Gazete Vatan Logo

‘Avrupa rotasını şaşırmış’

Başbakan Yıldırım, “Avrupa değerleri diyorlar, nedir bu değerler? Fikir beyan etmeye engel olmak mı, bir bakanın kendi konsolosluğunu ziyaret etmesini, orada soydaşlarıyla buluşmasını engellemek mi?” dedi

‘Avrupa rotasını şaşırmış’

Başbakan’ın ağırlıklı olarak kullandığı A-319 Ankara’ya alçalmaya başladığında, kısa bir sohbet için ön tarafa geçtik. Başbakan Binali Yıldırım’la Gümüşhane ve Bayburt’taki ‘evet’ mitinglerini izlemiş, Erzurum’dan havalanmıştık. Başbakan, yardımcısı Nurettin Canikli ile Çanakkale Köprüsü’nün temel atma programı üzerinde çalıştıktan sonra yanımıza geldi. Dolayısıyla söze Çanakkale Köprüsü’yle başladı: “Çanakkale 15 Mart Köprüsü dünyanın en uzun asma köprüsü olacak. Köprünün ayakları arası 2023 metre olacak. Çanakkale Boğazı, çok rüzgar alan bir bölge. Dolayısıyla mühendislik olarak, teknolojik olarak çok zor bir proje. 14 yılda birçok ilki başardık, bunu da başaracağız. 5 yıl civarında, 2023’ten önce bitirmiş olacağız...”

Sonra konu Avrupa Birliği’ne, Hollanda’nın tutumuna geldi. Türkiye’nin 60 yılı aşan Avrupa Birliği serüveni sona mı geliyor?

Başbakan, “Avrupa ile ilişkilerin iyi gitmediği sır değil. Bugün olmuş bir şey de değil, bir süreden beri böyle... Özellikle 15 Temmuz sürecinden sonra...” dedi, ekledi:

Haberin Devamı

“Daha doğrusu şöyle söyleyelim, 18 Mart 2016 Geri Kabul Anlaşması, vize muafiyeti, mültecilere yardım konusu, bire bir göçmen değişimi gibi konuları içeren anlaşma vardı. Anlaşma 30 Haziran 2016’da yürürlüğe girecekti, maalesef girmedi. Diğer maddelerde de istenilenler yapılmadı. İşte Terörle Mücadele Kanunu’nu (TMK) değiştirin dediler, 72 madde öne sürdüler. Bunların hemen hemen tamamı yapıldı, ancak TMK konusunda kafaları karışık.

Bizim gibi bir yandan DEAŞ’la, bir yandan FETÖ’yle, bir yandan PKK’yla mücadele eden bir ülkede teröristleri cesaretlendirecek yönde bir değişiklik asla düşünülemez. Bizden istemeleri doğru değil. Buradan başlayan ilişkilerde bir bozulma var. Daha sonra 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki tutumları bu mesafeyi biraz daha açtı. OHAL uygulamaları, ‘darbecilere karşı çok sertsiniz’ gibi abuk sabuk söylemlerle işi biraz daha olumsuz yöne taşıdılar.

Geldiğimiz noktada AB Türkiye’nin özgürlükler, demokrasi, insan hakları, fikir hürriyeti gibi konularda geri gittiğini iddia ediyor. Ama gerçek bu değil. Şu anda ne yaptıklarını görüyoruz. Bakanlarımızı ülkelerine sokmuyorlar. Vatandaşları bilgilendirecek, evet kampanyası yönünde çalışacaklara yasak getiriyorlar. Ama kendi gazetelerinde medyalarında Türkçe başlıklarla hayır kampanyası yapıyorlar.”

Haberin Devamı

‘Tamamen çifte standart’

“PKK’nın bütün adamları, sempatizanları, FETÖ’nün bütün kaçakları herkes boy boy resimler veriyor, istedikleri gibi propaganda yapıyor, bunlara karşı hiçbir önlem yok. Tamamen bir çifte standart. Türkiye düşmanlarına sempati, terör örgütlerini yok etmeye çalışan, demokrasisini korumaya çalışan, demokrasi değerlerini yaşatmaya çalışan Türkiye’ye karşı da muazzam önyargılı tutum. Avrupa değerleri diyorlar, nedir bu değerler? Fikir beyan etmeye engel olmak mı, bir bakanın gidip kendi konsolosluğunu ziyaret etmesini, orada soydaşlarıyla buluşmasını engellemek mi? Anlamak mümkün değil. Avrupa şu anda rotasını şaşırmış durumda. Nasıl şaşırmış, bir yandan yükselen ırkçılık var, bir yandan yabancı düşmanlığı özelinde Türk düşmanlığı... Avrupa’da seçim yılı olması nedeniyle de maalesef liderler, siyasiler gerekli tavrı koyamıyor. Rasyonel kararlar alamıyorlar, oy kaygısıyla yanlışlara kayıtsız kalıyorlar...”

Haberin Devamı

‘O ülkeler daha mı iyi?’

Peki Türkiye-Avrupa Birliği ilişkisi nereye gidiyor? İngiltere’de olduğu gibi bir referandumla müzakerelere son verilebilir mi? Yani bir anlamda Turkexit?

Başbakan Binali Yıldırım, üyelik müzakerelerine Türkiye’den çok sonra başlayan ülkelerin AB’ye alındığını hatırlattı, “O ülkeler Türkiye’den daha mı iyi durumda? İspanya’yı, Yunanistan’ı, İtalya’yı aldıkları zaman, bizim durumumuz onlardan daha kötü değildi. AB’nin zihninin arkasında daima Türkiye’yi birlik kapısında oyalamak var. Bugüne böyle geldik” dedi.

