğine inanmıyorum" diye konuştu.

Türk toplumunun "kendi iç dinamiklerini oluşturduğunu" düşündüğünü ifade eden Kınıklıoğlu, bu nedenle de "Ne pahasına olursa olsun AB'ye girmeliyiz"
yaklaşımından yana olmadığını vurguladı.

Kınıklıoğlu, AB müzakere sürecinin mutlaka devam ettirilmesi gerektiğini, ancak "özellikle Kıbrıs konusundaki samimiyetsizliğin" göz ardı edilemeyeceğini,
Türkiye'de AB'nin samimiyetini sorgulayıcı bir yaklaşım bulunduğunu bildirdi.

Suat Kınıklıoğlu şunları söyledi:
"Biz tabii ki, kendine özgüveni olan, dünyada önemli bir aktör olmak isteyen, ekonomik olarak refahını artıran bir birliğin parçası olmak isteriz. Ama bu kadar içine kapanık, İslamofobik, zaman zaman belli ülkelerde çok ırkçı
yaklaşımlar gösteren, Lizbon anlaşmasından sonra yaptıkları seçimlerle hayal kırıklığı yaratan bir birliğin, Türkiye'nin çıkarlarına olup olmadığı konusunda,
Türkiye'de önemli bir iç tartışmaya ihtiyaç var. Türkiye, belki AB meselesini, Türkiye içindeki laiklik-muhafazakarlık tartışmasından bağımsız olarak bence
tartışmalı. Türkiye toplumu bu olgunluğa sahip."


-"TÜRKİYE KİMSEYE HESAP VERMEK ZORUNDA DEĞİL"-

"Türkiye'nin Batıdan uzaklaşarak Doğuya yaklaştığı" yönünde İngiliz basınında da çıkan "eksen kayması" tartışmalarının anımsatılması üzerine Kınıklıoğlu, Türkiye'nin özellikle Orta Doğu'da ağırlık kazanmasıyla birlikte,
"bunun rahatsızlık yarattığını" düşündüğünü ve bunun ardından da Türkiye'yi sorgulayıcı ve savunmaya iten özellikle makalelerin arttığını kaydetti.

Kınıklıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben bunlara gülüp geçiyorum. Bir kere Türkiye'nin bu yeni duruşunu ve rolünü insanlar hazmetmek zorundalar. Türkiye kimseye hesap vermek zorunda değil.

Ayrıca Türkiye gibi bir coğrafyada olup da, sadece Batıyla angaje olup Doğuyu tamamen göz ardı etmek gerçekçi de değil ve böyle bir seçenek de yok. Problem şuradan kaynaklanıyor: Bizim bu sistematik yaklaşımımız sonuç almaya başladı. Bir
Türk Başbakanı, Dışişleri Bakanı çok önemli olmaya başladı.

Bazı yerlerde 'Adalet ve Kalkınma Partisi iktidardan giderse bu yaklaşım değişir' gibi bir beklenti var. Ben öyle olduğunu düşünmüyorum, Türkiye'de yeni
bir iktidar da gelse, çevre ülkelerle angaje olmak zorunda. İnsanlar 1970'li ve 80'li yıllardaki Türkiye'yi istiyorlar, yani uslu, ne denilirse onu yerine getiren Türkiye'ye arıyorlar. O Türkiye yok artık. Dış politikada kamuoyu çok
önemli, kamuoyu kararlarını dış politikada dikkate almak zorundasınız. Türkiye eskisi gibi aydın, elit zümresinin yönettiği bir ülke değil artık. Dolayısıyla
buna alışacaklar."


-ORAMS KARARI-

İngiltere'nin, Türkiye'nin AB sürecini desteklediğinin bilindiğini, hatta bu desteğin kimi zaman AB içinde tepkilere de neden olduğunu söyleyen Kınıklıoğlu, "ancak Orams davası veya başka konularda İngiltere'deki güçlü Rum lobisinin ya da PKK'lıların örgütlenmelerinin ikili ilişkileri zaman zaman sıkıntıya sokabildiğini" ifade etti.

