Gazete Vatan Logo

'Beşar, cezalarını sen ver yoksa…'

Erdoğan, AK Parti grubunda her konuda çok sert mesajlar verdi...

SURİYE’YE MESAJ:

Esad yönetimine açık açık ifade etmek istiyorum, tarih boyunca Türk Bayrağı’na uzanan her el, hiç tereddütsüz biçimde cevabını almıştır, bundan sonra da alacaktır. Beşar, sen Türk Bayrağı’na saldıranları bulup gereken cezayı vermek durumundasın

BDP’YE SERT ÇIKIŞ:

Neymiş, dağdan böyle talimat gelmiş. Çalışırsanız Meclis renklenir, çalışmazsanız da herhangi bir şey olmaz. Kanlı terör örgütünün vesayetinde siyaset yapanlar, bilsinler ki o kanlar üzerine sıçramaktadır. Sizi bu kadar mı korkuttular?

CHP’YE DEPREM TEPKİSİ

Anamuhalefet Başkanı’nın yapacağı tek şey var, ortalığı karıştırmak, akılları bulandırmak. Ne diyor, ‘Erciş il olmalıdır.’ Erciş’te vatandaşımıza meydanda söyleyince, ben söylemedim onlar ‘Başbakanım ağzı olan konuşuyor, siz bunlara bakmayın’ dedi.

ANKARA - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, dün partisinin grup toplantısında başta Suriye olma üzere gündemdeki sıcak konuları değerlendirdi. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’na Suriye ve Van depremi konularında tepki gösteren Erdoğan, BDP’ye de sert çıktı. Erdoğan’ın mesajları özetle şöyle:

- YANLIŞIN İÇİNE GİRDİ: Suriye yönetimi, Arap Birliğine karşı sergilediği samimiyetsiz tavırdan geri adım atmak, verdiği sözleri tutmak yerine maalesef şiddetin boyutunu ülkesindeki yabancı temsilciliklere yönetmek gibi yeni bir yanlışın içine girdi. Bizi asıl üzen nokta, Lazkiye’de bazı kendini bilmezler tarafından kameralar önünde, Türk Bayrağı’na yönelik olarak yapılan çirkin saldırı girişimi olmuştur. Buradan Esad yönetimine açık açık ifade etmek istiyorum: Tarih boyunca, yüzlerce yıldır ay yıldızlı Türk Bayrağı’na uzanan her el, hiç tereddütsüz biçimde cevabını almıştır, bundan sonra da alacaktır. Ben şuna da çok eminim, ay yıldızlı Türk Bayrağı, Türkiye için milletimiz için ne kadar aziz ve kutsalsa, Suriye’nin kardeş halkı için de en az o kadar aziz ve kutsaldır. Bu, şu andaki Suriye yönetimi için bir anlam ifade etmeyebilir. Ama ben inanıyorum ki gerçek manada, Türkiye’yi kardeş bilen, bizim de onları kardeş bildiğimiz Suriye halkı, yönetimle aynı şeyleri paylaşmıyor. Nitekim karşıt gösterilerde bulunan muhalif kesimde ellerinde Türk bayraklarıyla onlar da meydanlarda dolaşıyor. Hata Türk Bayrağı’nın anlam ve önemini, barışın, kardeşliğin ve özgürlüğün sembolü olduğunu, yeryüzünde Türkiye kadar iyi bilecek milletlerden birisi hiç şüphesiz yine Suriye halkıdır. Türk Bayrağı’na yönelik çirkin saldırı, ben inanıyorum ki Suriye’deki bir avuç kendini bilmezin, alçağın, kışkırtmalar neticesinde ortaya koyduğu bir eylemdir.

- SORUMLULAR BULUNSUN: Yabancı ülke vatandaşlarını ve diplomatlarını korumak, her ülkenin onuru ve namusudur. Suriye yönetimi bu görevini yerine getirmek durumundadır. Bunlar üzerinden mesaj vermeye çalışmak acziyettir, telafisi zor olan bir şuursuzluktur. Türkiye temsilciliklerine ve Türk Bayrağı’na yönelik saldırıyı tekrar şiddetle kınıyoruz. Özür dilemenin ötesinde gereğinin yapılmasını, sorumluların derhal bulunmasını da Suriye yönetiminden bekliyoruz. Cezaevlerinde binlerce siyasi tutuklu bulunduran Beşar, sen Türk Bayrağına saldıranları da bulup gereken cezayı vermek durumundasın.

