Gazete Vatan Logo

‘Dağıtılmaktan korkmayın’

“Tavla pulu gibi dağıtılmaktan korkmayın, ‘Türkiye’nin her yerinde adaletle görev yaparız’ deyin”

İktidarın özel yetkili mahkemelerle baskı kurduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu hakimlere ise şöyle seslendi: “Tavla pulu gibi dağıtılmaktan korkmayın, ‘Türkiye’nin her yerinde adaletle görev yaparız’ deyin”

CHP lideri Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada yine yargı sistemine ve yargı-iktidar ilişkisine sert eleştiriler yöneltti:

KORKMAYIN: Özel yetkili mahkemeler adalet dağıtan mahkemeler değil, iktidarın sopası görevini üstleniyor. Vicdanı olan, dünya görüşü ne olursa olsun, vicdanına göre karar veren, hukukun üstünlüğüne inanan o doğrultuda çaba harcayan bütün yargıçlara sonsuz saygım var. Onlar bu ülkenin güvencesidir. Onlara sözümüz yok. Ama onlara bir sözüm var, korkmayacaksınız. ’Tavla pulu gibi bizi dağıtırlar’ denildiği zaman ’Türkiye’nin bütün coğrafyasında adaletle görev yaparız’ diyeceksiniz. Beni sürerler diye çekinmeyeceksiniz.

DİKTADA OLUR: Adalet mülkün temelidir. Bunu bileceğiz. Yani adalet devletin temelidir. Oradaki mülk birilerinin sandığı gibi bir mülk değildir. Adalet eğer kirlenirse artık orada devlet kavramını da unutmuş oluruz. Onun için diyoruz ki çağdaş demokrasilerde özel yetkili mahkemeler olmaz, dikta rejimlerinde olur. Şimdi adı özel yetkili mahkeme, daha önceki adı DGM, daha önceki adı Sıkıyönetim Mahkemesi daha öncesi adı Yassıada Mahkemesi’ydi.

HAYATINIZ KARARIR: Bu mahkemelerde imzasız bir dilekçe ile iki tane gizli tanıkla hayatınız kararır. Seneleriniz elinizden alınır. Ailelerinizle görüşemezsiniz, dava dosyanıza bakacak avukat dava dosyasına konulan gizlilik kararı ile neyle suçlandığınızı öğrenemez. Bu ülkede postmodern bir dikta yönetimi var. Bizim görevimiz de dikta yönetimine karşı mücadele etmektir.

SESİNİZİ YÜKSELTİN: Buradan ’Bize bir şey olmaz’ diyenlere sesleniyorum; ’bana bir şey olmaz’ demen için suç işlemene gerek yok. Zaten senin suçlu olup olmadığına bakılmaz. İktidar kafaya koyduysa gece yarısı gelir, evin basılır, seni alırlar içeriye. Derdini anlatıncaya kadar zaten altı ay geçer. Onun için masumlar suçlanırken, iftiraya, zulme uğrarken kimse ’ben sesimi yükseltmiyorum’ demeyecek. Nerede bir mazlum haksızlığa uğramışsa hep beraber gideceğiz, o insanlara sahip çıkacağız. Toplum olarak hukuksuzluğa, adaletsizliğe, zulme karşı duracağız ki korku tünelinden çıkalım.

DENİZ FENERİ: Bu kişiler Almanya’da yargılandı. Hakim “Bunlar piyon, asıl failler Türkiye’de” dedi. Şimdi gördük, asıl failler; savcılar. Size ne kardeşim dava açarsınız, ’Burada bir şey yok’ diye karar verseydiniz, kiminiz ya Adalet Bakanlığı’na müsteşar, kiminiz Yargıtay’a üye olurdu, terfi ederdiniz.

BAŞBAKAN’IN ARKADAŞLARI: Çürüyen bir adalet anlayışıyla karşı karşıyayız. Başbakan’ın dava arkadaşlarını, önce savcıların elinden aldılar, bununla da yetinmediler, içleri soğumadı, savcılar hakkında 11 yıla kadar hapis cezasıyla dava açtılar. Bu, hukuk camiasına açıkça gözdağı vermektir. İbreti alem için ayağınızı denk alın diyorlar. O dürüst savcılara, yargıçlara sesleniyorum; ayağınızı denk alın deseler de adalete, hukukun üstünlüğüne inancınızı sarsmayın, sarsmayın ki biz de size sonuna kadar güvenelim.

DAHA ÖNCEKİLER DİNSİZ MİYDİ?: İnsanları dindar ve dindar olmayanlar diye ayırıyor. Bu nesilden önceki nesil dinsiz miydi? Bir insanı ’dindardır’, ’dindar değildir’ diye ölçüyü, bu yetkiyi sana kim verdi, o terazi senin elinde duruyor mu, durmuyor mu? İmam Hatip Okulu Mezunları Derneği beni ziyaret etti. Onlara 1934’te imam hatip mektebinden mezun olan bir öğrencinin diplomasını hediye ettim. O yıl CHP iktidardaydı. İmam hatip okullarını, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı, ilahiyat fakültelerini kuran CHP’dir. Sen kime iftira atıyorsun?

‘Su babanın malı mı?’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. CHP Grubunu, Erzurum’un Bağbaşı beldesinde HES karşıtı eyleme katılan 17 yaşındaki Leyla Yalçınkaya ile Ayşe Güneş de izledi. Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından, Yalçınkaya ve Güneş’in yanına gelerek bir süre sohbet etti. Yalçınkaya’nın Atatürk rozet ve kolye taktığı görüldü. Yalçınkaya ve Güneş, CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan’ın yanına oturdu.

Kılıçdaroğlu da konuşmasında onların haklı mücadelesini kutladığını söyledi. Bağbaşı’ndan gelen grubun bütün siyasi görüş farklılıklarını aşarak ve bedel ödemeyi göze alarak bir mücadele yürüttüklerini belirten Kılıçdaroğlu, bu grup içindeki 86 yaşındaki Nafiye Uslu’nun gözaltına alındığını ve kötü muamele gördüğünü, yaşlı kadının kendi sözlerini aktararak anlattı. Kılıçdaroğlu, “86 yaşındaki Nafiye anayı karakola götüreceksiniz, sabaha kadar tutacaksınız, darbedeceksiniz, yerlerde sürükleyeceksiniz. Bunun adına ileri demokrasi denecek. Bu milletin vicdanına teslim ediyorum ben bunu. 86 yaşındaki bir kadını nasıl karakola götürürsünüz, nasıl darp edersiniz, nasıl sabaha kadar tutarsınız. Bunun hesabını sormazsam bu koltuklar bana haram olsun” dedi. Yapılacak HES’lerle Türkiye’nin elektrik ihtiyacının karşılanamayacağını anlatan CHP lideri şöyle devam etti: “Sen kayıp, kaçağı önlemiyorsun, göz yumuyorsun sonra gidip diyorsun ki Erzurum’a ’ Ben senin suyunu keseceğim.’ Dağıttın o su senin babanın malı değil ki. Senin tapulu malın olsa kes. Bu ülkenin malı. Bu ülkenin malı bu millete aittir. Sana ait değildir. Bu millet nasıl karar verirse karar öyle uygulanacak. Bazen düşünmeden edemiyorum, acaba biz işgale mi uğradık?. Bu nasıl bir bakış açısıdır.”

Haberin Devamı