Gazete Vatan Logo

'Hayati tehlikem var'

Bir 'pardon vakası' daha...

'Hayati tehlikem var'

Japon turist Mai Kurkiharac bıçaklanarak öldürülmesi ve Hoshie Teramatsu'nun ağır yaralanması olayı ile ilgili olarak önce tutuklanıp, daha sonra ise F.U'nun suçunu itiraf etmesi üzerine salıverilen 27 yaşındaki Mustafa Volkan Dilaver, yaşadığı süreçte kilo verdiğini, saçının bir kısmının döküldüğünü söyledi.

Sürekli olarak kendisinin bu suçları işlediği yönünde baskı oluştuğunu ve daha sonra gazete ve televizyonlarda kendisinin gösterildiğini anlatan Mustafa Volkan Dilaver, “İşimden bile oldum. Hayati tehlikem var. Evden bile çıkamıyorum" dedi.

Elektrik trafoları servisinde işçi olarak çalıştığını söyleyen Mustafa Volkan Dilaver, Japon turist Mai Kurkiharac'ın bıçaklanarak öldürülmesi ve Hoshie Teramatsu’nun ağır yaralanması olayından sonra gelişen süreci anlattı. Suçsuz olduğunu en başından beri söylediğini belirten Mustafa Volkan Dilaver, “Zaten ben suçsuz olduğumu baştan beri söylemiştim. Ailem de her zaman beni destekledi. Bir tane kırmızı renkli otomobilimiz olduğu için suçlu durumuna düşürdüler. O gün ne yapıp ettiğimi de ifademde belirttim. Kimse inanmadı. Herkes 'Sen yaptın' diye sordu. Bana hiç inanmadılar. Teşhise beni tek başıma götürdüler. Sırtım dönüktü. Birden yaralı turist kadınla yüzleştik. Kadının sadece mimik hareketi vardı. Sonra tekrar sırtımı dönerek odanın dışına çıkarttılar. Turist kadın beni teşhis etmiş. Sonra da kelepçeyi koluma taktılar ve süreç başladı. Karakolda ve savcılıkta verdiğim ifadeler aynıydı. Hakkımda, gazete, televizyon ve internette yayınlanan haberlerden dolayı, olur olmaz şeyler söylemişler. Öncelikle benim tecavüz ile ilgili hiçbir suçum yok. Küçük yaşta çocuğa cinsel taciz diye yazılmış. Kesinlikle böyle bir şey de yok. Cezaevine konulma ve tutuklanma nedenini bilmiyordum. Avukatıma sorduğumda tedbir amacıyla konulduğumu söyledi. Suçsuz olduğumu yineledim ve bana inandılar. İnanmayanlar da vardı. Hayati tehlikem var” diye konuştu. Cinayetin işlendiği ve gözaltına alındığı günden bu yana hep göz önünde olduğunu söyleyen Dilaver, yaşadığı süreci şöyle anlattı: “Suçlu Mustafa’dır dediler. Suçu sabitleşmiştir dediler. Beni evden polis gözaltına aldı. Polis geldiği sırada uyuyordum. Zil çaldı ve kapıyı açtım. Polis, beni karakola götüreceklerini söyledi. Ürgüp İlçe Emniyet Müdürlüğü ’ne götürüldüm. Orada çapraz sorguya alındım. Yazılı olarak da ayrıca ifade verdim. Daha sonra Nevşehir Jandarma Alay Komutanlığı’na götürüldüm. Tekrar ifade verdim. Saçımdan tel alındı, kan verdim. Beni hiç konuşturmadılar. Bir şey sormaya kalktığımda ‘Sus’ dediler. Böyle bir suç işlendiğini söylediler. Bana ‘Sen yapmışsın’ dediler, yapmadım dedim. Olayın olduğu saatlerde ağabeyimin arkadaşıyla birlikteydim. Kız kardeşim evlenmişti. Onun fotoğraf ve video işleriyle ilgileniyordum. Erken saatte de eve gittim. Bunları da ifademde belirttim.”