‘AB, vizyonunu gözden geçirsin’

Binali Yıldırım’dan Avrupa Birliği’ne bir de uyarı var: “AB gelecek vizyonunu gözden geçirmeli. AB halklarının yüzde 58’i birlikte olmaktan mutsuz olduğunu ifade ediyor. Ne diyorlar? ‘Bizim hürriyetlerimiz kısıtlandı, ülkemizin bazı konularda karar verme kabiliyeti ortadan kalktı.’ İngiltere çıkıyor, belki onları başkaları da izleyecek. O yüzden AB kendi vizyonunu gözden geçirmeli. Şu anda olması gereken bu.”

Haberin Devamı

‘Kamuoyunda AB’ye güven dibe vurdu’

Şimdi Gümrük Birliği’nin güncellenmesi gündemde. Türkiye hazır. Başbakan, “Avrupa Birliği de prensip olarak biz Gümrük Birliği’nin güncellenmesine varız diyorlar, itiraz etmediler. Ama son gelişmelerden sonra fikir değiştirirler mi bilemem” dedi, ekledi: “Biz ilişkileri bozalım diye bir gayret göstermiyoruz ki... AB’ye, bize dürüst davranın, samimi davranın, çifte standart yapmayın diyoruz. Biz ne yapıyorsak kendi insanımız için yapıyoruz. Demokrasimizin standardını yükseltmek için yapıyoruz, ülkemizin zenginleşmesi, refahı için yapıyoruz. 15 yıldır altyapıya yatırım yapıyoruz, sağlıkta AB’den geri kalan tarafımız yok, her bakımdan Türkiye kendisini geleceğe hazırlıyor. İşin sonunda AB üyeliği diyelim ki oldu, bunu da yine millet belirleyecek. Biz kafamızdan ‘hadi giriyoruz’ diye girecek değiliz, yine millete soracağız. Şu an AB’nin ikircikli tutumundan dolayı Türk kamuoyunun AB’ye olan güveni dibe vurmuş durumda. Önce bunu düzeltmemiz lazım.”

Marmara, İç Anadolu ve Ege entegre oluyor

Başbakan, Avrupa konusunu bu sözlerle kapatıp, tekrar Çanakkale Köprüsü’ne, yatırımlara döndü. “Türkiye’nin geleceğini inşa ediyoruz. Bu projeler Türkiye’nin geleceğidir. Cumhuriyetin 100’üncü yılının hazırlık projeleridir. 2023’e geldiğimizde Türkiye altyapı sorunlarını tamamen çözmüş, demokrasisini güçlendirmiş, terörle mücadelesini tamamlamış, birliğini beraberliğini, milletin kardeşliğini sağlamış, kalkınma hamlesini, büyümesini bir noktaya getirmiş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşmış bir ülke olacak... Burada Marmara, Ege, İç Anadolu, yani ekonominin, hayatın yarıdan fazlasının olduğu bu üç bölge birbiriyle entegre oluyor” dedi.

Bu ‘entegrasyonun’ ekonomiye, gayri safi milli hasıla üzerinde etkisi ne olacak? Başbakan “Çok büyük çarpan etkisi olacak, 20 bin, 25 bin dolar hedefi böyle yakalanacak” dedi, devam etti: “Türkiye eğer bu yolları, havalimanlarını yapmasaydı, 15 yılda ihracatını üç kat nasıl büyütecekti? Milli gelirini üç kat nasıl büyütecekti, büyütemezdi. Türkiye gerçekten Cumhuriyet tarihinin tamamı boyunca yapılan işlerin üç katını, dört katını yaptı. Yerine göre 10 katı iş yaptı. Burada tevazuya lüzum yok. Ama bunları konuşmuyoruz, maalesef ülkemize hiçbir faydası olmayan işlerle vakit kaybediyoruz.

Bakın, biz kampanyamızda hep heyecan, gelecek ümidi, güzel şeyler anlatıyoruz... Ama ‘Hayır’ ekibi, ‘Evet’ çıkarsa memleket bölünecek, Türkiye dünyadan kopacak diye korku pompalıyorlar.”

Ve son olarak referandum tahmini. Başbakan 20 gündür meydanlarda, “Vatandaşın kafası net, ne yapacağını biliyor” dedi, ve ekledi: “Biraz büyük şehirlerde kafa karıştırıcı işleri daha çok yapıyorlar. Ama zaman içerisinde o da düzelecek...”

‘Tehditle kimse dize getiremez’

Başbakan’a, Avrupa Konseyi’nin anayasal konularda danışma organı olan Venedik Komisyonu’nun referandum ile ilgili hazırladığı olumsuz raporu hatırlattık. 16 Nisan’da evet çıkması halinde, AB’nin üyelik müzakerelerini askıya alabileceği yönünde yorumlara dikkat çektik... Başbakan’ın görüşü netti: Komisyon oradaki PKK’lıların, FETÖ’cülerin ağzıyla bir rapor yazdı. Ne yani, biz yönetim sistemimizi, anayasamızı değişirmeye karar veremeyeceğiz, AB’nin telkinleriyle, yönlendirmeleriyle karar vereceğiz öyle mi? Türkiye bağımsız bir ülkedir, kendi kararlarını kendi verir. Bu verdiği kararları da milletinin onayına sunar. Şu anda yapılan budur. Venedik Komisyonu’nun görevi siyaset yapmak değil. Bizim insanımız bunu bir dayatma olarak algılar, cevabını da 16 Nisan’da verir. Ondan sonra şöyle yapacaklarmış, böyle yapacaklarmış, yapsınlar. Tehditlerle Türkiye’yi kimse dize getiremez. Öyle bir şey yok.”