Gazete Vatan Logo

'Bu müthiş bir zorlama!'

İnternet Andıcı davasında sanık Hulusi Gülbahar’ın avukatı Ramazan Bulut iddianamede askeri psikolojik harekat ile ilgili bir çalışma yapılmış gibi 21 sayfalık bir açıklamanın yer aldığını ifade ederek 'Yani demek isteniyor ki, Ergenekon terör örgütü psikolojik harekatı bir yöntem olarak kullanıyor, sanıklar da psikolojik harekatı kullanıyor diye aralarında fiili irtibat yani bağlantı kurulmaya çalışılıyor. Bu müthiş bir zorlamadır' dedi.

Bedrettin Dalan ile emekli Albay Dursun Çiçek’in de aralarında bulunduğu 7 sanıklı "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasının, 22 sanıklı İnternet Andıcı davasıyla birleşmesinin ardından görülen ikinci duruşmada avukatların usule ilişkin talepleri alındı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya emekli Albay Dursun Çiçek, Mehmet Deniz Yıldırım, avukat Serdar Öztürk ve birleşen dosyanın sanıkları emekli Orgeneral Hasan Iğsız, Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, Korgeneral Mehmet Eröz, Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Tümgeneral Hıfzı Çubuklu’nunda aralarında bulunduğu 15 tutuklu sanık katıldı.

Davaya ayrıca 7 tutuksuz katılırken, yakalamalı sanık Orgeneral Hüseyin Nusret Taşdeler, tutuksuz sanıklar İlhami Ümit Handan, Özel Yılmaz ile kırmızı bültenle aranan Bedrettin Dalan’ında aralarında bulunduğu 7 sanık ise duruşmaya katılmadı. Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, usül ve itiraza ilişkin talepleri aldı.
"İNTERNET ANDICI DAVASI ASKERİ MAHKEMEDE GÖRÜLSÜN"
Eski 1. Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Hasan Iğsız ve Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in avukatı Orhan Önder, Andıç belgesinin yasal olduğunu, müvekkilerinin andıçta, o dönemdeki görevleri gereği paraflarının olduğunu söyledi. Andıç davasının, İrtica ile Mücadele Eylem Planı Davası’ndan ayrılmasını talep eden avukat Önder, yetkili mahkemenin askeri mahkemeler olduğunu belirterek, mahkemenin görevsizlik ve yetkisizlik kararı vermesini istedi.

Sanık Korgeneral Mehmet Eröz’ün avukatı İlkay Sezer "Müvekkilim andıçta parafı olduğu gerekçesiyle ara yöneticilikle ve bu örgütün içinde olduğu iddia ediliyor. Andıçta parafının olması görevi gereğidir. O dönemde başka bir isim görevli olsaydı, onların parafları bulunacaktı. Dosyanın ayrılarak Ankara’da bulunan Genel Kurmay Askeri Mahkemesine gönderilmesini arz ve talep ediyorum" dedi. Ayrıca sanıklar Mehmet Deniz Yıldırım, Sedat Özüer, Mehmet Otuzbiroğlu, Dursun Çiçek, Meryem Kurşun, Alaattin Sevim’in avukatları, Andıç Davası’nın, İrtica ile Mücadele Eylem Planı davasından ayrılmasını talep etti. Ayrıca avukatlar, İnternet Andıcı davasının Ankara’daki Askeri Mahkeme’ye gönderilmesini istedi.

"ÖRGÜT ÜYESİ OLDUĞUM İÇİN TEHLİKELİ GÖRÜLDÜĞÜMDEN SPOR SALONUNA ÇIKARILAMIYORUZ"

Talep kısmında söz alan sanık emekli Albay Dursun Çiçek, "İddianamede bütün olayların Genelkurmay Karargahı içinde gerçekeştiği ve bir cuntadan bahsediliyor. Silahlı terör örgütü üyeliği ile suçlanıyoruz. Dün Silivri Cezaevi’ne sevk edildim. Silahlı terör örgütü üyesi ile suçlandığım için tehlikeli görüldüğümden spor salonuna çıkarılamıyoruz. 35 yıl bü ülkeye hizmet ettim, dağda yakalanan PKK’lıdan daha tehlikeli görülüyoruz. Yargılamanın askeri mahkemede yapılması gerekiyor. Kanunda olmayan bir suçu savcı yazdı diye kabul ediyorsunuz. bizi de ’yetkiliyiz’ diye yargılıyorsunuz" ifadelerini kullandı.

"ANDIÇ YASAL VE RESMİ BİR BELGEDİR"

Sanık Hıfzı Çubuklu’nun avukatı Ünal Güllüoğlu, İnternet Andıcı’nın emir komuta zinciri içerisinde düzenlenen resmi ve yasal bir belge olduğunu belirtti. Müvekkiline hukuk süzgecinden geçirmesi için andıcın sunulduğunu ifade eden avukat Güllüoğlu, Çubuklu’nun da andıcı paraf ettiğini söyledi. Andıcın asker kişler tarafından, askerlik hizmet ve görevleri nedeniyle hazırlandığını ifade eden Güllüoğlu, eğer ortada bir suç varsa suç yerinin askeri yargı makamları olduğunun altını çizdi. Avukat Güllüoğlu, "2 Nisan 2009’da Andıç belgesinin Genelkurmay karargah çalışmasının bir ürünüdür. Genelkurmay Başkanlığı’nın da Ankara’da olması nedeniyle yargılama yerinin Ankara olması gerekir" dedi.

Sanık Hulusi Gülbahar’ın avukatı Ramazan Bulut da iddianamede askeri psikolojik harekat ile ilgili bir çalışma yapılmış gibi 21 sayfalık bir açıklamanın yer aldığını ifade ederek, "Yani demek isteniyor ki, Ergenekon terör örgütü psikolojik harekatı bir yöntem olarak kullanıyor, sanıklar da psikolojik harekatı kullanıyor diye aralarında fiili irtibat yani bağlantı kurulmaya çalışılıyor. Bu müthiş bir zorlamadır. Sanıkların, psikolojik harekat yöntemini Ergenekon örgütünden aldığı iddia ediliyor. Eğer bu yöntemin alınma durumu varsa olsa olsa Ergenekon örgütü ordudan almış denilebilir" dedi. Psikolojik harekat yönteminin her milli savunmanın yöntemi olduğunu dile getiren avukat Bulut, "Bundan çok absürt sonuçlar çıkabilir. TSK’nın üst düzey eski yöneticileri jakoben yöntemle hareket etmişlerdir. Sizce 27 Nisan bildirisi dünya klasiklerine girecek bir edebiyat metni miydi? Siyasi müdahale ortadaydı. Bu bildiri bile daha yeni kaldırıldı. Bir yaklaşım ve bir fikri yargılamak buradaki sanıklar üzerinden olamaz" dedi.

SAVCININ MÜTAALASI: TALEPLER REDDEDİLSİN

Avukatların yaptığı talepler konusuda görüşü sorulan savcı bu talaplerin reddedilmesini istedi. Duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel Pekgüzel ret gerekçelerini de şöyle sıraladı: "Sanıklara isnat edilen suçlar sırf askeri suç suç ve askeri benzeri suç katagorisi içersinde değerlendirilemez. Fiillerin askeri bir mahalde yapılmış olması suçu askeri bir suç haline getirmeye yeterli değildir."

Savcının mütaalasını aldıktan sonra duruşmaya ara veren mahkeme kararını açıkladı. Mahkeme sanık avukatlarının taleplerini reddetti. Duruşmaya öğleden sonra devam edilmesi için ara verdi.

Haberin Devamı