"Orams davasının sonucu, zamanlaması, adadaki müzakere sürecini tamamen dikkate almaksızın sonuçlandırılma biçimi, Türk tarafını büyük hayal kırıklığına uğrattı" diyen Kınıklıoğlu, çünkü Orams davasıyla birlikte adadaki en büyük
sorunlardan biri olan "mülkiyet sorununun çıkmaza girdiğini" kaydetti ve şöyle
konuştu:
"Tam adada ikili görüşmeler devam ederken, adanın iki tarafında da çözüm isteyen liderler varken ve müzakereler belli bir aşamaya gelmişken böyle bir kararın açıklanması, Kıbrıs'taki kapsamlı ve kalıcı çözüm çabalarına önemli bir
darbe vurdu. Yani bir yandan AB sürecine destek veriliyor, ama bir yandan da Kıbrıs'ta çözümsüzlüğe yol açabilecek bir yaklaşım izleniyor. İngiliz muhataplarımız, 'Bunlar bağımsız mahkemeler, biz bunlara müdahale edemeyiz'
diyeceklerdir, ama İngiliz devleti zamanı geldiğinde çok mahir olabiliyor. Bunu ikili ilişkilerimizdeki olumlu ve yapıcı stratejik yaklaşıma aykırı bulduk."
Kınıklıoğlu, "Orams davasının sonucu yüzünden emlak piyasası allak bullak olmuş durumda" diyerek, "kararın, KKTC çıkarları açısından çok olumsuz bir sonuç
olduğunu, özellikle adadaki müzakere süreci olumsuz sonuçlanırsa benzer davaların açılabileceğini" kaydetti.

-"TÜRK-İNGİLİZ FORUMU KURULACAK"-

İngiltere'de kesin tarihi açıklanmasa da yaz aylarından önce yapılması planlanan genel seçimleri hangi siyasi parti kazanırsa kazansın, Türkiye'nin onunla çalışmaya devam edeceğini vurgulayan Kınıklıoğlu, seçimlerin ardındansa
parlamentolararası dostluk grubu olarak İngiltere'yi ziyaret etmeyi planladıklarını ifade etti.

Kınıklıoğlu, ayrıca bir "Türk-İngiliz Forumu" kurulması projeleri bulunduğunu belirterek, bu forumu yılda bir kez, iki ülkenin dışişleri bakanlıklarının ev sahipliğinde siyasetçilerin, iş adamlarının, entelektüellerin,
sanatçıların bir araya geleceği bir zirve haline getirmeyi amaçladıklarını söyledi.

Birçok Avrupa ülkesinin, Türkiye'nin bölgesel ağırlığını tam olarak farkında olmadığını söyleyen Kınıklıoğlu, "Bununla ilgili bir zihin değişikliğine ihtiyaç var. Bu zihin değişikliğini İngiliz tarafı tam yapabilir, Türkiye'yi buna göre muhatap alırsa bu forum başarılı olur" diye konuştu.

İngiltere'de yapılacak seçimlerde bu ülkede yaşayan Türklerin de milletvekilliğine adaylıklarını koymalarına ilişkin bir soru üzerine de Kınıklıoğlu, "Mümkün olduğu kadar, soydaşlarımızın bulundukları ülkelerde siyasal sürece katılmalarını, aktif olmalarını istiyoruz. Bu seçimlerde de mümkün olduğu kadar Türk kökenli adayın olması bizi memnun eder" dedi.

-"REHAVETE KAPILMA LÜKSÜMÜZ YOK"-

İngiltere'deki bazı lobi grupları ile faaliyetlerinin hatırlatılması üzerine de, "İngiltere bize AB sürecinde destek veriyor deyip rehavete kapılmamak lazım" diyen Kınıklıoğlu, İngiltere'de aktif olan çok lobi bulunduğunun doğru olduğunu ve bazılarının da "marjinal" olduğunu kaydetti.

Dolayısıyla kurulacak "Türk-İngiliz Forumu" fikrinin, "İngiltere ile ilişkileri sıkı ve sağlam tutma iradesinin bir ifadesi" olduğunu belirten Kınıklıoğlu, "Çünkü bizim, İngiltere bize destek veriyor deyip, rehavete kapılıp başka ülkelere odaklanma lüksümüz yok" diye konuştu.
Kınıklıoğlu, "Türkiye'nin yurtdışındaki yapılanmalarda, örgütlenmelerdenbiraz daha aktif rol alması gerektiğine inandığını" sözlerine ekledi.

Haberin Devamı