Gazete Vatan Logo

'Başörtüsüne kota konulmalı'

Merve Kavakçı'dan tartışma yaratacak çarpıcı açıklamalar

Meclis'te türbanın serbest kalmasıyla birlikte tekrar gündeme gelen Merve Kavakçı, Habertürk gazetesinden Kübra Par'a çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Kavakçı, "Diyanet kapatılmalı, cemevlerine ibadethane statüsü verilmeli, Ruhban Okulu açılmalı ve devlet din üzerinden elini çekmeli" dedi.

İŞTE O RÖPORTAJDAN ÇARPICI BÖLÜMLER:

Yalnızca kadın hakları konusunda değil, genel anlamda kişisel özgürlükler konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. Örneğin Alevilerin talepleri konusunda ne düşünüyorsunuz?

Osmanlı'nın hoşgörüsünü tekrar kazanmamız gerekiyor. İslam'ın da gereği olarak, insanlar kendi dinsel tercihlerine bırakılmalı. Devlet din üzerinden elini çekmeli.

Diyanet'in kapatılmasını mı kastediyorsunuz?

Elbette kapatılmalı. Diyanet, dini kontrol altında tutmak için oluşturulmuş bir yapıdır. 21. yüzyılda, özgürlüklerin hâkim olması gerektiği konusunda uzlaşma sağlanmış bir toplumda, devlet din işlerinden elini çekmeli.

Cemevlerine ibadethane statüsü verilmeli mi?

Alevilerin talebi bu yöndeyse onların talebi doğrultusunda hareket edilmeli. Şu gerçek de göz ardı edilmemeli: Hz. Ali, Peygamber Efendimizin taşıdığı mesajı ilk duyan ve iman edenlerdendi. Onunla beraber namaz kılanlardan, Cennet ile müjdelenenlerdendi. Cemevleri de cami gibi namaz kılınacak mekânlar olmalıdır. Kimisi camide kılar, kimisi cemevinde; bunların hepsi toplanılan yer manasına gelir. Bir de bu işin Diyanet'le ilgili boyutu var. Bu izni Diyanet'in vereceğini söylüyoruz. Oysa Diyanet gibi dini düzenleyen bir devlet kurumu ontolojik olarak başlı başına bir sorun teşkil ediyor.


'İSTİHDAMDA BAŞÖRTÜLÜLERE ÖZEL KOTA UYGULANMALI'

AK Parti kendine muhafazakâr demokrat bir parti olarak tanımlıyor ve kadına yönelik bakışıyla ilgili ciddi eleştiriler var. Örneğin, kadın istihdamını artıracak adımlar atılmadan 3 çocuk çağrısında bulunmak kadını eve hapsetmeyi beraberinde getirmez mi?

Üç çocuk konusunu ekonomistler en güzel şekilde açıklayabiliyor. Ancak kadın istihdamının artırılması elbette son derece gerekli. Özellikle başı örtülü kadınların istihdamının özel bir koruma altında gelişmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bir kota sistemi mi öneriyorsunuz?

Evet, kota sistemini savunuyorum. 80 küsur senedir aşağılanmış, dışlanmış başörtülü kesimin kamusal alana girmesi devlet tarafından desteklenmeli. Sadece kadınlara ait değil, başı örtülü kadınlara ait bir kota oluşturulmalı. Muhakkak devlet koruması altında bir istihdam imkânı sağlanmalı çünkü başı örtülü kadınları bünyesinden atan rejimin refleksleri hala içimizde yaşıyor.

Bu refleks muhafazakâr kesim için de geçerli değil mi?
Bütün kesimler için geçerli. İşverenler kadın istihdam etmek zorunda bırakılsa bile başı açık kadınları tercih ediyor. Bu refleksi kırmak çok zaman alır, dolayısıyla devlet korumasına ihtiyaç var.

Hükümete özel hayata ilişkin eleştiriler geliyor. 1+1 evler, ertesi gün haplarının reçetesiz satışının yasaklanması, kürtaj tartışmaları, içki satışına düzenleme yapılırken kullanılan kimi ifadeler... Tüm bunların kutuplaşmayı artırdığını düşünüyor musunuz?

Türkiye'de siyaset hep kutuplaştırıcıdır maalesef. Bu siyasi kültürümüzün bir parçası. Bu böyle mi olmalı? Amerika'da yaşıyorum, Batı dünyasını az çok tanıyorum, aslında olmamalı. Toplum olarak da bu tür şeyleri besliyoruz. Siyasetçiler siyasetlerini toplumdan aldıkları işaretler üzerinden kuruyorlar. Özel hayata müdahalenin İslami olması gerektiğini düşünüyorum. Bu benim görüşüm. Bir Müslüman olarak konuşabilirim. Ancak Türkiye'de özgürlük diye savunduğumuz bazı şeyler, meselâ içki uygulaması Batı dünyasında çok daha fazla sınırlandırılıyor

Haberin Devamı