- KANLA BESLENEN LİDERLER: Suriye yönetiminin sadece Türkiye’deki Türklere ve Türk Bayrağı’na değil, kendi halkına da saygı duymasını istiyor ve bunu özellikle arzu ediyoruz. Öldürerek, hapsederek, sindirerek hiç bir yere varılamayacağı artık daha iyi görülmeli, idrak edilmeli.

Son dönemde kendi halkına karşı savaş açanların nasıl bir trajik sona ulaştıklarını Beşşar Esad da görmelidir. Zulüm ile abad olunmaz, mazlumun kanı üzerine, gelecek inşa edilmez. Aksi takdirde tarih bu tür liderleri kanla beslenen liderler olarak anar. Esad, sen de şu anda, o sayfayı açmaya doğru gidiyorsun. Zira mazlumların ahını alanlar, bunun bedelini er ya da geç öderler. Suriye yönetimi, bıçak sırtı gibi ince ve tehlikeli bir çizgi üzerindedir. Dönüşü olmayan yola girmemelidir, ucu uçurum olan yoldan bir an evvel dönmeleri hepimizin arzusudur. Çok geç olmadan sağduyunun ve aklı selimin sesine kulak verilmelidir. Süreç nasıl gelişirse gelişsin, bizler Suriye halkını asla kaderiyle baş başa bırakmayacak, iyi günde olduğu gibi kötü günde de dayanışmamızı sürdüreceğiz.

- CHP’YE ELEŞTİRİ: CHP yönetimi, her konuda olduğu gibi Suriye konusunda da kafa karışıklığı içinde. Suriye’ye iki heyet gönderen CHP, oradaki gerçeği görmek yerine, Suriye üzerinden, Suriye yönetiminin diliyle Hükümete ağır eleştirilerde bulunuyor... Yabancı bir devlet adamının Türkiye Hükümeti ile ilgili sarf ettiği hezeyanlar karşısında dik durmak, onurlu bir duruş sergilemesi gerekirken CHP bunu tercih etmedi ve Esad’ın ağır hakaretlerini iç politika malzemesi olarak kullanmaktan kaçınmadı.

CUMHURBAŞKANI: Tekrarlanırsa tepkimiz farklı olur

Cumhurbaşkanı Gül, Suriye’deki Türk varlığına karşı gösterilen saldırıları kabul etmenin mümkün olmadığını belirterek, şöyle dedi: “Suriye’deki gerek vatandaşlarımız, gerek oradaki varlığımız büyükelçimiz, diplomatlarımız, diplomatik misyonlarımız bunlara karşı gösterilen saldırıları kabul etmek mümkün değil. Şiddetle bunları zaten kınadık. Bu konuda eğer gerekli tedbirleri almazlarsa şüphesiz ki bunlar tekrarlanırsa tepkimiz daha farklı olacaktır.”

Bahçeli’den Suriye eleştirisi

MHP lideri Devlet Bahçeli, grup toplantısında hükümeti eleştirerek, şöyle dedi: Erdoğan’ın dostu olarak bir yıl önce el üstünde tutulan Esad, bugünlerde AKP’nin hasmı olmuştur. BOP Eşbaşkanı Erdoğan, küresel güç merkezlerinin kendisine verdiği görevleri harfiyen yerine getirirken manevi ve insani değerleri ihlal etmiştir. Başbakan önce Mübarek’i hedefine almış, arakasından elinden insan hakları ödülü aldığı Kaddafi’ye hücum etmiş ve sonra da Esad’ı tenkit etmeye başlamıştır. Başbakan’a yaklaşan, dokunan ve dostu olan kim varsa, bir zaman sonra sonu gelmiş ve koltuğundan düşmüştür.”

Avrupa’ya sitem etti

Başbakan, dün sabah önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye Kararları, Sorunlar ve Çözüm Önerileri Konferansı’nda konuştu. Terör konusunda Avrupa’ya sitem eden Erdoğan, şöyle dedi: “Terörle mücadelede, uluslararası boyutta yalnız bırakılmamız da ortaya bir nevi samimiyet testi koyarak kimi ülkelerin inandırıcılıklarını ortadan kaldırıyor, öne çıkarılan değerleri anlamsızlaştırıyor. Avrupalı dostlarımıza, Avrupalı liderlere defalarca belgeleriyle ispat etmemize rağmen, ne yazık ki halen teröre göz yumuluyor, terör örgütünün yayın organlarına, terör örgütünün finansal kaynaklarına müsamaha gösteriliyor. Belgeleri önlerine koyduğumuzda, Avrupalı liderler, ’ülkelerinde demokrasi olduğunu, özgürlük olduğunu, dolayısıyla bu faaliyetleri engellemelerinin mümkün olmadığını’ söylüyorlar. Allah aşkına soruyorum: Hangi demokrasi 4 yaşındaki bir çocuğun anne babasının gözleri önünde katledilmesine göz yumar? Hangi demokraside, bir araba içinde 4 masum kadının yüzlerce mermiyle öldürülmesi vardır? Anne karnındaki bebeği öldürmek, hangi özgürlük anlayışıyla bağdaşır? Sokak ortasında üzerindeki bombayı patlatan, 3 çocuğunun gözleri önünde bir anneyi, bir sivili öldüren terör örgütüne karşı, demokrasi ve özgürlük kavramları mazeret üretebilir mi?”

