Gazete Vatan Logo
Magazin ‘Başarıyı gördükçe manyak gibi hırslandım’

‘Başarıyı gördükçe manyak gibi hırslandım’

Yeni nesil süzüm süzüm süzülen kızların aksine, cesur ve sıra dışı bir tarzı var İrem Derici’nin. Hakkında yığınla şehir efsanesi üretilen Derici’nin hayat öyküsü ve isyanı Hafta Sonu’nun yeni sayısında...

Herkes İrem Derici’nin başarısını konuşuyor, öte yandan hakkında yığınla şehir efsanesi üretiliyor. Ben de onu yakından tanımayı ve dergimizde ağırlamayı uzun zamandır istiyordum. Nihayet, konser ve düğün provası arasında telaşının tam ortasında bir araya geldik. İrem’in hayat öyküsünü, dobralığını ve isyanını, buluştuğumuz Bebek Cafe Nero’da bir koltuğa çöküp, hayretle dinledim. Bir gazeteci için İrem gibi bir kadın ile röportaj yapmak çok keyifli, zira kendi hızını zaten yakalamış. 13 Eylül’de evlenecek olan İrem’le düğün öncesi son röportajını Hafta Sonu yapmış oldu. Şimdi sizi onun çılgın dünyası ile baş başa bırakıyorum...
Türkiye müzik tarihinin en çok izlenen Türk videosu olduk
Bir yetenek yarışmasından bu noktaya geldin. Bu kadarını bekliyor muydun?
Hiç beklemiyordum. Hatta, yarısını bile beklemiyordum! Yarışmadan geldim demek, ne kadar yerinde bilemiyorum. Yarışma sayesinde tanındım ama ben o yarışmada elimde bayrak, eziğin önde gideniydim. Rakiplerim Orhan Gencebay söylerken ben Michael Jackson söylüyordum. Doğal olarak elendim. Halk dedi ki, “Hadi canım git evine, seni istemiyoruz”... Yani şu an beni tanıyan 50 kişi varsa, onlardan sadece biri benim ‘O Ses Türkiye’deki İrem olduğumu biliyor. Tip olarak daha farklıydım, daha kiloluydum. O yarışmayı kendime bir çıkış olarak gördüğüm için oradaydım. Yarışmalardan iğrenirim ben. Bir yarışmada olmayı kendime hiç yediremedim, “Ben nasıl yarışmacı olurum, niye yarışıyorum?” diyordum. Bunun ezikliği vardı, o yüzden şarkımı söyleyip çıkıyordum. Kazanamamam iyi de oldu aslında. Bir önyargı olacaktı çünkü.
Başarına niye bu kadar şaşırdın? Çok iyi bir müzik eğitimin var.
Çünkü şablonlara uymuyorum. Şarkılar son derece pop, dillere pelesenk olmaya müsait. Ama benim ne 90-60-90 bir Barbie bebek durumum var, ne de dekolte veriyorum. Konuşma ses tonum Hakan abi gibi... Bir sohbette haldır huldur konuşuyorum. Ben o kalıplara hiç giremeyeceğim için başarısız olurum sandım. Ama tam tersi bir durum varmış. Bu duruşuma hasret varmış gibi bir hale geldi olay. Benimle aynı dönem çıkan ve aşağı yukarı şarkılarımız benzeyen, Barbie bebek konumunda, Divan edebiyatı kadını modelinde tipler hiçbir şey olamadılar. Bir şeyi yakalayabildiysem eğer, şarkı işin yüzde 60’ı tamam ama benim o yabani, kaçan yönlerim olayı aldı götürdü. Konserlerde öne çıkan tek bir şey var; ben ve seyircinin diyaloğu. Bir süre sonra iş stand up’a dönüşüyor. Ben bir şey söylüyorum, onlar bana sataşıyor. Onlar söylüyor, ben sataşıyorum. Dün gece Yalova’da engelli sporcular için bir konser verdim. Sahibi, “İlk defa bu kadar doldu burası. Hiç bu kadar eğlenmemiştik” dedi. ‘Kalbimin Tek Sahibine’ başlarken, daha “Dualar” diyorum, ortalık yanıyor. Çığlıklar, haykırışlar, ah inanamıyorum!
‘Kalbimin Tek Sahibine’ şarkının Youtube izlenme sayısı 40 milyon olmuş.
44 milyon oldu! Türkiye müzik tarihinin en çok izlenen Türk videosu olduk. Şaka gibi...
Ve en romantik...
Evet, tüm sünnet düğünleri videolarında varım. Sünnette çocuk ağlıyor, anne-baba bu şarkı ile dans ediyor. Şarkım acayip yerlere gitti, insanlar ‘Kalbimin Tek Sahibine’ diye çocuğuna da, sevgilisine de söylüyor.
Şarkının neden bu kadar sevildi?
Aslında bu söz düşününce ne kadar klişe, değil mi? Klişelerin ölmeyeceğini gördüm ben. Hem çok da naif; tıpkı ‘I Will Always Love You’, ‘Samanyolu’ gibi...
EVLENİNCE HAYATIM DEĞİŞMEZ
Çok insan seviniyor evleniyorum diye. Art niyetliler çünkü. Çocuk yapacak bitecek diye seviniyorlar.
Şarkılarım Mykonos’ta da, Irak’ta da çalınıyor
Şahan Gökbakar şarkına komik bir klip çekti, o da olay oldu.
Dün konserde, bir anda Şahan yorumuna bağladım; baktım dört bin kişi aynı anda onu da ezbere söylüyor. İlginç bir şey var, tam ölecek bir şey oluyor hop şarkı yeniden diriliyor. Fatih Terim’in kızı Buse’nin düğünü olay oldu. Buse, ilk dans şarkısı yaptı ve eşiyle aşkla şarkımı söylediler. O ara, başka şarkı çıkarmıştım ama Buse’nin düğünü yüzünden arada kaynadı. Şarkı bir kez daha patladı. Şahan demek ‘Recep İvedik’; ülkenin en çok izlenen filmi demek. Adamı takip eden çok, o şarkıyı bir söyledi... Şahan’da görüp bu şarkı ne deyip merak edenler oldu. Altı milyon daha izlendi! Ölmüyor işte şarkım, ölmüyor! Bundan sonra gerekirse 40 yaşıma kadar bekleyeceğim, bu şarkı ölene kadar hiçbir şey yapmayacağım dedim.
Çok kritik bir yerdesin. Artık herkes senden böyle 40 milyon hitlik şarkı bekleyecek.
Uykularım kaçıyor. Başarıyı gördükçe manyak gibi hırslandım. Başka bir şey, mesela bir ölüm haberi bile bana hırs olarak geri dönüyor; “İşte ölümlü dünya, ben de yaşadığım sürece bu müzik piyasasının anasını ağlatmaz mıyım!” diyorum. Sonra “Hayırdır İrem, neyi neye bağladın?” diyorum. Her şeyi oraya vuruyorum. Rıza ile kavga ediyorum; “Of, acıyla söyleyeceğim şarkılarımı artık” diyorum. İnsanlar beni kötüledikçe hırslanıyorum. Orada alın teri var. O 50 milyonu kimse benim at suratım için dinlemedi. Benim emeğim değil ki, Hüseyin’in, Ceceli’nin, Hakan Yonat’ın emeği, sen onlara çamur atıyorsun.

Haberin Devamı