'Bir şey değişmedi, hâlâ aynı Simay'ım'

Simay Barlas, ekran yolculuğuna Kanal D’nin yeni dizisi ‘Zalim İstanbul’la devam ediyor. “Hikayemiz güçlü ve gerçek. Setimiz de güzel gidiyor, sanki birbirimizi daha önceden tanıyor gibiyiz” diyen oyuncuyla, projeyi, sosyal medyanın hayatımıza etkisini ve aşka bakışını konuştuk.

‘Hayat Bazen Tatlıdır’, ‘Adı Efsane’ ve şimdi de ‘Zalim İstanbul’... Yıldızınızın bu kadar çabuk parlaması sizi korkutuyor mu?

Korkutmuyor, daha çok heyecanlandırıyor diyebilirim.

Oyunculuk hayatınıza nasıl girdi?

Çok küçük yaşlarda başlayan bir hayaldi. İsteğim, ailemin bilinçli oluşu ve farkındalığı, beni bulunduğum yere taşıdı.

‘Zalim İstanbul’ gibi kaliteli bir işte rol almak nasıl bir sorumluluk hissettiriyor?

Tabii ki her işte olduğu gibi bizim de sorumluluklarımız var ama bence bu güzel bir sorumluluk. Çok mutluyum, böyle bir işin içinde olduğum için...

Projenin sevilmesinin sırrı ne sizce?

Hikayemizin güçlü olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda her bir karakterin kendi hikayesi ve beslendiği yerler var, bu yüzden çok gerçek. Setimiz de güzel gidiyor, eğleniyoruz ve herkes çok iyi anlaşıyor. Sanki birbirimizi daha önceden tanıyor gibiyiz.

Canlandırdığınız Damla, son yıllarda gençlerin en büyük hastalığı olan sanal dünyaya kendini kaptırmış... Siz sosyal medyaya ne kadar zaman ayırıyorsunuz?

Sosyal medya son zamanlarda epey gündemde olan bir konu. Artık çoğu insanın hayatında ve bağımlılık kazanmış bir platform. Gerektiği gibi kullanıldığında eğlenceli ve yararlı olduğunu düşünüyorum. Ancak insanlar bunu hayatının bir parçası olarak benimsediğinde, zarar vermeye başlıyor. Ben ölçülü bir şekilde kullanmayı seviyorum. Tabii ki boş kaldığım zamanlarda sosyal medyada vakit geçirip, videolar izleyerek eğleniyorum ama çok aktif bir kullanıcı değilim.

Damla hayatın gerçeklerini umursamıyor. Sizin hayata bakışınız nasıl?

Hayatın gerçeklerini umursamayan yok bence... Sadece o gerçeklerle başa çıkma ve onu kendi potalarımızda eritme şeklimiz farklı.

Nasıl bir ailede büyüdünüz?

İki kardeşiz, bir ağabeyim var. ‘Annesinin kızı’ terimi benim için uygun galiba. Pek çok kız çocuğu gibi babama düşkünlüğüm ayrıdır ama “Annesinin kızı” beni anlatıyor. Sokakta hiç durmadan oynayan, üstü başı toz içinde evine dönen, şanslı çocuklardandım. Hayal gücüm yakın arkadaşlarımdan biriydi. Hayal kurmayı çok severdim. Eğlenceli ve mutlu bir çocukluk yaşadığımı söyleyebilirim.

21 yaşında popüler olmak, hayatınızda neleri değiştirdi?

Aslında çok bir şey değişmedi, hâlâ aynı Simay olarak hayatımı sürdürüyorum.

"YOLUN DAHA ÇOK BAŞINDAYIM"

Eğitiminize devam ediyor musunuz?

Bilgi Üniversitesi’nde sinema ve televizyon okuyorum. Daha önce aklımda mimarlık vardı ama oyunculuk yaparken bu bölümü okumamın bana iyi geleceğini düşündüm.

Oyunculuktaki hedefleriniz neler?

Yolun daha çok başındayım. Ancak bulunduğum sektörde olmaktan mutluyum ve daha iyi yerlere gelebilmek için kendimi geliştirmeye çalışıyorum.

Yakında gösterime girecek ‘Dijital Esaret’ filmi sizin için nasıl bir deneyim oldu?

İlk film deneyimim, benim için heyecanlı bir yolculuktu. Proje, internet bağımlılıkları olan bir takım gencin değişim ve gelişim hikayelerini anlatıyor. Bir hacker’ı canlandırıyorum.

"AŞK YAŞATTIĞI HER DUYGUYLA GÜZEL"

Hayranlarınızla iletişiminiz nasıl?

Hepsini çok seviyorum, benim için değerliler. Çok fazla mesaj ve yorum geliyor, hepsini okumaya çalışıyorum. Beni mutlu ediyorlar.

Aşk sizin için ne ifade ediyor?

Soyut bir duygu olduğu için belli kelimelerle ifade edemem. Zaten ‘Aşk en evrensel duygudur’ tanımı dışında hangimiz kelimelerle ifade edebiliriz ki? Karşı cinse hissettiğimiz aşkla birlikte, doğaya ve yaşama olan duygu benim için eş değer. Aşkın pek çok formu var ve hepsi de birbirinden değerli. Üzüntüsüyle, sevinciyle, kısacası yaşattığı her duyguyla özel!