‘Başardığım tek şey korkuyu ilk gün yenmekti’
Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz, Türkiye’ye dönüşleriyle ilgili, “Gerçekten esaretten kurtuluştu. Özgürlüğe kavuşmaydı. Vatanıma kavuşmaydı” dedi. Yılmaz, katıldığı bir televizyon programında rehin tutuldukları 101 günü anlattı. Alıkonuldukları süreyi, “Kesinlikle hapishane hayatına benzemiyor” diye ifade eden Yılmaz şöyle devam etti: “Çünkü orada bir hüküm giyiyorsunuz. Bir süreniz var. Burada hiçbir şey belli değil ama sonuçta bir şeyi yenmeniz gerekiyor orada. Yani ölüm korkusu ile yaşayarak orada devam edemezsiniz. Başardığım tek şey o korkuyu daha ilk gün yenmek oldu” diye konuştu.
Başkonsolosluğun neden baskından önce tahliye edilmediği sorusuna Yılmaz, “Dünyada hiç kimse bu örgütün dört-beş günde Bağdat’a ulaşabileceğini hiç kimse hesaplamıyordu. Olaylar çok hızlı gelişti” değerlendirmesinde bulundu.
Neden direnmedikleri sorusuna ise “Kime karşı çatışacaksınız? Ne kadar çatışacaksınız? Yani bütün kenti almış, orada devlet kurmuş birisiyle ne kadar çatışabilirsiniz?” cevabını verdi.
‘Silah dayadılar ama’
IŞİD’in kafa kesme görüntülerini kendilerine izlettirdiğini açıklayan Yılmaz, “Ama bunlar bizleri korkutmadı. Korkuyu ilk gün yenmiştik” diye konuştu. Yılmaz, özellikle baskının yaşandığı gün kendisine yoğun baskı uygulandığını ve kendisinin makam odası önünde itişme yaşandığı bilgisini paylaştı. “Orayı açıp orada görüntüler almak istediler. Bazı çekimler yapmak istediler” diyen Yılmaz, bu sırada başına silah dayandığını aktardı. Yılmaz, “Orada belli ki bir hesapları vardı. Çok şükür o gerçekleşmedi. Biz de öyle bir görüntü vermedik. Bir açıklama olmadı. Türkiye’yi zor duruma sokacak herhangi bir şeye kesinlikle izin vermedik” dedi. Dış dünya ile iletişim sorusuna, “Telefonun olduğu doğru. Ama onu çok sakladık” cevabını veren Yılmaz, nasıl sakladıklarını açıklamaktan kaçındı. Alıkonuldukları sürede kendisinin 14 kilo verdiğini söyleyen Yılmaz, “Çocukların bedenlerinde yaralar çıktı ve kilo kaybı yaşadılar, bazen gıda bile bulamadık” dedi.