BDP’YE TEPKİ: Çekilsen ne olur çekilmesen ne olur

- KAHRAMANLIK ÖĞRENİN: Van depreminde görülmeyen BDP, son günlerde sıkça terörist cenazelerinde görülüyor. BDP yöneticileri ve milletvekilleri, terörle aralarına mesafe koymak şöyle dursun, adeta terörü teşvik eden, teröre aleni destek veren, teröristlerin sırtlarını sıvazlayan tutum içine girdiler. Terör örgütünün her insanlık dışı eyleminde sıçrayan kan, teröristler, terör örgütü kadar, artık BDP’nin de eline yüzüne bulaşıyor. BDP’ye buradan bir kez daha çağrı yapıyorum: terör örgütü ile artık aranıza mesafe koyun. Terör örgütünün vesayetinden artık sıyrılın. Bu, bumerang gibi yarın sizi de vurabilir. Terör örgütünün yedeğinde siyaset yapmayı bırakıp, kendi ayaklarınız üzerinde hür iradenizle siyaset üretin. Eğer kendinizde bu iradeyi göremiyor, bulamıyorsanız, Diyarbakır’da oğullarının cansız bedeni önünde, terör örgütüne isyan eden o yürekli annelerden, babalardan gidin ders alın. Eğer yüreğinizde teröre, cinayetlere karşı isyan edecek asil duruşu hissedemiyorsanız, gidin Doğu’da, Güneydoğu’da ‘Yeter artık, benim adıma öldürmeyin’ diyen Kürt kökenli kardeşlerimden kahramanlık öğrenin.

- 25 KURUŞA SİMİT YOK: Gazeteci Hasan Cemal’in dünkü “Emriniz olur Başbakanım” başlıklı köşe yazısına da şöyle yanıt verdi: KCK operasyonlarına karşı çıkanlar, KCK operasyonları nedeniyle Hükümeti hedef alanlar, maalesef meselenin bu boyutunu görmüyorlar, görmek istemiyorlar. Bazı yazar çizerler, benim bu yapılanmaya verilen destek sebebiyle yaptığım eleştiriden çok rahatsız olmuşlar. Niye rahatsız oluyorsunuz? Ne diyecektim? İyi mi yaptınız diyecektim? Siz iktidarı, devletin içinde bir devlet yapılanmasını öveceksiniz, alkışlayacaksınız, onu köşelerinizde ‘niçin devlet bu konuda çözüm üretmiyor’ diye eleştireceksiniz... Biz, kalkıp da devletin içinde bir devlet yapılanmasını ortaya koyarken rahatsız olacaksınız. Kusura bakmayın beyler. İstediğiniz kadar Düşünce adamı olun, medyanın mensubu olun. Özgürlüklerin de bir sınırı var. Siz siyasetçiyi eleştirme hakkına sahip olacaksınız, siyasetçinin sizi eleştirme hakkı olmayacak. 25 kuruşa simit yok artık.

- ÇEKİLSEN NE YAZAR: Şimdi de “Meclis’ten çekilelim mi çekilmeyelim mi?” diyorlar. Neymiş, dağdan böyle talimat gelmiş. Çekilsen ne yazar, çekilmesen ne yazar... Çalışırsanız Meclis renklenir, çalışmasanız da herhangi birşey olmaz, Meclis gene çalışır... Siz buradan gittiğiniz zaman nereye gideceğinizin hesabını yapın. Diyarbakır’da parlamentoları varmış. Böyle saçmalık olur mu?

KAMER GENÇ YANITI: Partindeki küfürbaza ahlak dersi ver!

