Gazete Vatan Logo

'Bizim Türkiye’ye ihtiyacımız daha fazla'

‘Avrupalı liderler Türkiye’nin hızını kesti’

Avrupa’da “akil adamlar” olarak bilinen Bağımsız Türkiye Komisyonu, raporunda başta Fransa ve Almanya olmak üzere AB liderlerini Türkiye’nin üyelik sürecini rayından çıkarmaya çalışmakla suçladı. Raporda Türkiye’ye de “reformlara hız verin” uyarısı yapıldı.

Avrupa’nın önde gelen siyasetçi ve akademisyenlerinden oluşan Bağımsız Türkiye Komisyonu isimli grup hazırladığı raporda, Türkiye’ye yönelik tutumları nedeniyle Avrupalı liderlere sert eleştiriler yöneltti. İlerleme Raporu’na alternatif olarak hazırlanan ve en az onun kadar ses getiren raporda, “Fransa ve Almanya, Türkiye’ye karşı sözlerini tutmadı ve kamuoylarının isteklerine boyun eğdi” deniliyor. Dün açıklanan raporda şu ifadeler yer aldı:

* Oybirliğiyle alınan müzakereleri başlatma kararının hemen ardından bazı Avrupalı liderlerin yaptığı olumsuz açıklamalar, tam üyelik dışındaki hedefler ve müzakerelerin önüne konan engeller sürecin raydan çıkmasına neden oldu. Bunun sonucunda Türk halkının AB’ye desteği önemli ölçüde azalmış ve hükümetin ülkeyi dönüştürme konusundaki kararlılığını zayıflatmıştır.

* Bu kısır döngünün bir an önce kırılması gerekmektedir. Bu hem Türkiye’nin hem de AB’nin yararına olacaktır. Avrupa hükümetleri taahhütlerini yerine getirmeli, Türkiye’ye adil davranmalı ve hak ettiği saygıyı göstermelidir.

* 2000-2005 arasındaki dönüşümün altın çağından sonra Türkiye, reformları aynı ivmeyle devam ettirememiştir. Bu yavaşlamada AB içindeki Türkiye karşıtlığı kadar hükümeti devirme planları, AKP’ye kapatma davası ve ordunun müdahale tehdidi gibi ülke içindeki karışık gelişmeler de etkili oldu. Bu sorunlar şu anda azalmıştır. Hükümet bu aşamada reform sürecini canlandırmalı. Özellikle yeni anayasa, ombudsman kurumu, dini örgütlerin tam özgürlüğe kavuşturulması, kültürel özgürlüklere saygı ve ifade özgürlüğünün genişletilmesi konularında adım atılmalı.

* AKP, Kürt sorunu konusunda geçmiş hükümetlere oranla daha fazla ilerleme sağlamıştır. Ancak, istikrar için fazlası yapılmalıdır. Kalıcı çözümün tek yolu, Kürtler’e dillerini tam olarak kullanabilme hakkının verilmesi ve kimliklerine saygı gösterilmesi yoluyla Türkiye’nin bütün vatandaşlarına gerçek bir eşitlik sağlanması ve bir yandan da Güneydoğu’daki ekonomik ve toplumsal sorunların giderilmesi yönündeki çabalara devam edilmesidir.

* Ermenistan’la ilişkilerde ilerleme sağlanmıştır. Dışarıdan gelecek baskılar, özellikle yabancı parlamentoların soykırım kararları ters tepmektedir ve bunlardan kaçınılmalıdır.

* Belli başlı Müslüman cemaatler dışındaki gruplar ve daha küçük ölçekli Hıristiyan kiliseler, bazıları hukuki olmak üzere bir dizi zorlukla karşı karşıyadır. Bu sorunlarla ilgili daha kararlı adımlar gerekiyor.

Bizim Türkiye’ye ihtiyacımız daha fazla

BAŞKANLIĞINI Nobel Barış Ödülü sahibi eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari’nin yaptığı Komisyon’da eski Hollanda Dışişleri Bakanı Hans van den Broek, eski Fransa Başbakanı Michel Rocard ve London School of Economics’in eski dekanı Anthony Giddens gibi isimler yer alıyor. Komisyon 2004’te hazırladığı raporla da müzakerelerin başlamasının yolunu açmıştı. Ahtisaari de dün Financial Times’a verdiği demeçte ise “Türkiye’nin son dönemlerde bölgesinde üstlendiği büyük role bakıyorum da, bazen bizim Türkiye’ye, Türkiye’nin bize olduğundan daha fazla ihtiyacımız varmış gibi geliyor” dedi.

Analiz: Cengiz Aktar

Somut öneriler olmalı

Bu Bağımsız Komisyon’un ikinci raporu. İlk rapor çok nazik bir yıl olan 2004 ve Avrupa’da çok ses getirdi. Avrupalı eski siyasetçilerin Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği böylesine sahip çıkmaları Avrupa’da ilgiyle karşılanmıştı. 5 yıl sonra rapor benzer bir edeple yola çıkılıyor. Avrupalı’nın unuttuğu Türkiye’nin adaylığını taşımaya çalışıyor ve Türkiye ile AB’nin bütünleşmesinin öneminin altını çiziyor. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy gibi Türkiye’ye karşı olan AB’li siyasetçilere tavırlarının kabul edilemez olduğunu söylerken, Türkiye’ye de “imama kızıp oruç bozmamasını” telkin ediyor. Ancak bunların dışında raporun durma aşamasına gelmiş AB-Türkiye ilişkilerini nasıl yeniden canlandıracağı konusunda maalesef hiçbir somut önerisi yok. Durma noktasındaki AB-Türkiye ilişkileri iyi temennilerle canlanarak durumda değil. Artık Türkiye’ye 2023 gibi makul bir katılım yılı gerekiyor ki, hem hükümet hem de toplum önünü görebilsin. Sırtında yumurta küfesi olmaya emekli siyasetçilerin somut önerilerde bulunamadığı bir rapor sonuç itibarıyle hoş bir seda olarak kalacaktır

Haberin Devamı