Hayati tehlikem var

Adliye önüne getirildiğinde ve otomobilden indirildiğindeki izlenimlerini de anlatan Dilaver, tutuklandıktan sonra cezaevinde yaşadıklarını ise şöyle anlattı: “Adliye önünde halk yığılmış. Ailem zor durumda kaldı. Psikolojim altüst oldu. Gözaltında vücudumda alerji çıktı, saçımın bir kısmı döküldü. İlaç istedim, doktorlar ilgilenmedi. Yemek saatleri düzensizdi. Nezarette sabah kahvaltısı, akşam yemeği ile birlikte verilmişti. Aç kaldım. Öğle yemeği saatinde mahkemeye çıktım. Gece saat 23.00 sıralarında da bir somun ekmek, domates ve salatalıkla karnımı doyurdum. Cezaevinde hücreye ilk girdiğimde battaniye vardı. Tek ranza, tuvalet ve banyo aynı yerdeydi. Ufacık bir cam, hava bile alamıyorsun. Çarşaf ve yastık yoktu. Sadece battaniye vardı” Mustafa Volkan Dilaver, cezaevindeki ilk gecesinde ranzaya uzanıp başını koyduğunda tek düşüncesinin ailesi olduğunu kaydetti. Gönlünün rahat ve ferah olduğunu anlatan Dilaver, “O anlamda iyiydim. Ailemi ve arkadaşlarımı düşündüm. Çünkü adliyenin önü insanlarla doluydu. Japonlar da vardı. Cezaevi çıkışında da annem ve akrabalarım karşıladı. Evime gittiğimde, dayım, teyze çocuklarım beni karşıladı. Beni evimde yalnız bırakmadılar. Hatta oturacak yer bile yoktu, yere oturdum. Çok memnun ve mutlu oldum. Evimde olmak, ailemin sıcaklığı, anne babamın, kardeşlerim yanımda olması, yatağım beni mutlu etti. Yatağıma yattığımda kabuslar gördüm. Her şey gözümün önüne geldi. ‘Sen mi yaptın’, ‘Sen yaptın’ baskıları bana kabus oldu” diye konuştu.

YAŞANANLAR ACI VERDİ

Annesi Emine Dilaver’in kendisi için hep mücadele verdiğinin altını çizen Mustafa Volkan Dilaver, eve geldiğinde ailesinin ziyafet hazırladığını ancak kendisinin sadece çorba içebildiğini belirterek, şöyle devam etti: “Annem benim için hep mücadele etti. Adliye önündeki halk o anda aileme de zarar verebilirdi. Atılan suç, çok acı verdi. Anlatılamaz. Eline sağlık güzel bir ziyafet vardı. Makarna yapmışlar. Ben sadece çorba içtim. Zaten canım pek de bir şey istemiyordu. Bu süreçte zayıflamışım. Kilo vermişim. Pantolonlarım bol geldi. Hayat bizi zaten epey zorladı. Bu nedenle evliliği de henüz düşünmüyordum. Ben de çalıştığım yerden memnundum. Elektrik trafoları servisinde çalışıyordum. İşimden de oldum. 'Böyle ahlaksız bir insan bizim işyerimizde nasıl çalışır?' diye yorumlarda yapmışlar. Aklandıktan sonra da henüz işyerimle görüşemedim”

ANNE DİLAVER: TURİSTLER SAYESİNDE EKMEK YİYORUZ

Anne Emine Dilaver de oğlunun herhangi bir suçu olsa, kendi elleriyle cezasını verebileceğini ve kendisini yaşatmayacağını söyledi. Oğluna güveninin sonsuz olduğunu kaydeden anne Emine Dilaver, şunları söyledi: “Oğlum helal süt emmiş. Güvenim sonsuz ve yapmayacağını biliyordum. Ben çocuklarımı fakirlik içinde büyüttüm. Cezaevi önünde çok mutlu oldum. Adliye önünde savcıdan yargısız infaz edilmemesini istedim. Adalete bundan sonra güvenmiyorum. Ya hadi gerçek suçlu bulunmasaydı. F.U benim uzaktan kuzenim olur. Eğer yakalanmasaydı, benim çocuğumu kimse kurtaramazdı.” Önce vatanı düşündüğünü belirten anne Emine Dilaver, “Yabancı da olsa, turistin ekmeğini yiyoruz. Şu an üzerimizde ne varsa turistler sayesinde. Avukatımızdan Allah razı olsun. Japon halkının da başı sağolsun. Çok üzüldük. Böyle olmasını istemezdik. Turizmi de engelleyecek” şeklinde konuştu.

YARALI TURİSTİ HASTANEDE ZİYARET EDECEK

Japon turist Hoshie Teramatsu’yu hastanede ziyaret edeceklerini de söyleyen Emine Dilaver, “Önce sağlık güvencemizi alalım. Oğlumun aklandığı bilinsin. Haberleri takip etmeyenler çocuğumu rencide edebilir. Şahsen ilk ben öldürürdüm. Çocuğum nezarette veya cezaevinde ya kendine bir şey yapsaydı. Çocuğumu bulaşıkçılık yaparak asgari ücretle çok zor büyüttüm. Huzurumu dağıtan F.U Allah’ından bulsun. F.U benim canımdı. Et tırnaktık. Bunu neden yaptı anlamadım. Çocuğum için sevinçliyim” diye sözlerini tamamladı.

Haberin Devamı