Gazete Vatan Logo

‘Buyrun bacım CHP’ye’

Baykal'dan 'çarşaflı kadınlara' çağrı

Baykal, çarşaf eleştirilerine, “Kıyafet tüzüğü mü ilan edeceğiz? 2000’li yıllarda tek parti zihniyetini uygulayamayız” yanıtını verdi

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, çarşaflı kadınların CHP’ye üye yapılmasıyla ilgili olarak yapılan eleştirilere rest çekti. Baykal, partisinin grup toplantısında özetle şöyle konuştu:

Alacağım kardeşim: Örtünen insanları, toptan laiklik karşıtı, devlet düşmanı saplantılarını reddediyoruz. Bugüne kadar Türkiye’yi yeterince bozmuşlar. Kıyafetle siyaseti ayrı değerlendirmek lazım. Ortada bir kanun var. Bu kanun çerçevesinde isteyen istediği gibi giyinir. Yığınla insanı, gönülleri kırıp döküyorsun. Buna hakkımız var mı? Artık insanların kılık kıyafetlerinden ötürü yargılayamazsın. Bu insanların CHP’de ne işleri varmış? Alacağım kardeşim, alacağım. Bir tek kişi dahi olsa ona haksızlık etmene izin vermeyeceğim. Kıyafet tüzüğü mü ilan edeceğiz?

Şalvarlılar gelmesin mi?: Bu insanlar bir yıl önce partiye gelmek isteseler yine aynısını yapardım. O zaman gelmediler çünkü AKP’den kopma noktasına gelmemişlerdi, Deniz Feneri, yolsuzluklar yoktu. Anadolu Solu, Yeni Sol anlayışımızdan bir milim gerileme yoktur. Gelmek isteyen herkese, “Buyrun bacım” derim. Bu açılım falan değil, açılım sizin kafanızda. Siyasi hesap, oy kaygısı yok bunda. Memleketim Alanya’da şalvarlı hemşehrilerimiz var. Bu insanlara “şalvarlarınızı çıkarıp, ütülü pantolon giyin de gelin” mi diyeceğiz. O şalvar çok da rahattır, güzeldir.

Alışacaksın: Günün değerlerini kavramış bir sosyal demokrat olarak bunu yapamayacak mıyız? Bunları herkese anlatmayı başardığımız anda laikliğin güvencesi olan CHP, Türkiye’nin vazgeçilmezi olacaktır. CHP bu milletin partisidir, alışacaksınız bunlara.

‘Tek parti zihniyeti uygulanamaz’

Baykal, gruptaki konuşmasında çarşaf eleştirilerine “tek partili” yanıt verdi: “Tek parti döneminde Atatürk Bulvarı’nda kılık kıyafeti uygun olmayanlar yürüyemiyordu. Bulvara sokulmuyordu insanlar. Atatürk’le görüşmek isteyen Aşık Veysel, kılık kıyafeti uygun olmadığı için Atatürk’ü göremedi, görüşemedi. 2000’li yıllarda tek parti zihniyetini uygulayamayız.”

Baykal’ın örnek gösterdiği olay 1931 yılında yaşandı. Şair Ahmet Kutsi Tecer (1901-1967) o dönemi şöyle anlatıyor: (...) Veysel “Atatürk’tür Türkiye’nin ihyası”... dizesiyle başlayan destanı Ata’ya okumak için Ankara’ya gidiyor. 45 gün kalmasına rağmen bir türlü destanı Atatürk’e okumak kısmet olmuyor. “Ulus Meydanı’ndaki çarşıya, o zamanlar Karaoğlan Çarşısı diyorlardı. Saz teli almak için Karaoğlan Çarşısı’na yürüdük. Ayağımızda çarık. Bacağımızda şal-şalvar, şal-ceket, belimizde kocaman bir kuşak.! Polis geldi, ’Girmeyin, yasak’ dedi. ’Peki girmeyelim’ dedik. Polisi güya salmış gibi yürümeye devam ettik. Adam arkadaşım İbrahim’e çıkıştı. ’Kafadan gayri müsellah mısın? Girmeyin diyorum. Beynini patlatırım senin!’ diye çıkıştı. ’Biz çarşıdan saz teli alacağız!’ dedik. O zaman polis, İbrahim’e, ’Tel alacaksan bu adamı bir yere oturt. Git telini al!’ Gitti İbrahim teli aldı geldi. Tel taktık. Ama sabahleyin çarşıdan da geçemiyoruz. Sonunda matbaayı bulduk. ’Ne istiyorsunuz?’ dedi müdür. ’Bir destanımız var. Gazeteye vereceğiz!’ dedik. ’Çalın bakayım bir dinleyeyim!’ dedi. Çaldık dinledi! ’Çok iyi’ dedi. Yazdılar. ’Yarın gazetede çıkar’ dediler. ’Gelin de gazete alın!’ Orada bize telif hakkı olarak biraz da para verdiler. Sabahleyin gidip 5-6 gazete aldık. Çarşıya çıktık. Polisler: ’Oooo! Âşık Veysel siz misiniz? Rahat edin efendim! Kahvelere girin! Oturun!’ dediler. Fakat yine Mustafa Kemal’den ses yok. ”

90’lara mı döndü?

Prof. Dr. Ahmet İnsel (Galatasaray Üniv): “Baykal’ın bu konuşmalarını dinleyince türbanlı üniversiteli kızların ne kabahati vardı diye geçiriyor insan içinden. Bu politikanın doğal bir sonucu olarak türban sorununun çözümü konusunda adım atması beklenmeli. Baykal’ın tek parti dönemine ilişkin eleştiri yapması yeni değil. 1990’lı yılların başlarında İsmail Cem ile birlikte CHP mirasını eleştiren demokratik söylemlerde bulunuyordu. Ancak 28 Şubat sürecinde tüm bunlar rafa kaldırıldı. Maalesef 15 yıl sonra yeniden 1990’lı yıllardaki demokratik söylemlere dönebildi.

Haberin Devamı