Başbakan Erdoğan, Genel Kurul’da Meclis İdare Amiri Salim Uslu tarafından CHP’li Kamer Genç’e yapılan fiziki müdahaleye değindi, CHP’yi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu şöyle eleştirdi:

- GEÇ BU İŞLERİ: CHP, TBMM Genel Kurulu’nu terörize etmekten de kaçınmıyor. Malum bir milletvekilleri var, Meclis kürsüsünü adeta işgal ediyor. Meclis Başkanvekili kendisini uyarıyor, çekinmiyor hala devam ediyor. Bunun üzerine Başkanvekili, Meclis İdare Amiri’ni göreve çağırıyor. Meclis İdare Amiri görevini yaparken, ilk, oradaki yanlış fiili durum malum milletvekilinden geliyor. Tabii ki İdare Amiri de görevini yapıyor. Ne oldu? Bunların malum özel destek kıtaları da var, hepsi devreye giriyor. Çıkıyor bu genel başkan, milletvekilimizin geçmişteki sendikacığından bahsediyor, ta bindiği arabaya kadar, başlıyor onları konuşmaya. Geç bu işleri geç. Siyaset bu kadar basit, küçük değil.

- BEN MERCEDES’E BİNMİYORUM: Geçen dönem Parlamentoda da senin, Türkiye’nin en büyük sendikası diye bilinen sendikanın genel başkanı üyendi. Onun nelere bindiği, nelere sahip olduğunu bu ülke, işçiler dünyası çok iyi bilir. Bu işlerle uğraşma. ’Yok Mercedes’e biniyormuş, yok şunu yapıyormuş, bunu yapıyormuş.’ ’Ben Mercedes’e binmiyorum ama Audi’ye biniyorum.’ Marka farklılığından başka ne var? Onun fiyatı da aynı onun fiyatı da aynı. Bununla bu milleti aldatamazsın, geçti bu işler geçti. Onun için Anadolu’da vatandaşlar diyor ki ’Sayın Başbakanım bunların demesine bakmayın, sür eşeğini Niğde’ye.’ Bu duruma geldik. Meclis İdare Amiri tamamen yetkisi sınırları içerisindeki müdahalesini kampanyaya dönüştürmek için bu gayretlerine devam ediyorlar. Biz bu bayat senaryolara asla aldırış etmeyeceğiz. Ana muhalefetin genel başkanı, görevini yapan Meclis İdare Amiri’ne hakaret etmeyi bıraksın, önce genel kurulu terörize eden, kendi partisi içindeki şovmenlere, küfürbazlara ahlak dersi versin.

- TUTUKLULUK SÜRELERİ: ‘Bizimle özel protokol yaptılar’ diyorlar. İktidar partisi onlarla protokol yapmış. Hangi protokol yapıldı, neyin sözünü vermişiz? Eğer çıkmayı hak ediyorlarsa yargı gereğini yapar çıkarır. Tutukluluk sürelerinin uzun olması ayrı mesele. Eğer uzuyorsa bu da sizin yüzünüzden. Bu zihniyette zaten bu süreçler kısalmaz.

- İYİ BİLİRSİNİZ: Silivri Cezaevi’ni toplama kampı olarak ilan eden Kılıçdaroğlu, toplama kampının ne olduğunu siz çok iyi bilirsiniz. CHP zihniyeti... Türkiye’nin her yerinde bu toplama kamplarını oluşturmuşlardır. Bunu CHP zinhniyeti yapmıştır, inim inim inletmişlerdir. O işkenceler tarihin sayfalarına geçmiştir. Kılıçdaroğlu, senin dedelerindir onlar.

Kılıçdaroğlu’na deprem tepkisi

Ana muhalefetin Başkanı, yapacağı bir şey yok ya... Tek şey var; ortalığı karıştırmak, akılları bulandırmak. Ne diyor, ’Erciş il olmalıdır.’ Yani il olduğu zaman, Erciş ne kazanacak, bunu filan düşünmüş değil veyahut da Türkiye’nin uygulamaları ortada. Böyle popülist yaklaşımlarla il yapacağız diyenlerin il yaptıkları yerlerin halini biliyoruz, görüyoruz. Ama ilçe dahi olsa, eğer başarılı bir yönetim varsa, oraların da nerelere taşındığını biliyoruz. Böyle kolaycılık, böyle bir popülizm olmaz. Nitekim biz bunu Erciş’te vatandaşımıza meydanda söyleyince, vatandaşımız, ben söylemedim onlar konuştu, ’Başbakanım ağzı olan konuşuyor, siz bunlara bakmayın’ dedi.

Haberin Devamı